Bölüm 59 = Sorgu 2

312 20 8
                                    

Erkekler yatakhanesinin ikinci kattaki öğretmenler odasının kapısının önündeki duvarın ucuna çökmüş bir şekilde beklemekteydim. Başımı Altar'ın omzuna yaslamıştım ve karşımızda aynı bizim gibi oturan Oğuz ile Sevimle boş boş bakışıyorduk. 

Altar elini dizimden alarak elimi tuttu. "Annen için üzgünüm," diye fısıldadı sadece benim duyabileceğim bir şekilde kulağıma doğru.

"Yıllar önceydi o olay, artık bunu her ikimizde atlattık."

"Baban pek atlata bilmişe benzemiyor ama."

Evet, bu konuda haklı ola bilirdi ama Çağla hoca vardı artık. Bunu ne kadar kabullenmek istemesem de onunla bir anlaşma yapmıştık. Eğer bu işten sağ salim çıka bilirsem ilişkilerine karışmayacaktım. Hatta ikisinin arasındaki bu durumu destekleye bile bilirdim. Ne kadar kabullenmek istemesem de babam'ın yeni bir ilişkiye ihtiyacı vardı. Yeni bir hayata, belkide yeni bir çocuğa. Ben artık büyümüştüm ve onun hayatında yaptığı en güzel şey olmadığıma da emindim. 

Bu güne kadar onu gururlandıracak tek bir şey bile yapmamıştım. Sürekli onun başına sorun açmaktan başka bir işe yaramamıştım. Belki Çağla hoca ile aralarındaki şey artık neyse çok daha farklı ola bilirdi. En azından babamın sinirini gece yatakta alacak birileri olurdu yanında...

"Aklından geçirdiklerini benimle paylaşmak ister misin?"

Altar'ın elinin sıcaklığı bütün vücuduma yayılıyordu. "Eğer seni zor durumda bıraktıysam özür dilerim. Senin başını da belaya sokmak istemezdim."

Altar bana şaşkınlıkla bakmaya başladı. "Pişman mısın?"

Tek kaşımı çattım. "Elbetteki hayır!" Sevim'in karşıdan kıkırdadığını duydum fakat aldırış etmedim. 

Altar gülümsedi ve öteki eliyle de boşta kalan elimi tuttu. "Sanırım kötü kızları sevmek benim kaderimde var."

" 'Her kız babasına benzeyen erkek severmiş' diye garip bir söz vardı. Sanırım babam içeride haklıydı, sen ona gerçekten de çok benziyorsun."

"Fiziksel olarak mı?" 

"Hayır şapşik," diyerek burnumu Altar'ın burnuna tokuşturdum. "Sende onun gibi korumacısın, ne olursa olsun beni sahipleniyorsun. İçeride pişman olup her şeyi anlata da bilirdin."

Altar burnumuzun tokuşmasını bir mesaj olarak algılamış olacak ki dudağıma varlığını bile zar zor hissettiğim ufacık bir öpücük kondurdu. "Seninle çıktığım hiç bir yolda pişman olacağımı düşünmüyorum sarışınım."

Ona gülümsedim. Bana ilk defa sarışınım demişti. 

"Anlaşıldı tamam aşıksınız birbirinize ama içeride Ecem'in ebesini bipletirlerken sizin burada yiyişerek romantik anlat geçirmeniz ne kadar normal acaba?"

Dönüp hızla Sevime baktım. "Götümü ye!"

Sevim ile Oğuz aynı anda sırıttılar. "Erdeme zerre güvenim yok!" 

"Al benden de o kadar," diyerek Sevim'e hak verdim. 

Altar beni bacağıyla dürttü. "Erdem sağlam çocuktur ve Ecem'e de köpekler gibi aşık. Beni satar Ecem'i satmaz size o kadar söylüyorum sadece."  

"Umarım öyledir," diye mırıldanırken öğretmenler odasının kapısı açıldı. Erdem bir başıma kapıdan çıkıp ardından kapıyı geri kapattı.

"Ecem neden gelmedi?" diye sordu Sevim hemen.

"Okan hoca onunla baş başa konuşacakmış!" dedi hırlayarak. Erdem sinirliye benziyordu, hemde oldukça sinirli. 

Ajan Akademisi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin