0.1

952 34 63
                                    

Yeni hikayee! Umarım seversiniz :)

Sevgili

Ben Efsane Sayar. Sayar ailesinin biricik kızı.

17 yaşımdayım. Kalın kaşlarım, yeşil gözlerim ve iskelet gibi olan vücudumla dikkat çeken biriyim. Saf olduğum herkes tarafından söylenir, ama aynı zamanda zekiyimdir. Ve bir de... Olup olmayan her yerde ağlayan biriyim ben. Sulugözün tekiyim. Bunu sevmiyorum ama beni üzecek, kıracak bir olay olunca lanet gözyaşlarım lanet gözlerimden akmaya başlıyor.

Arabanın camından dışarı bakarken hayatımı düşünüyordum.

Zengindik, çok çok zengindik. Ama bana yetmiyordu. Tonla para, pul... Yetmiyordu işte. Nasıl diye soracaksınız. Nasıl olur da zengin biri mutsuz olur? Ben öyleydim. Belki çoğunuz beni şımarık olarak adlandıracaktı. Açıkçası umrumda değil. Bildiğim tek şey, bu hayatı istemiyor oluşumdu.

"Bebeğim?" Bacağımda hissettiğim elle sürücü koltuğunda oturan "sevgilime" baktım. Benimle sırf güzel olduğum için çıkan salaktan başka bir şey değildi. Onunla sevgili dahi değildim. Birkaç kez buluşup laflamıştık. Ama o bana sevgilim demeyi tercih ediyordu. Umursamadım ve cama bakmaya devam ettim.

"Canın sıkkın gibi," İyi biriydi aslında, ama ona karşı bir şey hissedemezdim. Belki de okulda popüler olduğum için benimle takılıyordu. O basketbol takımının kaptanıydı, Cem Sakin. Kumral saçları, buğday teni, güzel gülüşü ve inci gibi dişleriyle bir mankeni anımsatıyordu.

Onunla buluşmayı kabul etmemin nedeni ise az bir zaman da olsa ailemden, o evden kaçmak içindi. Çünkü annem ve babam başka biriyle dışarı çıkmama izin vermiyordu. Cem'in ailesi de bizim gibi zengindi ve aile dostuyduk.

"İyiyim, Cem." Eli hala şortumun açıkta bıraktığı bacağımda geziniyordu. Derin bir nefes aldı. Sanki bir şey söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu. Ağzındaki baklayı bir an önce çıkartması ikimiz için de iyi olacaktı.

"Biz ne zaman öpüşeceğiz?" Şaşkınlıkla ona döndüm. Böyle bir şeyi nasıl teklif ederdi? Benim açımdan sevgili bile değildik!

"Ne?" Sertçe yutkundu ve eliyle direksiyonda ritim tutmaya başladı. "Boş ver, öyle demek istemedim zaten." Üstüme gitmemesi iyi olmuştu. Ama hayal kırıklığına uğramıştı.

"Lütfen, söyle."diye ısrar ettim. Aramızdaki şu saçma problemi çözmeliydik, yoksa durmadan oflayıp beni rahatsız edecekti.

"Sevgiliyiz, iki haftadır birlikteyiz ve sen... Bir rahibe gibi sana dokunmama dahi izin vermiyorsun. Seninle çıkmaya başladığımızdan beri hiçbir kızla konuşmuyorum ben. Belki kıskanırsın ya da başka bir şey... Bana yardımcı olmuyorsun. Beni sevmiyorsun, yanımda sıkılıyorsun, oysa ben seninle güzel vakit geçirmek istiyorum." Yaptığı bu uzun konuşma beni şaşırtmıştı. Cem çok konuşmazdı ama tek kelimelik cevaplar da vermezdi. Ve konuşmasında gerçekten haklıydı.

"Peki ya sen? Sen beni seviyor musun?" Bu soruyu beklemiyormuş gibiydi. Boğazını temizledi ve bana döndü. "Belli değil mi?"

Cem beni seviyor muydu? Ah, bunu anlamayacak kadar aptal olamazdım.

CEM BENİ SEVİYORDU!

YEŞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin