1.1

360 17 3
                                    

Hüzün

-İki hafta sonra-

O günün üzerinden iki hafta geçti. Koskoca iki hafta. Biz o günden beri Lodos'la birbirimizden hiç kopmadık. Ve ben, Efsane Sayar, iki haftadır hiç ağlamadım. Çok garip gelmişti, çünkü ayağımı çarpsam ağlayacak duruma gelen bir kızdım ben. Lodos arada sırada öküzlüğünü konuştursa da genellikle hiçbir problem olmamıştı. Birbirimizle şakalaşıyor, sohbet ediyorduk. İnanması güç gibi geliyordu ama biz resmen kanka olmuştuk.

Arada sırada ona gidiyordum ve ders çalışıyorduk. Daha doğrusu ben lanet sorularla uğraşırken o sigarasını içip dikkatimi dağıtıyordu. Sigara dumanını suratıma üflediğinde öksürüyordum hatta bazen gözlerim yanıyordu ama pek tepki göstermiyordum ve soruları okumaya devam ediyordum.

Kocaman bir paragraf sorusunu okuyordum şu anda. Okuldaydık ve hoca bizi test çözmemiz için serbesti bırakmıştı, kendine bir kahve alma bahanesiyle gitmişti ama neredeyse yirmi dakikadır yoktu. Tabii sınıf coşmuştu. Bir grup doğruluk cesaretlilik oynarken, diğer bir grup dedikodu yapıyordu. Kumsal, Yeşim ve Ela okula gizlice soktukları moda dergilerini okuyorlardı. Çünkü okulda dergi yasaktı. Saçmalık.

Yeşim ve abim konusuna gelirsek Yeşim tek kelime etmemişti. Ne zaman sorsak geçiştirmişti. O günden sonra Damla bizim eve gelmeyi bırakmıştı, abim onunla yemeğe çıkmayı da bırakmıştı. Ha bir de İnstagramın'dan fotoğraflarını silmişti. Bu sosyal medya ve magazinlerde bomba etkisi yaratmıştı. Hatta koşudan dönerken aldığım gazetede bile ilk sayfayı süslemişti kendisi. Bu demek oluyordu ki... Abim ve Yeşim arasında bir şeyler var.

Paragraf sorusuna yoğunlaşmayı tekrar denedim ama şişe çevirmece oynayan gruptan gelen bir sesle tüm dikkatim dağıldı. Kız "Ay ben onu öpmem!"diye çığırmıştı resmen. Hemen yanımda oturan Lodos'a baktım.

Kurşun kalemle sıraya bir şeyler karalıyordu. Derin bir nefes alıp tekrar soruya döndüm. Sınıftan gelen bir sesle yine dikkatim dağılınca içimden lanet yağdırmaya başladım.

MEB'e lanet olsun.
Bu kadar uzun soru yapan arkadaşa lanet olsun.
Okula lanet olsun.
Sınıfa lanet olsun.
Oyununuza da şişenize de lanet olsun!
Yeter lan!

Yine derin bir nefes alıp soruya yöneldim. Bu sefer lanetler işe yaramış gibiydi. Sınıfın genelinde hala bir uğultu olsa da çığıran bir arkadaşımız çıkmadığı için -şükürler olsun- fazla dikkatim dağılmıyordu. Tam sorunun anlamını çözmeye başlamışken omzum hayvanca dürtüldü. Kim tarafından? Tabii ki de öküzcük!

"Yeter!"diye bağırdım. Sınıftaki tüm kafalar aniden bana döndü. "Yeter lan bir susun! Kızım sen de öpeceksen öp şunu!" Sınıf bana garip bakışlar atarak önüne döndü. Sinirle inledim ve kurşun kalemimi sıraya fırlattım. Gözlüklerimi çıkartıp masaya koydum.

Gözlerimi ovuştururken bir yandan da söyleniyordum. "Çözemiyorum işte! Bir bok olamayacağım. Mimar falan olmaz benden. En iyisi dansöz olayım, ya da Burger King'te çalışayım."

Lodos kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. "Dansöz ol bence." Sinirle kolundan kurtuldum. "Çok sinirliyim gerçekten. Hem de senin yüzünden! Okuyordum ne güzel!"

Kitabı kapattı ve ansiklopedi kalınlığımda olan test kitabımı eline aldı. Ben bir şey diyemeden camdan dışarı atılan kitaba karşı gözlerim kocaman oldu. Lodos kitabımı atmıştı! Birinin kafasına geldiyse beyin kanaması geçirtebilirecek bir kitabı!

"Ne yaptın sen ya?!" Cırlamam sonucunda yine tüm sınıf bana dönmüştü. "Bakın lan önünüze," Lodos kuru bir dille uyardı onları. Hemen önlerine döndüler yavrucaklar. Aferin size, böyle yola gelirsiniz işte. Yaşa Lodos!

YEŞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin