Kıskanma Meselesi
"Efsane kızım, arkadaşların gelmiş." Gülseren Hanım'ın söylediği bu cümleye kafa yoracak halde değildim. Kim gelmiş, niçin gelmiş... İlgilenmiyordum.
Şu iki gündür hayatla olan bağlantımı koparmış gibiydim. Okula gitmedim, odamdan çıkmadım. Rahat rahat, bol bol düşündüm. Düşündüm ve bir kanıya vardım.
Lodos'tan hoşlanıyordum.
Buna kendimize yaklaşık iki saat kadar önce ikna edebilmiştim. Şimdiyse saat okul çıkışından birkaç saat sonrayı gösteriyordu. Lodos aramamıştı. Tabii ki aramayacaktı. Kovduğu kızı arasa mıydı bir de? Yok artık.
"Tamam gelsinler,"diye mırıldandım ağlamaktan kısılmış sesimle. Abim birkaç gündür yoktu. Film seti için Ankara'ya gitmişti. Yani iki günden beri yalnızdım, tamamen.
Gülseren Hanım odadan çıktığı hemen sonra odama sarışın bir çocuk girdi. Atıl.
Gülümseyerek yatağa, yanıma oturdu. Onun arkasından Ela, Murat, Kumsal ve Yeşim girdi. Ama o yoktu. Gelmemişti. "Yenge! Ne oldu sana ya? Ben çok sıkıldım okulda!" Atıl'ın bana hala yenge demesi sinirimi bozuyordu. Ama ses çıkarmadım.
"Hastaydım biraz... Siz neden geldiniz?" Fısıltı gibi çıkan sesim beni bile korkutmuştu. Yeşim ve Kumsal kanepede otururken Ela ve Atıl iki yanımda oturuyorlardı. Murat ise kapıya dayanmış bana bakıyordu.
"Tabii ki de seni merak ettik!" Ela'nın çığırması yüzünden yüzümü buruşturdum. Beynim patlayacak gibiydi ve bu çığlığı patlama noktasına getirmeye yetmişti. "Merak etmenize gerek yoktu. İyiyim ben."
"N'oldu Efsane?" Kumsal'ın sorduğu bu sorudan sonra ona döndüm ve ruhsuz bir ifadeyle gülümsedim. "Onu liderinize sorun. Ballandıra ballandıra anlatır." Hepsi şaşırmış gibiydi.
"Okulda bizimle konuşmuyor ki..." Yeşim'in söylediği bu cümleyle ona baktım. Konuşmazsa konuşmasın. Açıkçası umursamayacaktım. En azından deneyecektim. O adam bundan sonra üzemezdi beni. Buna izin vermek istemiyordum.
"Ne yaptın kızım çocuğa?" Murat'ın bir anda konuya dahil olması beni şaşırtmıştı. "Onu aşağıladım. Kalbini kırdım. Oldu mu? Anladın mı?!" Öyle bir bağırmıştım ki odadaki herkes şaşkınca suratıma bakıyordu. Tekrar ağlamaya başladım. Gözyaşlarım bir bir yanağımdan süzülürken bir umutla Ela'ya bakıyordum.
"Murat, Atıl siz çıkın." Ela'ya anlatmak istediğimi Kumsal anlamıştı. "Çıkmıyorum."dedi Murat. Ela ayağa kalktı. "Çıksana ya!"
"Eğer dediğin gibi onu üzdüysen bundan sonra grubumuzda yerin yok, anladın mı?" Şaşkınca ona baktım. Ciddi ciddi arkadaşım değil miydi? Ben Lodos'u istesem de üzemezdim ki zaten. Üzülmezdi o, öküzün tekiydi çünkü.
"Ne diyorsun sen be? Çıksana!" Ela onu iteklemeye başladı. "Bıraksana kızım!" Murat ve Ela'nın bağırışları sonucu ikisi de odadan çıktı. Atıl tam önüme oturdu.
"Yenge üzülme bak. Vallaha ben de üzülürüm."deyip gülümsedi. Atıl hem komik hem de çok iyi bir insandı. Kumsal ona sahip olduğu için o kadar şanslıydı ki... Atıl uzanıp yanaklarımı öptükten sonra ayağa kalktı ve Kumsal'ın dudağına minik bir öpücük bıraktıktan sonra odadan çıktı. Kızlarla kalmıştım.
Yeşim bir yanıma Kumsal diğer yanıma oturdu. "Ne oldu? Hadi bize anlat." Kafamı aşağı yukarı salladım. "Baştan mı?"
"Hı hı,"