Grup
Muhtemelen teneffüste yine bana soğuk davranacaktı. Çünkü arkadaşlarının önünde benimle arkadaşlık yapamazdı. Bunu en iyi ben biliyordum. Bana öfkeyle bakarken bile bakışları yumuşaktı. Hissedebiliyordum. O da benimle arkadaş olmak istiyordu.
Elimi onunkinden çektiğimde bana baktı. Ona bir dakika işareti yapıp önümdeki defterden bir parça kağıt kopardım. Kağıda yazacaklarımı yazmaya başladım.
Teşekkür ederim.
Kağıdı ufak hareketlerle iterek onun önüne gelmesini sağladım. Kağıdı aldı ve okudu. Bakışları sertleşti. Kağıdı yırttı ve önüme attı. Sadece teşekkür etmiştim oysaki! Bu çocuk hakkında öğreneceğim daha çok şey vardı.
Omuz silkip önüme döndüm. Yaptığım şey hiç de aptalca değildi. Sınıfta çıt çıkmıyordu ve bu durumda ben de konuşamazdım. Fizik hocası ilk dersten konu anlatıyordu.
Sıkıntıyla oflayıp kafamı masaya koydum.*
Okul çıkışında bahçedeki banklardan birinde oturuyordum. Lodos'un çıkmasını bekliyordum. Herhalde tuvalete falan gitmişti. Onunla takılmayı teklif edecektim. Kabul etmeyecekti ama ben peşine takılacaktım.
Lodos okulun kapısından çıktığında ayağa fırladım. Çetenin diğer üyeleri de yanındaydı. Lodos'un yanına doğru yürümeye başladım. Beni görünce duraksadı.
"Lodos!"diye bağırıp el salladığımda bana ifadesiz bakışlar attı. Grubun diğer üyeleri çıkış kapısından çıktı. Lodos'un yanına ulaştım.
"Seninle gelebilir miyim?" İlk önce tek kaşı yukarı kalktı. Bir şey demeden yürümeye devam edince olduğum yerde kalakaldım. "Ben de takip ederim!"diye bağırdım arkasından.
"Ne?" Bana dönüp söylediği bu cümleyi durunca gülümsedim. "Seninle gelmek istiyorum."
"Eve gidiyorum, nereye geleceksin?" Eve mi? Ah, ben bunu kötü çocuk sanmıştım. Hani okuldan sonra bar gibi yerlerde takılanlardan. Sıkıntıyla ofladım. "Peki, yarın görüşürüz."diye mırıldandım. Bir şey demeden yürümeye devam etti.
Eve mi gidecektim ben şimdi?
Başka nereye gidebilirdim ki zaten... Ama eve de gitmek istemiyordum. Aklıma gelen fikirle Lodos'un peşinden koşmaya başladım. Yanına ulaştığımda nefesin nefeseydim. "Yine ne var? Kızım seninle konuşmak, takılmak falan istemiyorum. Anlamıyor musun?!" Öyle bir bağırmıştı ki yavru bir kedi gibi hissetmiştim kendimi. Sanırım onu biraz fazla sinirlendirmiştim.
"Ne?"diye bağırdı. "Niye öyle bakıyorsun?!"
"Nasıl bakıyorum?"diye bir soru yönelttim. Çünkü gerçekten nasıl baktığımı bilmiyordum. "Korkmuş gibi."
Korkmuş muydum? Tamam bir anda bana bağırması beni korkutmuştu. Ama ondan korkmuyordum ki... O gece benim için yaptığı şeyden sonra belki korkmalıydım. Ama korkmuyordum işte. Nedensizce onunla arkadaş olmayı deli gibi istiyordum!
"Ben de sizin şu grubunuza dahil olamaz mıyım?"dediğimde kaşları çatıldı. Bana öyle bir baktı ki o an oradan tüymek istedim. "Siktir git başımdan,"dedi kısık bir ses tonuyla. Az önceki bağırması, bana soğuk davranması canımı yakmamıştı. Ama bu tavrı gerçekten canımı yakmıştı.