Zıt Kutuplar
Gözlerimi araladığımda bir kanepede uyuduğumu anladım. Ev tanıdık değildi, hiç değildi. Sanki bir stüdyo gibiydi. Beyaz bir fon vardı arkamda, önümde ise kameralar.
Kameranın arkasındaki kişiyi göremiyordum ama durmadan flaş patlıyordu. Gözlerimi kısarak ayağa kalktım. Tam bu sırada, kameranın arkasındaki kişi yanıma geldi. Oktay.
Gözlerim şaşkınlıkla açıldı, buraya ne ara gelmiştim?Burada ne işim vardı?
"O-Oktay?"dedim şaşkınlıkla. Onun yanına olmamalıydım, Lodos çok kızardı. Hele ki o son sarılmamızın ardından ona gitmiş olamazdım. "Kozan getirdi seni buraya, sevgilisi mi ne gelmiş."
Gözyaşları gözlerime hücum ederken şok olacağım bir gerçeği fark ettim. Üstümde sadece iç çamaşırlarım vardı. Pörtlettiğim gözlerimi Oktay'a çevirdim. Eli belime dolandı ve beni kendine çekti. Ne oluyordu?
Lodos neden beni buraya bırakmıştı?
Oktay neden bana yaklaşıyordu?
Onu itmeye çalıştım ama o beni koltuğa itti yanıma oturdu. Bu sefer bacaklarıma dokundu. Ben bağırıp duruyordum ama umursamadı.
İlk öpücüğümü ona verdim.
"Yeşil, uyan!" Gözlerimi araladığımda Lodos'u gördüm. Ne zaman bu kanepede uyusam saçma sapan rüyalar görmek zorunda mıydım? Gördüğüm rüya aklıma gelince onu ittim.
"Dokunma bana!" Nasıl bu kadar salak olabildim, ben de hatırlamıyorum. İlk birkaç gün rüyasına etkisinden çıkamazdım zaten. Lodos şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Dizlerimi kendime çektim.
"Ne gördün, yeşil?" Biraz daha kendime geldiğimde ona geldim. Yanaklarım ıslaktı ve göğsüm hala inip kalkıyordu. "Özür dilerim ben... Öyle bir tepki vermemeliydim."diye mırıldandım. Gözümün önüne Oktay'la olan öpüşmem geldikçe tiksiniyordum. "Ne gördün, yeşil?"
"Hiiç,"diye mırıldandım ve omuz silktim. Sonra aramızda bir kavga falan olurdu. Allah korusun. Elini belime koydu ve beni göğsüne yasladı. "Kalbin hala deli gibi atıyor, ne gördün?"
"Anlatacağım ama kızmak yok,"dedim işaret parmağımı kaldırarak. Kafasını salladığında konuşmaya başladım. "Uyandığımda Oktay benim fotoğraflarımı çekiyordu ve... Üstümde kıyafetlerim yoktu."
"NE?!" Öyle bir bağırdı ki korku dolu gözlerle ona baktım. "Ne demek yoktu lan? Ben o piçi öldürmez miyim?"diyerek ayağa kalktığında gülümsedim. "Dövdükten sonra ne diyeceksin, kız arkadaşım seni rüyasında görmüş-"
Kız arkadaşım dedim.
Kız arkadaşım dedim.
Kız arkadaşım dedim!
Anında kafası bana çevrildi. Yüzünde anlamsız bir ifade vardı. Tabii, hayallerimde ona sevgilim dediğim için ağzımdan kaçmıştı. Aptal ben. Aptal!
"Ne dedin sen?"deyip yanıma oturdu. Kıpkırmızı olduğuma emindim. "Ağzımdan kaçırdım, çok özür dilerim."diye mırıldandım çünkü benim onun sevgilim olma düşüncesi bile onu delirtmeye yetiyordu. Nasıl böyle saçma bir hata yapmıştım?
"Neden özür diliyorsun." Sertçe yutkundum. Dolan gözlerimi ondan saklayamadım. "Ç-çünkü sen çok kızıyorsun. Şu sevgililik meselesine. Seni kızdırmak için söylemedim."dediğimde bir süre yüzüme baktı.