Tekrar Güvenmek
Bölüm şarkısı; Gittiğinde - Göksel.
İki yıl kadar önce
Lodos'un anlatımından.
Mis gibi kokan kokusunu içime çektikten sonra bana bakmasını sağladım. Çakmak çakmak yanan gözlerinin parıltısıyla bir kez daha büyülenmiştim. Telefonda oynamaya çalıştığı oyunu bozduğum için biraz kızgın bakıyordu bana.
"Lodos, oynayamıyorum..."diye sızlandı güzelim. Elindeki telefonu aldıktan sonra kenara koydum ve kollarımı ona doladım. Nefes alamayacak kadar sıkı sarmıştım onu. Sanki biri gelip onu benden alacakmış gibi hissediyordum, kimse almasın diye tüm gücümle sarmıştım.
Koyu yeşil parkasının başlığındaki kürk burnumu gıdıklandığı için ipek gibi olan saçlarının kokusunu tam alamıyordum. "Mine?"
Karşıdan bize doğru gelen bir kız söylemişti bunu. Mine kollarımın arasından çıkıp kızı gördükten sonra ayağa kalktı. Kızla sarıldılar, sonra klasik muhabbet. Kızla ikisi yanıma geldi. Kızın siyah saçları ve aynı siyahtan gözleri vardı. Bakışları biraz tuhaftı, çok acı atlatmış gibiydi. Soğuktu. Boğazının tümü dövmeyle kaplıydı neredeyse. Mine gibi tatlı bir kızın böyle asi bir arkadaşı olması beni şaşırtmıştı.
"Lodos, bu Gamze. Gamze bu Lodos." Kızın elini sıktıktan sonra kocaman gülümsedim. Gülümsediğim hatta her şeye güldüğüm günlerdi o zamanlar. Gamze ise tebessüm dahi etmeden yüzüme bakıyordu sadece. Bakışları o denli donuk, o denli anlamsızdı ki insanı tedirgin ediyordu. "Memnun oldum,"diye mırıldandım. Gamze de aynı cümleyi mırıldandıktan sonra yanımızdan ayrıldı.
Mine koluma girdiğinde Gamze'nin gittiği yöne doğru yürümeye başladık. "Nereye gidiyoruz?"
"Şşt!" Mine'nin aklımda bir şeyler vardı. Eğilip gözlerini kısarak Gamze'yi izliyordu. Bir süre peşinden ilerledik. Kaldırımları taştan olan ve taşıt geçidine izin verilmeyen dapdar bir sokağa girdiğimizde Mine beni bir yere çekti. "Ne yapıyoruz Mine?" Eliyle ağzımı kapattı.
"Sanırım bizi fark etti," Kaşlarımı çattım. Elini ittim ve fısıldayarak söylediği cümleyi anlamaya çalıştım. "Ne?"
"Gamze diyorum, ben şimdi ayakkabılarımı çıkartacağım. Ses çıkarıyorlar çünkü." Ayağındaki çok az kalın topuk bulunan kahverengi botlarını bir hamlede çıkartıp çantasının içine attı. Şaşkınlık içerisinde ne yapmaya çalıştığına baktım bir süre. "Gamze'yi takip ediyoruz, salak sevgilim. Anlamadın mı hala?" Elini yanağıma bastırdı.
"Orasını anladım, fazla akıllı sevgilim. Ama neden?" Gülümsedi. "Bu kızda garip bir şeyler yok mu? İşte öğrenmeye gidiyoruz!"
Mine hep böyleydi. Ne derdik bunlar gibisine? Sinsi mi? Ben sadece meraklı demeyi tercih etmiştim.
*
Birlikte büyük bir bahçeye geldik. Burası ıssız bir yerdeydi ve müstakil bir evdi. İki katlıydı ancak oldukça ihtişamlı ve görkemli bir yapıydı. Mine'yle bahçe duvarının arkasından evi görmeye çalışıyorduk. Mine bana bakıp gülümsüyordu.
"Benim yakışıklı sevgilimin omuzlarında bana yer var mı?" Ben de gülümsedim ve onu omzuma çıkarttım. Ellerini duvarın üstüne dayayıp duvarın arkasından eve bakmaya çalıştı. Biraz sessizlik oldu, Mine'nin neden bir şey söylemediğini bilmiyordum ancak biraz daha bekledim.