0.8

412 19 7
                                    

Sahil

Ya Lodos ben çok sıkıldım.

Yazdığım bu mesajı gönderip göndermemek arasında kararsız kaldım. Sonuçta sevgilim değildi. Her istediğimde beni dışarı çıkartıp gezdiremezdi. Cesaretimi toplayıp gönder tuşuna bastım. Cevabını beklemek yerine telefonu kapatıp komodinin üstüne bıraktım.

Cevap vermeyeceğine adım gibi emindim çünkü.

Şu son üç günde epey şey olmuştu. O geceden sonra eve tek başıma gitmiştim ve, ertesi sabah dün geceki atarlı çıkışıma rağmen herkes normal davranıyordu. Gruptaki herkesle çok samimi olmuştum. Lodos hariç.

Bugün Cumartesi'ydi ve ben eve tıkılıp kalmıştım. Kızlarla alışveriş yapmak istemiyordum. Çünkü zaten, daha dün gitmiştik ve tüm alışveriş merkezini on kere turlamıştık. Yeşim, bir şort almıştı. Kumsal ise bir parfümle parlatıcı. Ela ince bir elbise almayı tercih etmişti. Bense, kitap almıştım. Tamı tamına on bir tane kitap almıştım.

Kütüphanemdeki kitapların çoğu bitmişti bu yüzden yenilemeye karar vermiştim. Kitabı kapağına bakıp, bir de arkasını okuyup alanlardan değildim. Açıp koklardım önce, mürekkep kokusu rahatsız ediciyse yerine geri bırakırdım. Güzelse, ilk birkaç sayfasını okurdum. Konuya aşina olmaya başladığımda kitap tüm aşamaları geçmiş, kütüphanemdeki yerini almış olurdu.

Bunları on bir tane kitaba yapmak neredeyse bir saatimi almıştı. Kızlar sonunda pes edip Starbucks'a gitmişlerdi. Ela'yla Yeşim çok iyi anlaşmıştı. İkisinin de birçok ortak yönü vardı. Müzik gruplarından tutun, sevdikleri filmlere kadar. Ela bursluları sevmezdi, açıkçası onları biraz korkutucu bulurdu. Ama ona olan ısrarlarım sonucu gelmeyi kabul etmişti ve halinden gayet memnun duruyordu.

Sabah ilk işim yeni aldığım kitapları kütüphanemin en üst rafına dizmek olmuştu. Tabii, kütüphane kitaplarla dolup taştığı için eski olanları alıp masamın üstüne koymuştum. Genellikle Yaşar Kemal okurdum. Yabancı romanları da severdim ama eski, Türk yazarların yazdıkları beni çok etkilerdi. Film zevkim de aynıydı. Tam bir Yeşilçam hayranıydım. Türk filmleri benim için çok ayrı bir yerde olmuştur hep.

Sınırlı bir kategoriye de gerek duymazdım. Kimi zaman Türkan Şoray kimi zaman Kemal Sunal izlerdim. Türkan Şoray deyince... Aklıma Lodos'la ilk tanıştığımızda söylediğim şarkı geldi. Kusura bakma. Bu şarkı Türkan Şoray'ın en bilinen filmlerinden biri olan Devlerin Aşkı'nı konu alıyordu. Zaten filmde bir sahnede de yer alıyordu.

Telefonumdan gelen bildirim sesiyle yatağımdan fırladım. Telefonu elime aldım.

Lütfen operatörden gelmiş olmasın! Yoksa telefonu parçalayabilirim. Ciddiyim.

Lodos! Ah, evet! Ondan gelmişti. Hemen şifremi girip telefonu açtım ve WhatsApp'a girdim.

Kimden : Ciddili çocuk

"Pardon? O kadar samimi olduğumuzu hatırlamıyorum. Beni rahatsız etme."

Mesajı birkaç kez baştan okudum. Belki yanlış okumuşumdur falan diye. Hayır, gayet de doğru okumuştum. Sertçe yutkundum. Her şeyi yanlış anlıyordum! Lodos birkaç kez arkadaş olduğumuzu söylemişti ama demek ki değilmişiz. İnsan hiç arkadaşına "Seviyeni koru," anlamına gelen bir mesaj atar mı?

Kime : Ciddili çocuk

Pardon.

Yazdığım mesajdaki samimiyetsizliğe baktım. Tek kelime olmasına rağmen her yerinden trip fışkırıyordu. O kadar soğuktu ki... Peki yanında halt etmiş! Fazla düşünmeden gönderdim.

YEŞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin