Aylinler evleneli bir ayı geçmişti. Hastaneden artık haz almıyordum. Hastalarımla mutlu mutlu ilgilenemiyordum. Çoğu arkadaşlarım bana 'Sen değiştin' diyorlardı.
Kabul ediyorum. Değiştim. Umut geldiğinden bu yana çok değiştim. Onun da hastanede olduğu düşüncesi istemsiz gerilmeme sebep oluyordu. Sürekli gergin, sürekli diken üstünde hissediyordum. Sanki o lise son sınıf heyecanını yaşadığım zamanlara geri dönmüştüm. Gördüğüm zaman heyecanlanıyordum. Aynı ortamda olduğumuzda cümlelerim devrik, sesim titrek oluyordu. Eski rahat, şen şakrak Duygu'yu ben de arıyordum. Ama artık daha mesafeli, kendimi sürekli frenleyen biri olmuştum.
...
Masadan kalkıp üzerimi düzelttim. Tam kapıdan çıkıyordum ki telefonumu unuttuğumu farkettim. Telefonu alıp odadan çıktım.
Aylin'in odasına yürürken telefonum çaldı.
"O" arıyor. Telefon rehberime "O" diye kaydetmiştim. Mesela annem Gizem'e bir şey söyleyeceği zaman 'Ona söyle işlerini çabuk bitirsin.' derdi. Mesela. Annem öyle diyince aklıma hep Umut gelirdi. O gelirdi.Peki neden beni arıyordu..?
Biraz bekledim. Daha sonra yavaşça açıp kulağıma doğru götürdüm.
-Efendim Umut. Bir sorun yok değil mi?
Mutlaka aramasının önemli bir sebebi olmalı.
-Hayır. Sadece çıkışta yemek yemeye ne dersin diyecektim.
Bir dakika. Umut.bana.yemek.teklifi mi.etmişti??? Ben şok!
-Alo. Duygu orada mısın?
-E-evet buradayım.
-Ne dersin bir akşam yemeğine?
Bir yemek teklif etti diye hemen yumuşamak yok. Onca sene ben kendisi için ne depresyonlar çektim? Ne kadar ağladım? Şimdi bir teklifle kollarına atlayacak değilim. Sürünsün biraz.
-Kusura bakma Umut. Ama ben bugün Aylinler'e davetliyim. Eğer başka bir şey söylemiyorsan kapatıyorum! Şu an meşgulüm."
Ayy çok sert davrandım.
-Peki o zaman. İyi akşamlar.
Yalan söylemiştim. Etimi kıvırıyordum yine. Bu ben değildim. Ben kimseyi kırmamak için elinden geleni yapan Duygu'ydum...
Aylin'in odasına girdim. Kapıyı kapatıp koltuklardan birine oturdum.
-"Duygu sana bir şey sorucağım. Bu akşam bize yemeğe gelsene? Birlikte laflarız biraz."
Allahım... sana bin şükür... Beni yalancı çıkartmadın. Çok şükür...
-Oluur. Neden olmasın ki?"
-Tamam ben Berk'e haber vereyim."
°°°
Şu an Aylinler'de yemek yapıyoruz. Aslında işimiz bitti. Masayı da hazırladık. Akşama bir misafir daha gelecekmiş. Berk'in arkadaşıymış. Umarım Umut değildir...
Kapı çaldı. Elimde ekmek sepeti kapıya doğru yürüdüm. Kendi evim gibi olduğu için kapıyı açabilirdim. Kapının kolunu yavaşca indirdim. Ve ekmek sepeti yerde.
-"Umut..?"
-"Merhaba Duygu."
Yere eğildim. Ekmekleri sepete koymak için. Mutfakta yenilerini doğrayacaktım daha. Hızlı olmalıydım. Elim ayağıma dolaştı. Umut'u unuttum.
-"Hoşgeldin. Kusuruma bakma. Sakarlığım tuttu sanırım. Geçsene içeri..."
Umut da eğildi. Ekmekleri sepete koymamda yardım etti. Başımı yerden hiç kaldırmıyordum. Korktuğum başıma geldi. Umarım Umut değildir demiştim ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Şekeri (Düzenleniyor)
EspiritualYazardan Mesaj: Instagram'da gördüğüm bir yorum üzerine tekrar düzenleyip yayınlama kararı aldım. Hikayede olabildiğince genel hatları bozmadan, tutarsızlıkları düzeltip saçmalıkları ortadan kaldırmaya çalışıyorum :) Sekiz dokuz sene önce yazılmış b...