Kapımın çalmasıyla yerimde hopladım. Çalmaktan çok kırmak gibiydi. Odaya hızla tanımadığım bir kız ve Hande girdi. Hande arkadan sırıtarak izliyordu.
-"Ne hakla benim Burak'ıma zarar verirsin? Hangi akla hizmet? Ne yaptı o sana? Ha! Cevap versene kızım!"
Her bağırmasında beni itiyordu kız. Olayın şokuyla hiçbir şey anlamamıştım. Nefesimi ve düşüncelerimi toparlayıp kıza cevap verdim.
-"Bakın anlamıyorsunuz. Ben Burak'ın ölmesine sebep olmadım. Suçlu yakalanmış ve her şeyi itiraf etmiş. Neden hâlâ beni suçlu tutuyorsunuz? Hande bunca zamandır olan dostluğumuza sor. Ben böyle bir şey yapar mıyım? Allahın verdiği cana neden zarar vereyim?"
-"Bende seni çok yanlış tanımışım Duygu!" dedi Hande adımı bastırarak.
-"Yoksa katil Duygu mu demeliyim?" Alaycı bir gülüş atıp odadan çıktı. Kız buradaydı hâlâ.
-"Merak etme katil Duygu. Sevgilimin intikamını alacağımın. Hem de en acı şekilde!"
Kapıyı çarpıp odadan çıktı. Sabır istiyorum Allahım. Sabır istiyorum Rabbim. Dayanma gücü istiyorum. Bana ağır imtihanlar verme. Beni yalnız bırakma... Bıraktırma...
-"Hatunum!"
Bıkkın ve üzgün bir sesle:
-"Merhaba canım..." dedim. Belli etmemeliyim.
-"Hayırdır Duygu?"
Hızla Umut'a sarıldım.
-"Umut beni bırakma..."
Sımsıkı sarıldım. Hiç bırakmayacağım gibi. Tüm sevgimle. On üç senelik aşkımla. Bizi hiç ayırma Rabbim...
-"Neyin var pamuk şekeri?"
-"Beni bırakacak mısın?"
Hızla kollarını bırakıp eliyle yüzümü avcunun içine aldı.
-"Duygu bu soruyu sorman bile anlamsız. Bunca sene seni beklemişim. Bunca sene bir tek seni sevmişim. Bırakacağımı mı sandın?"
Tekrar sarıldım. Sevdiğinin kolları arasında olmak kadar güzel bir duygu yok. Zaten bu kollar arasında olmasaydım "Duygu" olmazdı.
-"Duygu anlatacak mısın?"
Bir karar vermiştim küçükken. Umut'a asla yalan söylemeyeğim ve bir şey gizlemeyeceğim. Asla!
°°°
Her şeyi daha doğrusu Umut gelmeden önce olanların hepsini anlattım. Sanki omuzlarımdan bir yük kalktı.-"Duygu sabredemiyorum artık. Haddini bildireceğim o Hande'ye!"
-"Umut..."
-"Duygu sus!"
Tamam susardım. Daha sakin bir şekilde söylese yani. Bağırmasına gerek yoktu. Yüzümü asıp koltuğa oturdum.
-"Canım... özür dilerim. Bağırmamalıydım."
Omuz silkip başımı eğdim. Kırılmadım. Sadece canımı sıktı bağırması. Yanıma çömelip başımı kendine çevirdi. Alnımdan öpüp:
-"Özür dilerim pamuk şekerim..." dedi.
Gönlümü almak iki kelimeye mahsusmuş meğer. Gülümseyip yanağından öptüm.
-"Seni çok seviyorum Umut'um..."
Sarılıp ayağa kalktım.
-"Bir kez daha söylesene."
Sırıtarak:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Şekeri (Düzenleniyor)
EspiritualYazardan Mesaj: Instagram'da gördüğüm bir yorum üzerine tekrar düzenleyip yayınlama kararı aldım. Hikayede olabildiğince genel hatları bozmadan, tutarsızlıkları düzeltip saçmalıkları ortadan kaldırmaya çalışıyorum :) Sekiz dokuz sene önce yazılmış b...