Elimi Umut'un gözlerinin önünde kaçıncı kez sallayışım bilemedim.
-"Umut.. korkutma beni.." Şoka girdi ama uzun bir şok. Kolumdaki saate baktım. Cidden şu an tam bir saattir karşıya donuk donuk bakıyordu. Arada bir ağır çekimde kiprikleri hareket ediyordu. O kadar...
Karşı da nereye bakıyor diye baktım. Duvar... Tövbe bismillah..
-"Allahım hem bana hem de şu şoktan bir saattir çıkmayan kocama akıl fikir ver" dedim elimle Umut'u gösterirken yukarı bakarken.
Aslında niye yukarı bakıyorsam? Necip Fazıl'ın tam da bu düşünceme uygun bir sözü var.
" Şah damarına bakmayı akıl edemeyenler,
Allah'ı hep gökyüzünde aradılar.
Bilmez misin Allah mekandan münezzehtir.
"Yukarıda Allah var." demek bile Allah'a sınır çizmektir. "
-N.F.K
-"Ay yeter!" diyerek koltuktan kalktım. Mutfağa geçip kendime bir şeyler hazırladım. Ne kadar yiyince tekrar çıkartacak olsam da gözüm doysun hiç değilse.
Umut'un telefon sesini duyuyordum. Çaldı.. çaldı.. çaldı.. Sonra sustu. Aman boş ver diyip tabağımdaki gözlemeyi bir pamuk prenses edasıyla ağzıma attım.
!Ne pamuk prensesi be, olsa olsa senden pambık öküz olur!
O niyeymiş cınım iç sescikim?
!Pamuk prenses edasıyla diyorsun ama hayvan gibi ağzına tıktın gözlemeyi, gözlemeye acıdım o kadar!
Cık cık, hiç yakıştıramadım sana iç sesim. Ben hiç hayvan gibi şii yapar mıyım?
İç sesime dil çıkarıp tabağımdaki son gözlemeyi de afiyetle yedim. Tabağı bulaşık makinesine yerleştirip ellerimi yıkadım. Umut'un şoktan çıkmış olması umuduyla salona döndüm.
-"Ohhh, beyefendiye o kadar başında şarkı söyleyelim, konuşa konuşa dilimi kurutayım. Beyimizi bir telefon dile getirsin. Öyle olsun Umut Bey!"
Umut telefonda kiminle konuşuyorsa heyecanla pardon, odunlukla karşıdakinin yüzüne kapattı. Ayağa kalkıp beni de hızla kaldırdı.
-"Duygu sen ciddi misin! Şimdi bizim bir çocuğumuz mu olacak! Duygu bu harika bir haber!" Umut sevinçle bana sarıldı. Ve alnıma kocaman bir öpücük bıraktı.
-"Bizim çocuğumuz..."<Umut>
°°°
Tüm olayı, Merve'nin dediklerini, kısacası her şeyi Umut'a anlattım. Yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi. Elimi tutup:-"Üzülme sevdiğim. Allahın izniyle bu günleri de atlatacağız." dedi. Gülümseyip yanağından öptüm. İnşallah...
Yatağımıza uzandım. Umut kollarıyla beni sarmıştı. Sıcaklığı iyi geliyordu. Henüz uyumadığını anlayınca ismini sessizce fısıldadım.
-"Umut..."
-"Efendim hatun..."
-"Hiç öyle. Birden sesini duymak istedim."
Saçlarımdan öpüp daha sıkı sarıldı. Ve ben o tarifsiz ve güven verici kokusuyla uykuya daldım.
°°°
Yedi hafta! Yavaşça yatakta doğrulup banyoya yürüdüm. Ruhsal olarak acayip şekilde kahvaltı yapmak istiyordum. Ama vücudum kabul etmiyordu. Anında geri çıkıyorlardı. Ve o an kendimi istemeden de olsa çok kastığım için dikişlerim açılıyordu. Hala yara kapanmamıştı. Ve bu bana çok acı veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Şekeri (Düzenleniyor)
EspiritualYazardan Mesaj: Instagram'da gördüğüm bir yorum üzerine tekrar düzenleyip yayınlama kararı aldım. Hikayede olabildiğince genel hatları bozmadan, tutarsızlıkları düzeltip saçmalıkları ortadan kaldırmaya çalışıyorum :) Sekiz dokuz sene önce yazılmış b...