Mevsimlerden sonbahar, aylardan kasım ayıydı. Havalar soğumaya başlamıştı. Ve Umut'la evleneli bir yılı geçmişti. Herkes:
-"Bebek sevesimiz geldi." gibi imalı imalı sorular soruyordu. Bana erken geliyordu. Ve utanıyordum doğrusu. Ama neyse... Hayırlısı olsun...
Kuzularıma bakıp odama gittim. Kahvemden bir yudum aldım.
-"Bunun tadında bir değişiklik mi var?"
Kahve bozulmuş gibiydi. Ah! Midem bulanıyor! Hızla banyoya koştum. Bu kusmada neydi şimdi? Büyük ihtimalle kahvenin son kullanma tarihi geçmişti. Paketine baktığımda bir hafta geçmiş olduğunu gördüm. Umursamayıp Aylin'in yanına gittim.
-"Selam canısı.."
-"Selam kuzu!"
Aylin'le sohbete başladık. Bana birden:
-"Sen zayıflamışsın ve yüzün solmuş. Ne oldu sana?"
-"Sabah kahvaltıyı pek fazla yapmadım. Açlıktan herhalde."
-"Hadi kafeteryada bir şeyler yiyelim o zaman."
Aylin'in odasından çıkıp kafeteryaya indik. Canım pek bir şey istemiyordu. Karnım da ağrıyordu. Aylin'in zoruyla biraz bir şeyler aldım. Masaya geçip oturduk.
-"Hadi başlasana Duygu!" Biraz yedim. Ama sonra midemin bulantıları arttı.
-"Ya Aylin. Benim canım istemiyor."
-"İyi bakalım. Zorla ağzına tıkamam ki..."
Kafeteryadan çıkıp Umut'un yanına gittim. Odasında dosyalarıyla ilgileniyordu.
-"Aa hoş geldin canım."
-"Hoş buldum."
Koltuklardan birine oturdum. Gülen yüzü birden soldu.
-"Duygu neyin var?"
-"Ne gibi?"
-"Yüzünde renk yok. Enerjik Duygu'm yok. Gülen yüzün yok."
-"Yorgunum canım."
Yanağımı okşayıp:
-"Dikkat et kendine.." dedi. Avcundan öpüp:
-"Tamam..." dedim. Ah! Yine mi!
Koltuktan hızla kalkıp banyoya koştum.
-"Duygu!"
Kesin sabah ki peynirden! Tadı bir değişikti. Yüzüme su çarpıp kağıt havluyla yüzümü kuruladım. Kapıyı kilitlediğim için Umut içeri giremiyordu. Kapıyı yumruklamaktan kapı kırılacaktı az kalsın. Kapının kilidini açtım. Umut hızla sarıldı.
-"Duygu neyin var? Hemen muayene olacaksın!"
-"Umut iyiyim. Sabah ki peynirin sanırım tarihi geçmiş. Mideme dokundu."
-"Bana niye bir şey olmadı?"
-"Bilmem..."
Koltuğa oturdum. Umut elime su tutuşturdu. Bir yudum içip sehpanın üzerine koydum. Biraz dinlenmek istiyordum. Ayağa kalktım.
-"Duygu dinlen istersen."
-"Bende dinlenmek için odama gidiyordum."
-"Seninle geliyorum."
-"Umut gerek yok."
-"İtiraz istemiyorum."
Bıkkınca nefesimi verip yürümeye başladım. Umut da arkamdan geliyordu. Bana yetişip yanımda yürüdü. Odama girdim. Bu odanın atmosferi daha çok midemi bulandırıyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Şekeri (Düzenleniyor)
EspiritualYazardan Mesaj: Instagram'da gördüğüm bir yorum üzerine tekrar düzenleyip yayınlama kararı aldım. Hikayede olabildiğince genel hatları bozmadan, tutarsızlıkları düzeltip saçmalıkları ortadan kaldırmaya çalışıyorum :) Sekiz dokuz sene önce yazılmış b...