EMİLYHızla peşinden çıktım. Hava esiyordu .Üzerime bir şey almaya zamanım yoktu. Arabasına bindi. Tam gidecekken önüne geçtim. Hatalı da olsa onun düşman bildiği biriyle olmayacağımı bilmeliydi. Ben öyle bir şey yapmazdım. Pusat çok sert bir adamdı. Çizgisi yoktu, bir anda öfkelenip patlayabiliyordu. Bunları biraz törpülemesi gerekiyordu. Bu kadar zıt çıkışları haketmiyorsun.
"Çekil Emily." diye bağırdı. Gözlerim de ki yaşlar dinmiyordu. Açıklamak zorunda değildim ama o bana böyle baktıkça üzülüyordum. Aramızdaki bu belirsiz şeyin sonucu nereye gidecek emin değildim.
"Çekilmiyorum." dedim kararlılıkla. O inatsa bende inattım. "Çekil bak kötü olacak." dedi çok sinirliydi.
"Ne yapacaksın ezecek misin beni? Ez durma! " dedim, gözyaşlarımı silerek gurur yapıyordu. Savaş Bey'i kıskanmış bedelini de bana ödetmişti.
"Beni deli etme!" Dedi ve arabadan inip kolumu tuttu. Kolumu kurtarmaya çalıştım. Ama başarısız oldum. Sinirini bu şekilde çıkarıyordu.
"Canımı acıtıyorsun bırak." dedim, korkuyla sinirlendiğinde gözü bir şey görmüyordu.
"O herifin yanına git, bırak peşimi." dedi, kızgındı. Hızlı davranıp arabaya bindim. O kadar kolay değildi. Önce beni dinleyecek, sonra çekip gidecekti. Birbirimizi bir daha görmeyecektik. Tek amacım kendimi anlatmaktı. Gerisi umrumda değildi.
"Ne yapıyorsun? İn şu arabadan bak iyice sinirlenmeye başlıyorum." dedi.
"Umrumda değil, beni dinlemeden bu arabadan inmiyorum." dedim sinirle saçlarını çekiştirdi. Kendine hakim olmaya çalıştığı belliydi.
"Ya sabır!" dedi ve arabaya bindi. Git gide hızlanıyorduk. Korkmaya başlamıştım. Gözyaşlarıma yenileri eklendi. "Lütfen yavaşla." diyebildim. Çaresizdim.
"Gelme dedim sana." dedi çok korkuyordum. Ailemi bu yüzden kaybetmiştim. Titremeye başladım. Gözyaşlarımı durduramıyordum. Ellerimi yüzüme kapattım,nefes almam zorlaşmıştı.Tenha bir orman yolundaydık. Bir kriz yaşadığımı anladım. Bu ailemi kaybettiğimden bu yana ara sıra yaşadığım bir durumdu. Uzun zamandır olmamıştı. Çok korktuğum zamanlarda oluyordu.
PUSAT
Sinirimi kontrol edemiyordum. Hızlandıkça ağlama sesleri yükseldi. Emily'e baktığımda titriyordu. Arabayı sağa çekip durdum. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Neden bu kadar korkmuştu? Yaşadığı şey kriz gibiydi.
"Emily bana bak güzelim sakin ol." diyebildim, içimdeki korku büyümüştü. Onu ne hale getirmiştim. Oysaki yavaşlamam için beni uyarmıştı. Öfkemin kurbanı olmuştu. Sakin ol dedim, içimden ona zarar veriyorsun.
"Nefes alamıyorum." dedi kısık bir sesle kesinlikle kriz geçiriyordu. Arabadan inip yanına gittim ve dışarı çıkardım. Sıkı sıkı sarıldım. Sırtını ovuyordum. Yanında olduğumu bilirse korkusu azalırdı. Arabadan suyu alıp ona içirdim. Daha iyi görünüyordu. Kriz azalmıştı.
"Sakin ol, yanındayım ağlama." dedim, içim acıyordu. Hatamın sonucu masum kıza patlamıştı. O Savaş denen şerefsiz de benim yüzümden ona takmıştı. Benden almak istediği intikam için onu kullanmak istiyordu. Ben bunu ona anlatamıyordum. Anlamak istemiyordu. Kafasının dikine gidiyordu. "Daha iyiyim."dedi bana bakarak gülümsedim. Bu sefer daha dikkatli bakmaya başladı. Gülümsemem tuhafına mı gidiyordu?
"Hızdan mı korkuyorsun güzelim?" Dedim özür dileyen gözlerle beni affetmesini umdum.
"Ailem trafik kazasında öldü, en son onlar öldüğünde böyle olmuştum. Onları tekrar kaybetmişim gibi hissettim. Hızlı gelen araba onlara çarpmış annem ve babamın içinde bulunduğu araba da boşluğa uçmuş." dedi, minicik kalbi yaralarla doluydu belli ki.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.U.S.A.T
Teen Fiction-Benim hesabımdan ablam tarafından yazılmış olan hikâyedir- Her şey Amerikalı Emily'in ülkesinden Türkiye'ye gelmesiyle kendisini büyük bir aşk hikâyesinin içinde bulmasıyla başlar.. © TÜM HAKLARI ŞAHSIMA AİTTİR. HERHÂNGİ BİR KOPYALANMA DURUMUNDA YA...