BÖLÜM 22: Takas

44 7 0
                                    

Kayra Han olan bitenden habersiz Bay Ülgen ile geleceği konuşurken bir anda Tulpar'ın gelmesiyle ürkmüştü. Kötü bir haber olduğunu anlayan Kayra Han hemen Tulpar'dan haberleri almak için iletişime geçmişti. Helios'un yakalandığını öğrenen Kayra Han şaşkınlığını gizleyememişti ve yüzü üzüntülü bir hal almıştı. Bay Ülgen ne olduğunu sormaya çekiniyordu. Helios'un Erlik Han'ın eline geçtiğini söyleyince Bay Ülgen hiçbir şey söylemeyip oradan uzaklaşmıştı. Bu durumdan kendini suçlu hisseden Kayra Han yeryüzüne inme kararı almıştı.

- Bu yaşanılanlar tamamen benim suçum Bay Ülgen. Ama tahmin ediyordum böyle bir şey olacağını. Galiba artık benim yeryüzüne inme vaktim geldi. Helios'u ölüme terk edemem.

Kayra Han'ın yeryüzüne inme kararı aldığını duyan Bay Ülgen;

- Asla böyle bir şey olmayacak. Kendini tehlikeye bir insan için atamazsın. Erlik Han'ın da istediği senin yeryüzüne inip karşısına çıkman. Dünyanın kaderini Erlik Han'a bırakamazsın. Helios'un durumuna ben de çok üzüldüm fakat yapacak bir şey yok. İnsanların bu durumu kendileri çözmesi gerekiyor.

Düşüncelere dalan Kayra Han Bay Ülgen'e hak vermişti. Erlik Han'ın karşısına çıkıp dünyayı tehlikeye atması doğru bir şey değildi. Artık bekleyip ne olacağını görecekti. Tulpar'a seslenen Kayra Han yeryüzüne inip Helios'a ne olacağını izlemesini istemişti.

Tares Köyünde ise Helios'un olmadığı anlaşılmış ve bu durum Ursa'ya bildirilmişti. Ursa ise Helios'un olmadığını öğrenince nereye gittiğini merak etmişti. Kimse Helios'un nerde olduğunu bilmiyordu. Köylüler Helios'un kaçtığı kanısına varmışlardı ve söylentiler artmıştı. Halkın karşısına çıkan Ursa;

- Benim askerlerimden şüpheniz mi var. Savaşçılar asla savaştan kaçmazlar ve bahsettiğiniz kişi Nelag Madenlerinde ki kahramanlardan birisidir.

İnsanlar ise Ursa'nın söylediklerini haklı bulmuştu ve savaş hazırlıklarına devam ediyorlardı. Ursa halkı yatıştırdıktan sonra köyde ki hazırlıkları kontrol ediyordu. Fakat aklı Helios'ta idi. Kendisine haber vermeden ortadan neden kaybolduğunu anlayamamıştı.

Erlik Han yerde yatan Helios'un yanına gelmişti. Gözleri kapalı halde ağların içinde yatan Helios'a uzun uzun bakıyordu. Araf insanının söyledikleri Erlik Han'ın kafasında hain planlar kurmasına neden olmuştu. Tulpar'ın Helios ile ilgisi olduğunu öğrenen Erlik Han Helios'u öldürmekten vazgeçmişti. Helios'a kalın sesiyle sesleniyordu.

- Gözlerini aç!

Gözlerini açan Helios uzun siyah sakallı yüzü yaralı normal insanlardan 2 kat büyük birini görmüştü. Efsanelerde geçen Erlik Han ile karşı karşıya gelen Helios Erlik Han'ın gözlerine bakamıyor bakmaya çalıştığında içini korku kaplıyordu. Helios'a doğru az eğilen Erlik Han;

- Ölmekten mi korkuyorsun ey aciz insan.

Erlik Han'a bakamayan Helios hiçbir şey diyemiyor ve başka yere bakıyordu. Kafasında müthiş bir plan kuran Erlik Han agoplara sesleniyordu.

- Liderinizin tekrar eski gücüne kavuşmasını ister misiniz yeraltının askerleri.

Bunu duyan agoplar çıldırmış gibi ses çıkarıyorlardı. Araf insanı ise Erlik Han'ın kurduğu planı merak etmişti.

- Peki bunu nasıl yapacaksınız?

- Bu çocuğu yem olarak kullanacağız ve Lorem Dağına girmeden yaşam suyunu alacağız. Böylece agopların liderleri tekrar ortaya çıkacak. Daha da güçleneceğiz ve Luxur'a daha rahat bir şekilde girebileceğiz.

Erlik Han'ın bu şeytani planını duyduktan sonra tapar gibi dizüstüne çöken araf insanları bağlılıklarını Erlik Han'a gösteriyorlardı. Helios'u bağlayıp, kafese koyup yola çıkan Erlik Han ve ordusu Tares Köyüne doğru gidiyordu.

Tares Köyünde ise Ursa ve ordusu hazırlıklarını tamamlamış bir halde köyü savunmak için bekliyorlardı. Helios hala ortada yoktu ve bu durum Ursa'nın canını çok sıkmıştı. Helios'a her konuda güvenen Ursa insanlara da Helios adına kefil olmuştu ve savaştan kaçmayacağını söylemişti. Savaş kapıya dayanmıştı. Tares Köyünde uzaktan yavaş yavaş gelen ayak sesleri duyuluyordu. Binlerce agopun bulunduğu ordu Tares Köyünün kapısında kümeleniyordu. Pis bir koku sarmıştı her yeri ve agopları ilk defa gören insanlar korku içindeydi. İnsanların korkuları yüzlerine yansımış umut eden yüzler yerini tedirgin bir hale bırakmıştı.

Okçu kulesinden insanlara sesleniyordu Ursa;

- Eyyy Mezopotamya halkı. Burada geleceğimiz için savaş veriyoruz. Sizler insanlığın devamı için burada gerekirse canınızı vereceksiniz. Fakat bugün burada yaşanacakların yarın efsane olacağını ve insanların dilinden düşmeyeceğini unutmayın. Sizler efsaneleri okuyarak bu zamana geldiniz. Artık efsaneyi sizler yazacaksınız. Ben insanlarıma güveniyorum, inanıyorum ve umut ediyorum.

Bu müthiş konuşmadan sonra etkilenen insanlar ellerinde ki kılıcı havaya kaldırıp "Ursa Ursa Ursa" diye bağırıyorlardı. Artık insanların yüzünde ki o korku gitmişti ve savaşmaya hazırlardı. Agoplar ise köyden duyulan sese insanların anlamadığı bir şekilde karşılık veriyorlardı. Kuleden agoplara bakan Ursa bir grup agopun taşıdığı kafesin içinde Helios'u fark etmişti. Bir an yutkunamamış ve nefes alması darlaşan Ursa elinde ki baltayı istemsiz bir şekilde sımsıkı sıkıyordu. Helios'un tutsak edildiğini insanlar da görüyordu. Bir anda Tares Köyünde insanlar birbirlerine tedirgin halde bakıp ne olacağını merak ediyorlardı. Yavaş yavaş Tares Köyünün önüne getirilen kafes Ursa'nın bulunduğu Kulenin görüş açısında yere indirilmişti. Ursa ile göz göze gelen Helios üzgün bir halde demir parmakları tutuyor ve ağzı bağlı bir şekilde Ursa'ya seslenmeye çalışıyordu. Birden agoplar bağırmaya başlamıştı ve uzaktan iri yapılı biri geliyordu. Gelen efsanelerde ki Erlik Han'dı. Agoplar Erlik Han'ı demirden yapılmış şehvetli bir taht ile getiriyorlardı. Köyün önünde durduğunda ayağa kalkan Erlik Han kapşonunu açtıktan sonra kulede bekleyen Ursa'ya sesleniyordu.

- Namını duydum ey insanoğlu. Fakat sen daha beni tanımıyorsun ve emin ol tanımakta istemezsin. Sizden isteğim hatta size emrim bana Lorem Dağından su getirmeniz olacaktır. Aksi halde kafeste duran çocuğun ölümüne şahitlik edersiniz. Bununla da kalmayıp bulunduğunuz köyü görmüş olduğunuz ordum ile yok ederim. Eğer dediğimi yaparsanız çocuğu geri verir ve köyü yok etmeyip geri çekilirim.

Ursa ise kendisine bu teklifi yapanın kim olduğunumerak ediyordu ve suyun neden bu kadar değerli olduğunu anlamaya çalışıyordu.Helios ile göz göze gelen Ursa bir karar vermek zorundaydı. Ya savaşacaktı yada yapılan bu teklifi kabul edecekti. İnsanlar ise Erlik Han'dan korkmuşlardıve Helios'a ne olacağını merak ediyorlardı. Herkes şaşırmış bir halde Ursa'nınvereceği kararı bekliyordu.    


TULPAR'IN KANATLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin