Yaşadıkları yüzünden zor zamanlar geçiren Helios Bay Ülgen'in soyundan geldiğini öğrenmişti. Bay Ülgen ise geçmişiyle yüzleştikten sonra Helios'a sahip olduğu için mutluydu. En azından kendini Helios ile teselli ediyordu. Helios Bay Ülgen'in soyundan gelen hayatta olan tek kişiydi. Bu yüzden artık Bay Ülgen Helios'a daha farklı bakıyordu.
- Helios. Benim geçmişimden geriye kalan tek kişi sensin. Bu yüzden sana karşı daha korumacı olacağım. Ben şuan Luxur'a yakın bir adada yaşıyorum. Ne zaman istersen başın sıkışırsa oraya gelebilirsin. Gerçi ben senin başına bir şey geldiğini hava şartlarından anlarım. Ama ben senin bu savaşın ortasında kalmanı da istemiyorum. İstersen seni Kayra Han'ın yanına götürebilirim. Orada daha güvende olursun.
- İlgin için sağ ol büyükbaba ama ben çok küçük yaşta büyük zorluklar görmüş ve atlatmış biriyim. Senin soyundan gelmekte herkese nasip olmaz biliyorum. Fakat benim bir hayatım var. Çok sevdiğim bir demirci ustası babam var. Sorumluluklarımı yerine getirmem gereken bir hayattayım. Luxur halkının bana ihtiyacı olacaktır. Ben kimseyi yarı yolda bırakıp kaçamam büyükbaba. Üstelik komutanım Ursa'yı asla yalnız bırakmam. Ben şuan hayattaysam ve güçlü bir savaşçıysam onun sayesindedir.
- İnsanların gözünde saygın bir savaşçı kimliğine sahip olduğunu biliyorum evlat. Fakat bana da hak vermelisin. Yaşadıklarımın bana hediyesi olmalısın sen. Bu yüzden seni de kaybedemem.
Helios için kaygılanan kişi sayısı artıyordu. Genç yaşta olmasına rağmen karşısına çok engel çıkmıştı. Bay Ülgen ile konuşmasına devam ederken bir anda Tulpar yanlarına gelmişti. Tulpar'ı yanında gören Helios çok mutlu olmuş ve Tulpar'a sarılmıştı. Tulpar'da uzun zamandır görmediği Helios'a sevgisini gösteriyordu.
- Tulpar'ın normal bir insana bu şekilde yanaşacağını düşünmüyordum ve haklıymışım. Sen zaten kutsanmış soydan geliyorsun Helios.
- Bilmiyorum büyükbaba. İstemsiz bir şekilde Tulpar ile aramda bağ oluştu. Onun hissettiklerini hissedebiliyorum. Aynı zamanda oda sanki benim düşüncelerimi okuyabiliyor.
-Tulpar sadece Kayra Han ile bağ oluşturabilirdi. Diğer hakimler bende dahil onla iletişim kuramıyorduk. Nedense sen Kayra Han kadar bağ kurabilmişsin. Bunu nasıl başardın?
- Hiçbir şey yapmadım büyükbaba. Sadece kendim oldum.
Tulpar bu konuşmalar olurken bir anda Helios'un önüne doğru eğilmişti. Helios Tulpar'ın kendisine binmesini istediğini zaten hissetmişti. Helios'u götürmek istiyordu. Tulpar'a güvenen Helios beyaz inciye binmişti. Ayağa kalkan Tulpar gecenin karanlığında kanatlarını açmıştı. Bay Ülgen ise ne olduğunu anlayamamıştı.
- Ne oluyor Helios. Nereye gidiyorsunuz?
- Bilmiyorum büyükbaba. Ama hissettiğim kadarıyla Tulpar beni bir yere götürmek istiyor.
Gecenin karanlığında beyazlığıyla her tarafı aydınlatan Tulpar birden olduğu yerden havalanmıştı. Bay Ülgen ise Tulpar'ın Helios'u yeryüzünde bir yere değil Kayra Han'ın yanına götüreceğini anlamıştı.
- Evlat gideceğin yere inanabilmen zor olabilir. O dünyayı çok seveceksin.
- Nereye gideceğim büyükbaba?
Tulpar birden büyük bir hızla gökyüzünde uçmaya başlamıştı. Helios zorlukla tutunuyordu. Bulutların arasına girdikten sonra hiçbir şey gözükmüyordu. Helios her tarafı bembeyaz görüyordu. Sanki rüyada gibi hissediyordu. Birkaç saniye sonra ihtişamlı bir kapı karşılarına çıkıyordu. Kapı ardına kadar Tulpar'a açılıyordu. Kapıdan içeri girdikten sonra ucu bucağı gözükmeyen bir yeşillik görüyordu Helios. Havayı soluyan Helios ise sanki yeniden doğmuş gibi hissediyordu kendini. Biraz daha ilerledikten sonra hayatında görmediği büyüklükte bir kale görüyordu. Tulpar kalenin en üst tarafına iniyordu. Geldiğini anlayan Helios istemsiz olarak kendini mutlu hissediyordu. Çünkü gördükleri şeyler o kadar güzel geliyordu ki içi içine sığmıyordu. Birden arkasından tok sesli biri sesleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TULPAR'IN KANATLARI
Historical FictionKeşfedilmemiş Türk Mitolojisinden yola çıkarak tarihi bir kurgu ile yazılmıştır... Karakterler: Kayra Han: Göklerin tek hakimi ve diğer hakimlerin yaratıcısı. Erlik Han: Eski gök hakimi yeraltı aleminin efendisi. Bay Ülgen: Doğa olaylarının hakimi v...