30.Bölüm:"Safir'in Doğuşu"

12.7K 492 145
                                    

Multimedya Sahra.

Hepinize yeniden merhaba, safirler!:)
Biliyorum son bölümde bolca küfür yedim fakat kurgu gereği ayrılıkları gerekiyordu. Kızmayın bana. :/
Size soracağım bir soru var, cevaplarsanız çok mutlu olurum.
Saplantı'da en sevdiğiniz karakter kim?
-

Kalbimin üzerinde yumruk büyüklüğünde bir acı vardı.

Haftalar boyunca bedensel olarak işkence görmüştüm, insanları gözümü dâhil kırpmadan öldürmüştüm, ailem gözlerimin tam önünde katledilmişti fakat şu an kalbimin üzerinde egemenliği kuran acının tek sebebi, Rüzgar'dı. Nefes alamıyordum, içimde sonu gözükmeyen bir uçurumun boşluğu vardı. O olmadığı sürece, tam olamayacağımı biliyordum.

Tanrı, her insana uygun bir eş yaratmıştı. Bedenlerini birbirinden ayırıp, ruhlarını birbirlerine bağlamıştı. İnsanoğlunun sonsuz arayışının tek sebebi, bedenlerine yakışacak ve karışacak o bedeni, bulmaktı. Ben hayatımın hatasını yapmıştım, beni tamamlayanı, arkamda bırakmıştım.

Ve şimdi, en az Tanrı kadar yalnızdım.

Doğmakta olan güneşe doğru çevirdim başımı,bulutları incelemeye başladım. Bulutların arasından yükselen gökkuşağına doğru hüzünlü bir tebessüm yolladım.

Gökkuşağı, siyaha boyanmıştı tıpkı diğer renkler gibi. Çünkü ben , kalbimin en renkli köşesini binlerce kilometre arkamda bırakmıştım. Akan gözyaşlarım, renklerin intiharıydı. Ağlamıştım, tüm renkleri vücudumdan atana kadar.

Şimdiyse tek bir renk vardı, hüznün rengi. Siyah gözyaşlarım, beyaz bulutları boyuyordu.

Yüzük parmağım ve boynumda ki boşluğa alışamamıştım. Ne zaman kendimi kötü hissetsem ya yüzüğüm ile oynardım ya da boynumda ki kolyeyle. Beni, ben yapan her şeyi öldürmüş gibiydim.

Kalbim , sen bencilin en önde gidenisin diye bağırırken zihnim, onun yankılarını yapmak zorundaydı sözleriyle susturuyordu. Kolay şeyler yaşamamıştım, benim yerimde olan biri aklının hâkimiyetini kaybedebilirdi. Pekâlâ, bende aklımın normal olduğunu savunamazdım ama en azından, yeteri kadar delirmemiştim.

Ruhuma sinmiş ölüm kokuları vardı, ellerim günahlar ile kaplıydı. Umuttan oluşan kanatları, kerpeten ile sökülmüş bir kızdan , ilerisi değildim.

Bugüne kadar Sahra'ydım, bundan sonrasında Safir.

Siyaha boyanmış, göklerin taşı.

-

Uçaktan indikten sonra, çıkışa doğru ilerledim. Herkesin kolunda bir çantası vardı, benim ise hiçbir şeyim yoktu. Kollarımı, bedenime sardıktan sonra Efnan'ın tarif ettiği arabayı bulmak adına etrafa bakınmaya başladım.

Omzumdan dürtülünce , geriye doğru dönüp ellerin sahibine baktım.

"Sahra Hanım? Efnan Hanım ile konuşmuştuk. Sizi eve ben bırakacağım."dedi henüz 40'lı yaşlarda olan adam. Temiz bir tipi vardı fakat işimi riske atamazdım.

"Ali Bey?"

"Evet, benim."

"Şifreyi söyle."

SAPLANTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin