33.Bölüm:"Ölü Kelebeğin Dansı"

10.7K 461 54
                                    

Bu bölümü mobilden yazdım, parmaklarım iptal. Hepinize iyi okumalar.:)

Medyada 34 yazıyor, yanlışlık yapmışım. 33.bölüm olacak o :D

Ask.fm: standros

-

Eğer ortada aşk varsa gurur, sadece bir sözcükten ibarettir.

Rüzgar'ı terk etmiştim, arkama dâhil bakmadan gitmiştim. Bana âşık olmaktan nefret ettiğini, geri dönsem bile kabul etmeyeceğini söylemişti. Söylediği cümlelerin yarası, yeniydi.

Gel gelelim ki, insan ruhunun yansımasını bulduğunda gururunu ayaklarının altına alıp, tüm cümlelerini yutabiliyordu.

Tüm uykum kaçmıştı, yeniden doğmuş gibi hissediyordum. İlkel bir mutlulukla dans etmeye başladım, adına dans denirse tabi.

"Sahra, parkeleri mi kırıyorsun kızım? Ne bu ses?"diye sordu Savaş. Kapıyı açıp küçük bir gülümseme bahşettim.

"Günaydın."

"En azından birimiz mutlu, günaydın."

Ne diyebilirdim ki? Savaş'ın acısı tazeydi, karşısında böyle gülümsemem aptallıktı.

"Özür dilerim."

"Ne için?"diye sordu şaşkınlıkla.

"Ben, gülmemeliydim. Acın hâlâ taze."

"Bu konuyu kapatmak istiyorum, en azından bir süreliğine. Lütfen, sende açma."

"Pekâlâ, benim çıkmam gerekiyor. Efnan, akşama burada olacak. O saate kadar gelmeye çalışırım."dedikten sonra odama geri döndüm ve kapımı kilitledim.

Hayal perdemi araladım çünkü gerçek hayata dönmek zorundaydım.

Siyah bir taytın üzerine beyaz bir tişört giyindikten sonra dolabımın içinde sakladığım silahı, çantamın içine attım. Masanın üzerinde ki tarak yardımıyla saçlarımı düzene soktuktan sonra aynada ki yansımama baktım. Kahverengi, düşündüğüm kadar kötü olmamıştı.

Kapıyı açtım ve mutfağa doğru ilerledim, gitmeden önce bir şeyler atıştırmam gerekiyordu. Son zamanlarda yemekle pek aram yoktu, her geçen gün belirginleşen kemiklerimden anladığım kadarıyla fazlasıyla kilo vermiştim.

Dolabın içinde ki mısır gevreğini, kâsenin içine döküp süt ile karıştırdım. Afiyetle mısır gevreğime gömülürken Savaş'ın bakışlarını, üzerimde hissedebiliyordum.

"Öldürmeni istemiyorum, adamla konuşalım. Ben, senin yerine geçerim."dediğinde ona doğru döndüm. Gözlerinde en ufak bir tereddüt yoktu, yapardı. Tezgahın üzerine çıktıktan sonra yarısına kadar geldiğim kâseyi kenara koydum.

"Bunu neden yapsın ki, seni tanımıyor bile. Zaten bende, benim için böyle bir şey yapmana izin vermem."

"Senin için yapmazsam, kimin için yapacağım?"dedi alaylı bir gülüşle. Sesinde ki tını, beni rahatsız etmişti.

"Kimse için yapmamalısın."

"En azından seninle gelsem?"

"Olabilir."dediğimde gülümsedi, Savaş'ın giyinmesini beklemeden evden çıktım. Rüzgar'ın kapısının önüne geldiğimde içimde, siyah kanatları olan ölü kelebekler uçuşmaya başladı. Hızlı bir şekilde aşağıya indim, beş dakikalık bekleyişin ardından Savaş'ta gelmişti.

SAPLANTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin