-Hadi uyan Asya. Bu annemin sesiydi. Kahvaltı etmeyen tek sen kaldın. Uykulu bir şekilde:
-Tamam anne. Giyinip geliyorum.
-Hadi hızlı dedeni çok özledim.Annem çıktıktan sonra hızla giyinip bende odadan çıktım. Babamla Volkan abi konuşurken onları bölüp:
-Günaydın. Volkan abi:
-Günaydın Asya. Hadi canım kahvaltını et de çıkalım.
Hızlıca kahvaltımı yemeye başladım.
On dakika sonra tamamdım, babamlarda kapının önünde vedalaşıyordu. Babam:-Bakın birbirinizden ayrılmayın. Dışarıyı temizledik site duvarlarıda güvenli ama ne olur ne olmaz siz dışarı çıkmayın. Biz en erken şekilde dönmeye çalışcaz ama uzun süre gelmessek telaşlanmayın.
Annem ağlıyordu.
-Bakın Asya'ya bir şey olursa sizi diri diri zombilere atarım. Volkan abi:
-Asya bize emanet İnci abla. Babam:
-Hadi o zaman yolcu yolunda gerek. Volkan sen benzine baktınmı?
-Bize yetecek kadar var abi.
-Tamamdır. Hadi zafer abi. Hazırsanız çıkalım.Hep beraber aşağı indik. Babam:
-Herkes aldıklarını kontrol etsin. Evet Asya neler var sende?
-Bende biraz kurşun, bir tabanca bir de yayım ve oklarım var.
-Okun yeter değil mi? Volkan abi:
-Zaten hepsini aldım. Yeter herhalde. Volkan abi babama dönerek:
-Abi aslında Asya bize yük değil. Yay kullanmasını bilen biri çok işe yarar. Bazen sessiz olmamız gerekecek ve uzaktan vurmamız. Asya bize lazım. Babam gururlu bir şekilde bana baktıktan sonra:
-Haklısın aslında. Peki Zafer abi sende neler var?
-Bir tüfek iki de tabancayla baya bir kurşun.
-Volkan, sende?
-Bende de aynı abi.
-Bende de öyle e hadi bakalım gazamız mübarek olsun.Sitenin siyah kapısını yavaşça açtığımızda karşılaştığımız manzara hiç iç açıcı değildi.