Kapıyı açtığımda karşımda Enes abi duruyordu. Şok içindeyken:
-Enes abi... Seni yerde ararken gökte bulduk.
-Beni aradığınızı biliyorum. Hem şaşkınca hem de soru nidasıyla:
-Ya!? Nasıl? Umursamaz ama biraz sa tedirgin bir tavırla:
-Boşver. Dedi. Şu an tek düşündüğüm evime gitmekti.
-Enes abi siteye dönmeme yardım eder misin?
-Tabi ki. Yerini biliyor musun?
-Geçtiğim yerleri hatırlıyorum.
Uzakta değiliz.
-Hadi o zaman. Heyecanlı ses tonumla:
-Ozan seni görünce havalara uçacak. Bir kaç adım geri çekilip, emin olmak ister tavrıyla:
-Asya seninle bir anlaşma yapalım. Ben sitede kalmayacağım.
-Ne?! Nasıl? Neden!?
-Daha sonra öğreneceksin. Sana yardım ederim ama beni gördüğünü tek bir kişiye söylemeyeceksin. Tamam? Kabul etmekten başka çarem yoktu. Sessizce:
-Peki. Dedim.Bu kadar ilerlediğimi farketmemiştim. Uzun süre yürüdükten sonra sitemiz ufukta belirmişti.
Siteye yaklaştıkça aklımdaki sorular çoğalmıştı. Acaba babam güvende mi? Ya da dedem?
Ben bu düşüncelerle ilerlerken, Enes abinin sesiyle irkildim:
-Asya bekle!
-Efendim Enes abi.
-Anlaştığımız gibi değil mi? Kafamı sallayarak:
-Evet.
-Tamam artık buradan sonra kendin gidersin.
-Evet abi sağol.
-Hadi kendine iyi bak.Tetikte hızla siteye ilerledim.
Sitenin kapısına geldiğimde kapıyı açtım ve koşarak bahçeye girdim. Yukarı çıktım ve kapıya tıkladım.
Kapı açıldı ve Nur abla:-Ay kuzum! Nerelerdesiniz? İçeri gel.
İçeri geçtim. Herkes oradaydı Nur abla, Zeynep abla, bebek, Müge öğretmen ve öğrencileri, Su, Ozan... Ama birileri eksikti. Bir boşluk vardı. Benim ailem...