Sabah uyandığımda Masal çoktan uyanmış ve konserveleri hazırlamıştı. Uykulu sesimle:
-Günaydın. Dedim.
-Konserveleri hazırladım.
-Ellerine sağlık. Yiyelim ve hemen yola çıkalım.
Hızla yemeğimizi yiyip, evden çıkmıştık. Aklıma diğer insanlara yardımcı olabilecek bir fikir gelmişti. Masal'a dönerek:-Kalemi versene. Çantadan kalemi çıkarırak merakına yenik düşerek sordu:
-Ne yapacaksın?Lazım olur diye aldığımız kalemle beyaza yakın renkteki kapının üzerine "temiz" yazmıştım.
Anlamsız şekilde yüzüme bakarak tekrar bir soru yöneltti:-Temiz derken?
-İhtiyacı olan biri bu eve güvenle girebilir.Bir süre ilerledikten sonra karşımıza sürü çıkmıştı. Gerçi sürü denemeyecek kadar azlardı. On belki on iki...
Masal kendinden emin:-Ben hallederim. Dedi.
Masal'ın ne yapacağını izlemeye başlamıştım.
Beşini rahatlıkla öldürmüştü. Geri kalanını da sorunsuzca halletti ama biri ölmemekte ısrar edip Masal'ın üzerine atlayınca devreye girmiştim.-Tamam sakin ol. Sorun yok. Onu rahatlatmak için söylediğim sözler sanki daha da sinirine dokunmuş bir şekilde ağlamaya başlamıştı.
-Nasıl da ölmedi.
-Yeni dönüşmüştü. Daha çürümeye başlamamış.
-Asla senin gibi olamayacağım.
-Nasıl yani?
-Zekisin, cesursun, yay kullanıyorsun.
-Sen de silahta başarılısın.
-Sadece beş tane öldürdüm. Senin kaçıyla başa çıktığını biliyorum.
-Bu senin dışarıya ilk çıkışın çok normal. Artık devam etmeliyiz.Tekrar ilerlemeye başladık.
Az ileride bir şey dikkatimi çekti.-Masal, şuradaki ne?