Yavaşça yolda ilerliyorduk. Güneş yeni yeni doğuyordu. Babama dönüp:
-Evi nasıl bulacağız? Diye sordum. Babam:
-Bilmiyorum. Diye yanıtladıOldukça sessiz bir yolculuktu. Herkes tepkisizdi.
-Yeter artık. Sessizliğe dayanamayarak kükremiştim.
Annem ölmüş olabilir ama güçlü olmalıyız. Bunu söylerken babama bakıyordum. Volkan abi:
-Asya sakin.
-Ne sakini ya? Ne durumdayız şuna bakın! Hayata küsmek için daha erken.
-Erken mi? Babam nihayet söze girmişti.
-Asya bilemem farkında mısın ama şu an bulunduğumuz dünyada ölüler diriliyor, insanlar virüs kapıyor. Bir sürü insanı kaybettik... Sence hala hayata küsmek için erken mi?Haklıydı. Ne diyebilirdim ki!?
-Tamam... Belki doğru. Ama bunlar oluyor diye pes mi edeceğiz? Ben etmeyeceğim. Sonuna kadar savaşmak zorundayız!
Yürüme hızımı arttırmıştım. Masal da yanımda ilerliyordu.
-Niye benimle geliyorsun?
-Destek olmak istiyorum.
-İhtiyacım yok.
Onu geride bırakmak için koşmaya başladım.
Bir süre daha ben önde grup arkada ilerledik. Volkan abi:-Hava kararıyor. Şuradaki evde geceyi geçirelim. Herkes hemfikirdi. Eve girdiğimizde Masal:
-Çok açım. Dedi. Gruba dönerek:
-Bende az bir konserve kaldı. Dedim.
Onların daha aç olduğunu biliyordum. Masal ile biz aç kalmayı tercih ederek onların konserveleri iştahla yemelerini izledik. Volkan abi:-Sağolun. Ama siz açsınız. Masal:
-Sıkıntı değil biz bu sabah yemiştik. Siz kaç gündür açsınız.Yatmaya hazırlandığımız sırada kapı zorlanmaya başladı. Masal:
-Sizce bu ne? Ona baktım ve sırıtarak:
-Sence? Macera tekrar başlıyor...