"En önemlisi ise kızlara "ben Müslüman olmak istiyorum" dememdi... Ne olacak şimdi, meraklı gözlerle kızlara baktım.. Onlarsa mutlulukla bana bakıyordu.
"Hayal ben çok mutlu oldum elhamdülillah ya "
" Hayal değil Gülsüm "dedim ve Gülten'e kaydı gözüm" HATİCE " diye ekledim. Kısa bir muhabbet döndü. Gülten,
" Hatice Müslüman olman için ne yapman gerektiğini anlatayım? " dedi soru sormuşçasına. Evet demiştim sadece işte kocaman hayatımı değiştirecek hatta alt üst edecek kelimeler döküldü ağzımdan. Kelime-i şehadetti herhalde öyle demişti bende onlarla tekrarladım. Şimdi yazamıyorum henüz o kadarını bilmiyorum. Kızlar hep destek olacaklarını söylediler bana çok mutlu olmuştum. Artık sürekli görüşecektik kızlarla, kitapçıyı da anlatmıştım kızlar çok mutlu gözüküyorlardı. Ama atladığım bir nokta vardı benim ailem ateistti. 'Kızlar' dedim hüzünlü bir sesle
" benim ailem ateist, yani ben böyle birden söyledim ama ne yapacağım? " kızlar bir müddet sessiz durup konuşmaya başladılar. "canım benim sende hemen söylemezsin kendini tam anlamıyla geliştirmen lazım anlattığın kadarıyla baban İslam'ı sevmiyor. Senin kalbin İslam'a mutmaindi her ne kadar kabul etmesen de. Yani babanı Hak din olduğuna inandırman için kendi inancını tam oturtman lazım aksi takdirde sana baskı uygulayıp ya da kafanı karıştırıp imanını zedeleyebilir " evet bu doğruydu...
Bir müddet eskisi gibi devam. Dışarıdan tabi. İçimdeki karanlık aydınlığa ulaşacak gibi, dışımsa zifiri karanlık. Kızlarında dediği gibi hakkımda hayırlısı...
Demek ki aşk hep benimleymiş ben onu eksikliklerde aramışım, O ki her eksiklikten münezzeh... (C.C)
Anladım umarım tövbe edebilecek kadar ömrüm kalmıştır. Affet beni gerçek Sevgili.
(kızlar tövbenin ne olduğunu anlatmıştı ama nasıl olacağını bilmiyorum kendimce af diledim.)
♡
Gözümden akan yaşı sildim. Neden mi? Allah'a şükür Müslüman bir ailede yetiştim ne zor bir imtihan. Merakla diğer sayfayı açtım.
Esselâmu aleyküm,
Ne güzel bir kelime değil mi? Güne ezan okunuşuyla uyandım. Uykumdan uyanmak çok zor gelirdi benim için ama şimdi dört beş sokak ötedeki ezan sesiyle sabah namazı vaktinde uyandım. Pencerenin önüne geçtim bazı evlerde ışıklar yanıyordu. Kim gecenin bir yarısı geceyi Yaratanın huzurunda diz çöker ki, kim uykunun en tatlı halinde uykuyu böler ki? - Müslümanlar. Onlar her şeyden fedakarlık yapıyorlar. Bende oturdum düşündüm dua ettim. Zaman nasıl geçti bilmiyorum annemler uyanmıştı. Pazartesi sabahı olduğunu bana hatırlatmasa unutacaktım okulu. Acaba arkadaşlarım beni Müslüman olarak kabul eder mi? Yada benimle bağlarını koparırlar mı? Ahh bunu kestiremiyorum. Babam çok tepki verecek daha kızları savununca tokat atmıştı Müslüman olduğumu öğrense öldürür herhalde. Böyle düşünmek içimi ürpertse de Rabbimin bana şah damarından daha yakın olduğunu bilmek huzur veriyordu. Kızlara kendimi çok yalnız hissediyorum dediğimde söylemişlerdi bunu. Okul için kıyafetlerimi ayarlayacaktım kıyafetler konusunda okulun bize karışmaması avantajdı benim için. Şımarık zengin züppelerin kıyafetine kim karışabilir ki? Okul müdürü de sonunda pes etmişti. Baktım eteklerim hep çok kısaydı dizimden bir karış yukarıdaydı en uzunu. Önceden gayet iyi gelen kısa olduğunu düşünmediğim etekler bana çok farklı geliyordu baktım olacağı yok pantolon birde gömlek çıkardım İspanyol paça gayet bol ve güzeldi ama dikkat çekmek istemiyorum. Saçlarımı açık bıraktım bilmiyorum yüzümü örtsün umuduyla kimseyi görmek ve görünmek istemiyorum çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçimde
Tâm linhKaranlık... Önceleri karanlığın içinde olduğumu sanıyordum. Zamanla anladım ki karanlık benim içimde, onun karanlığı. Hangi sokağa koşsam sonu çıkmaz sokak. Hangi ışığa koşsam sonu karanlık. Labirent gibi , başladığım yerden biteceği yere kadar kar...