13.Bölüm

2.1K 200 61
                                    


"Gökyüzü kadar duygusal olur bazen insan. Gördü mü kara bulutları ağlamaya başlar. Güneşi gördü mü sevinç nidaları renk renk gösterir kendini. Ve biz aciz insanlar gökyüzüne aşık yaşamaya and içmiş gibi şiirlerimize konu ediniriz. Gökyüzüne aşığız ama yağmur yağsın diye bekleriz çoğu zaman. İnsanoğlu sevdiğini ağlatıp akan gözyaşını hayranlıkla seyredip nasıl huzura eriyor ki?... Ben bunu yağmurlu bir günde hem gökyüzüne aşık olduğunu  hemde yağmuru sevdiğini söylen insanlardan anladım. Evet şimdi gökyüzü benim. Onun kadar berrak, saf ve temiz. Kara bulutlar toplandı şimdi başıma. Yağmur yağıyor en hırçın halinde. Ve bayım siz gökyüzünü ağlattınız. Gökyüzünü sevdiğinizi söylerdiniz oysa. Gözlerimin içine bakıp gülümsüyorsun şimdi hemde ben hıçkırarak ağlarken.
Neden baba?
Büyüdüm diye mi bu sevgisizlik?
Küçükken ağladığımda gözyaşlarımı silip kucağına alırdın beni. Şimdi büyüdüm diye mi acı çektiriyorsun bana.?"
Büyüdüm hakikatleri gördüm Hakk'ı tanıdım diye mi bu zulüm.
Zulüm diyorum, attığı dayakları kastetmiyorum... Dün teheccüd namazında yediğim dayaktan sonra bana çok iyi davranmışlardı kahvaltıda. Şaşırdım daha gece dayak atan adam şuan tebessüm ediyordu normalde sevinmem gerekirdi belki ama bu beni ürkütüyordu. Odamda boşluğa dalmış bir şekilde otururken annem gelip öğle yemeğine çağırmıştı. Evde çalışan erkeklerde olduğu için kararımı uygulayıp güzelce başımı örtüp aşağı indim. Yemek masasına yaklaştığımda babamın öfkeli bakışları sonrasında sinsi bir sırıtışıyla karşılaştım. Sesini çıkarmadı sofraya oturup yemeğimi yedim. Daha doğrusu yemeye çalıştım. Boğazıma diziliyordu her lokma. Oysa pirzola çok severdim. Bir parçadan başka boğazımdan geçmedi artık kalkmak istedim sofradan 'afiyet olsun' diye fısıldayarak arkamı dönüp gideceğim sıra babamın sesi gitmemi engellemişti.
"dur bakalım. Nasıl yemeği beğendin mi? " konuşmak istemiyordum cevap vermesem de gitmeme izin vermeyeceğini biliyordum. Olumlu anlamda kafamı salladım.
Çirkin bir kahkaha attı. Kaşlarımı çatarak ona baktığım da anneminde kahkaha attığını gördüm. Sonunda kahkahaları bittiğinde babam ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.
"aa oldu mu bak canım kızım." kızım kelimesinin üstüne basa basa söylemişti. Tesettür ile dalga geçecek diye düşünürken konuşmaya devam etti. " ben Müslümanların domuz etini beğenmediğini sanıyordum, yoksa sen Müslüman değil misin? Ayla bak hayatım kızımız Müslüman değilmiş ne kadarda üzülmüştük" dedi yapmacık bir tavırla tabi ben domuz eti dediği anda yediğim bir parçayı çıkarmak için öğürmeye başladım. Salonun ortasında kusmak umrum da değil yeter ki vücuduma giren o pisliği çıkarayım. Midem alt üst oldu ama halâ kusamıyorum. En son parmağımı ağzıma koyduğum anda kusmaya başladım. Midemin tamamen boşaldığına kanaat getirdiğimde öfkeli bakışlarımı babama ve anneme yönelttim. Savaş başlamıştı işte. Artık evde et yemek yok diye kendimi uyardım. Bir daha yemek yiyeceğim bile meçhul.
"ay bu kız iyici iğrenç oldu salak mısın salonun ortasına kusuyorsun? " diye bağırdı annem umursamadım odamdan çıkmadan dışarı çıkmak için hazırlanmıştım kenara indirdiğim çantamı alıp evden çıktım. Ehli çaya gittim kızlar yoktu bende Sümeyye Ablayla konuştum. Tesettüre girmeme çok sevinmişti. Biraz daha konuştuktan sonra aklıma takılan soruyu sordum.
" babandan haber var mı abla?" gözlerinden bile belli oluyordu hüznü.
"yok kardeşim. Annem her gün kızıyor bana bura başına bela olacak diyor yine İslam düşmanları tekrar saldırıya geçti. Müslümanların en ufak açığını buldukları anda harekete geçiyorlar ki çoğu zaman açık bulamadıkları için daha çok kudurup saldırıyorlar Rabbim yardımcımız olsun sende dikkat et kendine. "
" niye abla ne istiyorlar bizden?" anlamıyordum bu anlamsız düşmanlıkları.
"bizim doğru olduğumuzu İslam'ın Hak din olduğunu biliyorlar ve bizim İslam'la dünyaya hakim olmamızdan korkuyorlar. Ki olmuştu da Osmanlı Devleti 600 yıl boyunca İslam devleti olarak cihana hakim olmuştu. Osmanlı torunları olarak yeniden dirilmemizden korkuyorlar ben bunu çok net fark edebiliyorum. Osmanlı yıkıldıktan sonra alimleri asan zihniyetle şuan ki Müslümanlara saldıran zihniyet aynı. Akılları sıra bizi hüsrana uğratıp dinden uzak tutacaklar. Ama hüsrana uğrayanlar kendileri. Biliyorum şuan şiddet gören gözü yaşlı tüm Müslümanların duası gün gelecek hayat bulacak bu ülkede Müslümanlık ferah bulacak tesettürlü bacılarım özgür olacak. "
" inşaAllah " dedim bir fısıltı gibi. Sümeyye Ablayla vedalaşıp çıktım. Düşünceli bir şekilde sokakta yürürken genç bir kıza saldıran bir grup gördüm ellerinde taşlarla sopalarla... Kıza olmadık küfürler ediyorlardı.
Biran atıldım ortaya doğru "Durun!" diye bir haykırış çıktı ağzımdan.
Dikkatleri üzerime çekmiştim erkeklerin bakışı rahatsız etse de en azından o kızcağıza vurmayı kesmişlerdi.
"siz, siz ne yapıyorsunuz.? Medeni insan mısınız siz.? Bir bayana savunmasız bir bayana nasıl saldırabilirsiniz? Bende ateisttim. Elhamdülillah Hak yolu buldum. Rabbim bize Ey Akıl sahipleri diyor? Peki size her daim geri zekalı ve köle gibi davranan bu sistemin kölesi olamaya devam mı edeceksiniz? Vallahi zafer İslam'dır. Ve Vallahi hüsranda olan sizlersiniz "
Dediğim anda kendime şaşırdım. Nasıl böyle konuşabildim çok eksiğim ve Müslüman olmaya bile cesaretim yokken bir grup sopalıya bunları söylemiştim. Çok şükür Rabbim.
O sıra grubun lideri olduğunu düşündüğüm kişi konuşmaya başladı.
" madem Müslümansın git İran'a. Burada size yer yok f... "ondan cesaret bulan değerleri de bana küfür savurmaya başladılar. Grubun lideri olan elindeki sopayı kaldırmış ve tam yerdeki bir hamle daha yerse yıkılacak olan kıza haince bakınca ne yapacağını anladım ayaklarım benden habersiz koşmaya başladığı anda birden kıza siper olup Allahu Ekber dediğimde kız çok şaşırmıştı. Aslında bende şaşırdım. Sırtıma denk gelen darbe biran afallamamı sağlasa da birden bize atılan taşlarla buradan gitmemiz gerektiğini idrak ederek kızı kolundan sıkıca kavradım ve sokağın tam karşısından yine elinde sopa olan bir grup bize doğru geldi hep bir ağızdan söyledikleri söz ruhumu okşamaya yetmişti... Öndeki tekbir diyor arkadakiler ALLAHU EKBER diyordu. Tüylerim diken diken olurken tesettürlü bir kız bize doğru gelip adını dahi bilmediğim kızı ve beni bu grubun arkasına götürdü kavga çıkacaktı o kesindi. Biz aradan çıktığımız anda iki grubunda lideri olduğu belli olanla- MUSAB..! gelen Musab'tı. Tekbir diye bağıran oydu. Ve şuan diğer gruptaki çocukla yumruk yumruğaydı. Bizi alan kız "kızlar nasılsınız?" dedi cevap alamayınca konuşmaya devam etmişti" Hadi hemen buradan uzaklaşmalıyız" kolumdan tutmuştu bir yanında ben diğer yanında yaralı olan kız vardı, bense Musab'a odaklanmıştım. Sonradan fark ettim. Göz zinası! Gözleri mi hemen çektim Rabbim...affet..
O kız yine konuşmaya başladı.
"Tuğba iyi misin? Bak az kaldı" adının Tuğba olduğunu öğrendiğim kız yığılacaktı neredeyse hemen Tuğba'nın koluna girdim. "kız bana dönüp 'sen Tuğba'yı nereden tanıyorsun?' diye sordu
" tanımıyorum " dediğimde ufak bir şaşırma gördüm
" nereye gidiyoruz" diye sordum
"geldik bile. "dediğinde Gülsümlerin evinin önünde olduğumuzu gördüm. Evine daha önce gitmemiştim Musabla karşılaşmak istemediğim için ama kapının önüne kadar gelmiştim.
" nasıl yani?" dedim kız beni duymadı sanırım fısıltı gibi çıkmıştı sesim.
" hadi Tuğba Gülsüm bizi bekliyor dediğinde iki kat daha şaşırdım
"Gülsüm mü? " bu sefer sesimi duymuştu. Eve doğru gittiğimizde sesimi çıkarmadan o kızı takip ettim. Gülsüm kapıyı açtığında
" Hoş geldin Eslem "dedi Tuğba'yı gördüğünde ufak bir çığlık attı beni fark etmedi.Tabii ya, benim başımı örttüğümü bilmiyordu ki!
İçeri girdiğim sıra Gülsüm'le göz göze geldik.
" Hatice?!" dedi şok olmuş bir halde. Tebessüm ettim ağzımın yanındaki dünden kalma yara izin verdiğince. Sarılmak için kollarını dolandığı anda acıyla inledim. Sırtım... Kesin sopanın izi olduğu gibi çıkmıştı. Tuğba ağlamaya başladı.
"benim yüzümden... "kafamı salladım hayır onun yüzünden değildi.
" hayır seninle ne alakası var? lütfen ağlama "
" eğer bana siper olmasaydın böyle olmazdı. Niye yaptın ki?" dediğinde sustum. Gülsüm'le Eslem bana bu şekilde bakarken konuşamazdım ki.
Tuğbaya pansuman yapıp bana döndüler.
Eslem elini yüzüme uzatıp
" Bunu onlar mı yaptı? "
Kafamı salladım hayır anlamında. Gülsüm lafa atladı. Cevabı biliyordu zaten ama korkuyordu.
" kim yaptı peki? "
" babam " dedim sakince. Kızlar bir şey diyemedi Eslem soru soracaktı ki Gülsüm onu engelledi. Yüzüme ve elimdeki morluğa pansuman yaptıktan sonra
" Hatice sırtını açar mısın? " zaten karnım morluk doluydu şimdi birde sırtım. Karşı çıkmak için ağzımı açacağım sıra Gülsüm "Hatice!" diyerek uyardı beni. Sırtımı açmak için atletimi yukarı sıyırmam gerekiyordu ve karnımın gözükmesi kaçınılmazdı. Karnımı gören Eslem'in gözleri büyüdü.
Sırtıma baktığında ise bir hayret nidası yükseldi.
"Haticeee çok güçlü bir kızsın maşallah. " dediğinde Amin dedim içimden umarım öyle olurum zira çok ihtiyacım var..
Gülsüm'ün annesinin demlediği çayları içerken konuşma zamanı gelmişti, görünüşe göre ilk ben anlatacaktım.
" nereden başlayayım " Gülsüme bakarak.
" dünden. Ayrıldığımız zamandan itibaren. "
Dün gece yediğim dayağı öğlen yemeğinde olanları anlattıktan sonra. Tuğba'yı gördüğüm yerden Musabların gelişine kadar anlattım. Orada söylediklerimi ben değil Tuğba araya girerek anlatmıştı. Aslında ben o kısmı anlatmak istemiyordum ama anlattı o.
" bu kadar "Gülsüm gelip boynuma sarıldı sonra çayları tazelemek için mutfağa gitti elinde bir tepsiyle içeri girdi. Getirip önüme koyduğunda ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.
" öyle bakma Hatice Hanım sabahta yemek yememişsin vücudunda darbeler var yemezsen toparlanamazsın ki, eminim zaten evinde yemek yiyemiyceksin bundan sonra. " tebessüm ettim. Çok şükür Rabbim böyle dost karşıma çıkardı. Başımı salladım Tuğba anlatırken yemeye başladım o kadar acıkmıştım ki! Sadece Sümeyye Ablayla çay içmiştim. Sümeyye abla... Babam İslama biraz pozitif yaklaşsa Sümeyye ablanın babasını bulacak kadar çevresi geniş. Ama şimdi söylersem Sümeyye ablanın babasına bir darbeyi de o vurur. Kafamdaki düşünceleri gönderip kızlara yöneldim.
" Musab ağabeyler tam zamanında geldi." dedi  Gülsüme bakarak. Ağabey mi demişti? Fırsat bulup yüzünü incelediğimde yaşının küçük olduğunu fark ettim.
"kaç yaşındasın? "
" 14 Hatice abla "
" 14 mi bu caniler savunmasız küçük bir kıza mı saldırdı? " dedim gözümden yaş düşerken. Tamam benden 4 yaş küçüktü ama bende çok büyük sayılmazdım ki...
" niye peki senden ne istiyorlar?"
" bende tam olarak bilmiyorum ama abimle alakalı olmalı. Ağabeyim, Musab ağabeyle yakın arkadaş. Eslem abla da ağabeyimin nişanlısı. Ağabeyim Üniversitede yani henüz birinci sınıf okulda İslamın savunucuları diyebilirim. Musab abi Üniversitede olmamasına rağmen ağabeyimin her zaman yanında. Okulda bir kavga oluyor ve bu 'ailene dikkat et Ahmed' diyerek gidiyor, hani şu grubun başında olan vardı ya işte o. Ağabeyim de beni uyardı dikkat et kendine diye yani ben ondandır diye düşünüyorum Eslem yengemde öyle söyledi. Bana saldırdıklarını da Ağabeyimin bir arkadaşı söylemiş. Ve sen onları oyalamasaydın şuan daha kötü durumda olabilirdim. ALLAH razı olsun abla. "
Diyerek bana sıkıca sarıldı. Tebessüm etmekle yetindim. Biraz sonra zil çaldı Tuğba ağabeylerim gelmiştir diyerek ayaklandı. Aniden kalktığı için bir an sendeledi düşecek gibi oldu sonra kendini toparladı.
Gülsüme baktım. Gülsüm de anlamış olacak ki
"Hatice benim odamda bekle istersen onlar gidince çıkarsın "tamam dedim ve odasına doğru ilerledik o da bir yandan kıyafetini giyiyordu sonuçta namahrem biri geliyordu. Ben odaya girip çalışma masasında oturdum ve kitaplarını incelemeye başladım. Açık olan defterinin üstünde yazan yazıya ilişti gözüm.
''Say ki öldün . Yalvardın , yakardın sana bir gün daha verdiler . Bugünü o gün bil öyle yaşa ''
İmam Gazali

Karanlığın İçimdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin