35. Bölüm

943 174 82
                                    

Kına gecesi kültürümüzü unutmak olmazdı. Sadece kadınların olduğunu mütevazi bir akşam geçirmeyi düşünüyorduk ama öyle olmadı. Yüksek yüksek tepelere türküsü söylendi ve beni gözlerim şişene kadar ağlattılar. Bunu niye yaparlar ki?
Annem bir yandan ağlıyor ben bir yandan Gülsüm halam bir yandan.
Hatta hepsi ağlıyor. Ravza anneme şok oldum. Oda çok ağladı, 'beni siz alıyorsunuz madem bu kadar ağlayacaktın niye aldın?' diyesim geldi de söylemedim tabi ki.
Uzun ve yorucu geçen zamanın ardından nihayet düğün günü gelip çatmıştı. Gelinliğimi giymiştim. Herkes ağlıyordu. Düğün değil cenaze evi sanki. Hayır sevdiğime kavuşuyorum ben niye ağlıyorum bilmiyorum.

Kır düğünü olacaktı. Sadece şık bir yerde nikah kıyılıp sonra Kuran okunup dua edilecek ve yemek ikramı olacaktı.

Hep beraber düğün yerine gelmiştik. Gözüm anneannemleri arıyordu. Gelmemişlerdi.

Benim nikah şahidim Hiraydı, Ömer'in Fatih. Fatih geldiğinde direkt gözleri Hiraydı. Hira gayet sert bir tavırla kafası yerde beklemedeydi. Fatih'e aşık aşık bakansa bizim Rabiaydı. Bu nasıl bir durum ya? Rabia'nın kolunu sıktım kafasını eğdi. Bunun "gözlerini haramdan sakın" anlamına geldiğini biliyordu.

Gelen misafirlerin hayır dualarına Amin diyerek tebessüm ediyorduk Ömerle. Rabia yanımızdan uzaklaşınca Ömer kulağıma eğilip "ne olacak tahmin et" dedi

"çatlatma da söyle" dedim hemen sonra gelen babamın teyzesinin eltisinin büyük kızına sarıldım. Gerçekten çoğu kişiyi tanımıyordum bile. Her gelende beni hatırladın mı? MaşaAllah kocaman olmuşsun, en son seni gördüğümde altına bez bağlıydı şimdi gelinlik kız olmuş MaşaAllah vs vs...

Yanımızdakiler uzaklaşınca konuşmaya başladı. "Haklısın, yakında düğün var" gözlerim kocaman açtım "ne düğünü?"
"bizim nikahtan sonra Fatih çok güzel bir şekilde evlenme teklifi hazırlamış"

"kime?"

"Rabiaya" dediğinde gözlerim artık yerinden fırlayacak kadar açıldı. "saçmalama öyle bir şey imkansız tabi ki de Hiraya"
Ey gidi olanları bilsen Ömerciğim resmen Brezilya dizilerine döndü sen imkansız de.

"evlenme mi teklif edecek?. Murat amca onu orada öldürmese iyi. Önce babasından istemeden neyin kafası bu? Biz Malatyalıyız Teksaslı değil kendinize gelin"

"laflara bak, bizde Malatyalıyız o yüzden önce babasıyla konuştuk " gözlerim bu defa fırladı sanırım.

"ne konuştunuz?"

"Fatih konuştu işte Gülten teyzeyle de konuştu. Çocuk ciddi yani... Önce onlardan müsaade istedi"

"vay be helal olsun. Ama önce Hirayla konuşmalıydı sanki"

"hayırlısı olsun bakalım"

Artık düğün başlamak üzereydi. Anneannemler gelmemişti. Çok üzüldüm onları getirebilmek için çok çabalamıştım oysa. Nikah masasına geçtik. Fatih heyecandan titriyordu resmen sanki onun nikahı kıyılıyordu. Hira ise gayet durgun bir şekilde içi yana yana duruyordu acaba ne diyecek? Rabia yıkılacak resmen. Düğün günümde düşündüğüm şeylere bak.

"Aişe telefonun çalıyor" dedi Hira. Telefonum ondaydı. İnşaAllah dedemdir diyerek aldım telefonu. Gerçekten de oydu. Telefonu açtım hemen.

"dedem neredesiniz nikah başlamak üzere"

"kızım biz kapının önündeyiz ama gelemiyoruz. Cesaretimiz yok. Hayırlı olsun geldik say olur mu?"

"bekleyin orada gelip sizi alacağım" diyerek kapattım telefonu. Herkes nikahı beklerken masadan kalktım. " Beş dakikaya geliyorum "
Ömer de kalkacak gibi oldu. Onu durdurdum. Hira peşimden geldi.
Kapının önüne geldim. Bir araba vardı dedem bana dönüktü. Arkası dönük mini etekli saçları dalgalı yaşlı bir kadın vardı yanında bu kim acaba? İyice yaklaştım.

Karanlığın İçimdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin