10.Bölüm

2.3K 230 76
                                    

Hüzünle sayfayı değiştirdim ve göz yaşlarıma engel olamadım. Her ne kadar belli etmese de yazıları okumaya çalıştım.

" kesik çok acıtır mı acaba?
Öldükten sonra acının pek önemi kalmaz sanırım. Son kez yazmak yakıyor canımı sadece şiir defterlerime bir veda gerek. Son nefesime kadar yazacağım o yüzden şimdilik biraz ara..

Okuduca canım yanıyordu. İnsanın hayatı bu kadar basit miydi? Binlerce insan intihar ediyor. Annem hayatına devam etmişti peki ya devam edemeyenler?
Yazının devamı çok kötü yazılmıştı. Belliki yazmaya mecali kalmamış...

"akan kan gözyaşlarıma karıştı. Öleceğim diye ağlamıyorum, yaşamımın bu kadar basit olmasından ağlıyorum. Oysa ben bu günlüğe güzel şeyler yazacaktım. Peki bu yazdığım ne.? Hüzün mü dram mı?

Gözlerim kararıyor artık veda vakti.
El veda yaşadıklarım yaşayacaklarım yaşamayı arzuladıklarım.
Merhaba ey ölüm!

Burada bitmişti yazı...
Hemen sonraki sayfayı çevirdim tarih vardı ama yazı yoktu. Beş sayfa yani beş gün sonra yazı yazılmıştı hemen okudum.

" son yazı demiştim.
Olmadı. Ölünce Allah'ın yanına gidiliyordu hani? Yanına da istemedi tabi. Annem kurtarmış beni. Ne kadar sevindim (!) Annem meyve getirmiş yemem için o sırada görmüş beni. Zaten öldürücü kesiklerde atmamışım. Onuda beceremedim yani kesip yazı yazabildiysem ölmezdim tabi. Üç gün hastanede yattım iki günde psikolojik tedavi. Ne kadar uğraşsalarda tek kelime bile etmedim, canım istemedi. Hâlâ da konuşmadım kimseyle Rüya yanıma geldi ama onu istemiyorum Gülten'i istiyorum Gülsüm'ü... Ama onlar beni istemez muhtemelen. Annem üzerime titriyor anlam veremiyorum bu halime ihtihar girişiminde bulunmama... Sıkıldım artık bileklerimde ki sargıdan. Çıkarmak istiyorum. Evde bunaldım zaten. Duvarlar üstüme üstüme geliyor. Şuan niye yazıyorum bilmiyorum. Öğle vaktiydi dışarı çıkıp nefes almak istiyordum.
*
Annem direndi dışarı çıkmamı istemiyordu. Boş gözlerle baktım ve dediklerini umursamadan kapıyı açıp çıktım dışarı. Temiz hava dağıtmıştı kafamdaki kara bulutları bir nebzede olsa. Bir parka gidip oturdum. Ruhum sanki bedenimde hapiste onu özgür bırakırsam rahatlayacak gibiydi bundandı intihar girişimim. Düşüne düşüne kafayı yiyecektim sanırım. Hiç tanımadığım biriyle konuşup her şeyi anlatsam rahatlayacak gibiyim. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım tekrar. Sonra insanlara göz gezdirdim. Az ileride bir ağacın altında oturmuş bir kız. Tıpkı Gülten gibi giyinmiş. Vereceği tepkiyi düşünmeden yanına gittim. Karşısında öylece durdum gözlerim dolu dolu. Önce bana baktı sonra bileklerime tekrar gözlerime çevirdi gözlerini yavaşça ayağa kalktı ve sanki anlamışcasına kollarını açtı. Acaba dedim Gülten mi? Ama değildi buğulu gözlerim fark etmişti onun olmadığını. Hiç şüphe etmeden bıraktım kendimi kollarına.
Dost kokuyordu. Dostum kokuyordu. Acaba onuda böyle sarmalamış da o yüzden mi bu dost kokusu ona sinmiş ?
Ona sarılınca bir kere daha fark ettim kızları ne kadar özlediğimi. İstemeyerek kollarından ayrıldım. Ve günlerdir çıkmayan sesim bana bile yabancı gelecek şekilde fısıltıyla çıktı.
"kusura bakmayın dostlarıma benzettim. "
" estağfirullah kardeşim sıkıntı değil belli ki canın sıkkın gel otur şöyle " dedi. Dediği gibi yaptım yanına oturdum.
" benim adım Ravza " dedi tatlı bir şekilde elini uzatmıştı.
" bende " dedim ve durdum. Ne diyecektim Hayal mi Hatice mi? Düşüncelerime dalmıştım ki Ravza'nın sesini duydum
" adını söylemek bu kadar zorsa söylemesen de olur " dedi tebessüm ederek.
"dalmışım öyle ya, Hayal ya da Hatice istediğini söyleyebilirsin"
" peki o zaman Hatice nasılsın? "
Hatice demesine sevinmiştim içten içe. Nasılsın dedi ben bile bilmiyorum nasıl olduğumu...
" bilmiyorum " dedim bir çırpıda.
" anlatmak ister misin? Konuşmaya ihtiyacın var gibi " işte ihtiyacım olan şey. Sıkıca sarıldım. Kıza sarılmayı da huy edindim neyse ki kız o kısma pek takılmıyordu oda sarılıyordu.
" ama uzun bir hikaye ve hâlâ devam etmekte "
" dinleyecek kadar vaktim var rahat ol ve anlat en baştan hikayeni. "
Başımı sallayıp anlatmaya başladım.
" benim hikayem Karanlık. Çıkmazlar dolu bir labirent. Gözlerim ise sis çökmüş puslu bir akşam. Ne tarafa gidersem karanlık benimle ama..." diye başlayıp anlattım her şeyi Gülten'i, Gülsüm'ü Musab'ı kitapçı amcayı... İntihar edişimi... Kendimi tamamen anlattım Ravza ya... Son olarak "Allah canımı alıp beni bu dünyada bu karmaşadan kurtaracak kadar bile sevmiyor, beni yanına kabul etmedi." dedim Elini uzattı ve
"Rabbim senin canını almadı belki de Müslüman olmanı ve Müslüman olarak ölmeni istediği içindir. Ne dersin, tekrar yaşama dönmeye, sevdan için anneni babanı terk etmeye var mısın? Anneni babanı hatta kıymaya kalkıştığın o canı bile sana veren Rabbine ulaşmaya var mısın? Seni yoktan var edip imtihanlara tabi tutan Rabbinin, aslında o imtihanlarla sana olan sevgisini gösterdiğini bilip amel etmeye, işlediğin günahlar için tövbe etmeye, Rabbin için dünyadan vazgeçmeye var mısın? Hz İbrahimce "hasbunallah nimel vekil" bana Allah yeter demeye, ne dersin? Yapabilirsin bunu bak sen İslamı seçtin zaten bu her halinden belli. Bunu da en iyi sen bilirsin kardeşim sahabeler İslamı seçtiği zaman karşılarında ilk olarak aileleri durmuştu Uhud savaşında karşı taraf olarak arabalarıyla savaştı Müslümanlar, Allah için... Belki seninde ailenin kalbi ısınır İslama senin vesilen ile. Ya da düşün sen şimdi Gülten'in ailesi gibi bir aile istiyorsun değil mi ileride kızın da mı aynı sorunu yaşasın? Oda mı annesi babası Müslüman değil diye intihara kalkışsın, geniş düşün canım benim. İslamı seçersen hem kendini hem gelecekteki hayatını hemde ahiretini güvence altına alacaksın. Ki bu dünyadaki eziyet ebedi hayattaki eziyetten daha iyidir en azından geçici... " ve böyle daha bir sürü şey. Yanan yüreğime su serpti. Söyledikleri karşısında hiç bir şey diyemedim. Bir müddet sonra konuşmaya devam etti
" bak Hatice sen bu gün iyice düşün ve yarın burada bu saatte buluşalım "dedi
" Tamam "dedim sadece sarılıp vedalaştık. Ve şunu öğrendim ki birine sıkıca sarılmak için yılların dostluğu gerekmezmiş gönül bağı olduktan sonra.

Karanlığın İçimdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin