Gözlerim dolu dolu olurken ağlamamak için direndim adeta. Hıçkırıklarımı barındıran bir iç çekişten sonra sesimin titrememesine özen göstererek konuşmaya başladım.
" anneannem ve dedem düğüne gelecekler . Bu durumdan rahatsız olanlar düğüne gelmeye bilir. Her şey için teşekkürler " dedikten sonra salondan çıktım. Arkamdan kızların geldiğini fark ettim ve Ömer de geliyordu. Adımlarımı daha da hızlandırdım. Odama girip kapıyı kilitledim. İnsanlara açılan kapım kapatıp içimle hemhal oldum. Çiçek ekili bir tarla olsaydı yatağım sulardı gözyaşlarım başka suya ihtiyaçları kalmazdı... Kızlar kapının arkasında hem kapıya vurup hemde sesleniyorlardı. Ağladığım anlaşılmasın diye kendimi toparlayıp kapının önüne gittim.
"kızlar yalnız kalmak istiyorum." Hepsinden itirazlar yükseldi . Hepsine cevap vermeye çalışıyordum ağlıyorum zaten bunu anlamalarını istemiyorum niye üstüme geliyorlar ki ? Ömer'in sesini duyduğumda hıçkırıklarıma hakim olamadım. Olduğum yere çöktüm. Ömer kızlara bir şeyler dedi onlar gitti. Kapının diğer tarafından bana seslendi.
" Aişe'm can yoldaşım hadi aç kapıyı yanına geleyim" ayağa kalkacak halim yok... Ağlamaktan bir hal olmuştum hala bağıra bağıra ağlıyordum resmen, ciğerlerimden bir şeyler sökülüyordu sanki.
" Aç kapıyı gitmek istiyorum de yeter ki seninle gidelim buralardan ben seni bu halde görmek istemiyorum artık . Anlam veremiyorum olanlara zaten . Ben bir tek seni biliyorum ve seviyorum sen nasıl istersen öyle olur benim için . Dedenler de düğüne gelsinler benim için problem yok sen nasıl istiyorsan öyle olsun. O aşık olduğum gözlerinden yaş akmasın artık. Başka bir şehire başka bir ülkeye seninle her yere varım ben. Benim memleketim senin gözlerin. Sen varsan her yer gülistan bana. Aç kapıyı sevdiğim aramıza kapının girmesini istemiyorum" Ömer'im sen böyle güzel güzel konuşuyorsun ama takatim yok benim kolumu kaldırmaya, ağlamaktan konuşmaya bile fırsat bulamıyorum. Kapının arkasında bir hareketlenme oldu . Benimle aynı hizaya oturmuştu galiba. Filmlerde güldüğüm sahneleri şimdi yaşarken ağlıyorum. Bunun adı yoldaşlık, gönüldaşlık...derdiyle dertlenmek.
"Aişe ne olur aç kapıyı " dedi az önceki sesinin aksine ağlamaklı bir ses tonuyla. Hayır hayır ağlayan bir ses tonuyla!. Zorda olsa kalkıp kapıyı açtım. Gözleri gözlerimle ağlayan gözlerinin kahvesine aşık olduğum adam karşımdaydı. Doğrudan gözlerime bakıyordu içeri geldi ve kapıyı kapattı. Sımsıkı sarıldı. Dünyanın en mutsuz insanı nasıl en mutlu insanına çevrilir sorusunun cevabıydım şu anda.
" Gözlerine kara bulutları görmek istemiyorum artık . Anlaşıldı mı ? " diye fısıldadı kulağıma. Aradaki boy farkından dolayı eğilmesi ağlarken bile gülme sebebimdi. Kafamı iyice göğsüne yaslayıp " Sen böyle yanımda olduktan sonra Allah'ın izniyle her şeyi atlatırız."
"duymadım biraz daha sesli söyle, şey aşağıdan konuşuyorsun ya biraz." geri çekilip sinirle baktım.
"Abartma Ömer aramızda 15 cm var sadece " dediğimde gülmeye başladı.
" azıcık sinirlenince var ya hemen modun değişiyor , tamam şaka yaptım kısa değilsin sadece bir daha duymak istedim dediğini. Sinirin geçtiyse tekrar sarılabilir miyiz ?"
" Yok ya daha neler şimdi beni rahat bırak depresyona gireceğim"
"saçmalıyorsun bugün doğum günün evli olduğumuz ilk doğum günün. İlk defa beraberiz bu güzel günde . İlk defa hayal kurmuyorum o yüzden o hayalleri yaşamamız lazım. Kendine gel hemen kalk bir abdest al namaz kıl dışarı çıkacağız "
"Bu saatte mi ?"
"Tatlım yanında pehlivan gibi kocan varken saatin ne önemi var ?"
" pehlivan ama tatlım diyor " dedim bir yanda göz devirip
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçimde
ДуховныеKaranlık... Önceleri karanlığın içinde olduğumu sanıyordum. Zamanla anladım ki karanlık benim içimde, onun karanlığı. Hangi sokağa koşsam sonu çıkmaz sokak. Hangi ışığa koşsam sonu karanlık. Labirent gibi , başladığım yerden biteceği yere kadar kar...