32. Bölüm

751 160 17
                                    

Yüzümdeki tebessümle okumaya devam ettim demek isterdim ama tam olarak öyle olmadı çünkü heyecandan kafamı yastığa gömüp çığlık atmıştım biraz zıplamıştım sonra okumaya devam etmiştim. Birde telefon almış yarim ya...

"bak Aişe gerçekten sana ulaşamamak sinirimi bozuyor bu telefona o kadar para verdim sakın kaybetme ona iyi bak "

"telefonu açar açmaz ilk beni ara! "

Telefonun açma tuşuna basıp açılmasını bekledim. Sonra kutudaki çikolataları yemeye başladım birde o yazdığı muhteşem notları okumaya... Odada bir müzik yükselmeye başladı telefona baktığımda

"hayatımda gördüğüm en yakışıklı en karizmatik ..." arıyor...

Kendini nasıl kaydetmiş bir de ya
" efendim?"

"ne yapıyorsun hemen ara demiştim niye aramadın ?"

"çikolata yiyordum"

" vay be çikolata olunca arka planda kalıyoruz demek "

"estağfirullah can içim. Planın ta kendisi olan nasıl arkada kalsın? Senin dahil olduğun bir liste yok hayatımda sen varsın senden sonra var ne varsa ." bir müddet ses gelmedi bende söylediklerimi düşünmeye başladım. Utanmıştım ama o benim için bu kadar uğraşıyorken benim ondan bir çift güzel kelamı esirgemem hoş olmazdı.

"şimdi yanakların kızardı değil mi ? Şu an görmeyi isterdim seni. Mimiklerini dahi ezberlediğim... az kaldı kavuşmamıza. Artık kitabı sesli okuyacaksın, şiirlerini kulağıma fısıldayacaksın. Sabırla bekliyorum..." kitabı sesli okuyacaksın diyor ya ! parmak uclarımın kirpiklerine kavuşacağı günü bende bekliyorum... diyemedim tabi. Cevap veremeyince o şen kahkahasını duydum sırf bu yüzden bile cevapsız bırakabilirim seni be adam.

"Neyse, hadi uyu bakalım saat geç oldu " dedi ve vedalaşıp kapattık. Bu günde böyle geçmişti. Zaman aleyhime işliyor gibi. Oysa zaman vuslata gebe, bendeki bu hüzün sancısı niye ? Kuruntularla karartıyorum aydınlık yollarımı.

Hep bir telaş hep bir koşturmaca bir dünyalık telaş ancak bu kadar hayırlı olabilirdi. Her şey neredeyse tamamlanmıştı. Bende bir yandan dedemle görüşüyorum onları daha sık ziyaret etmeye başlamıştım. Annemle konuşmayı düşünüyorum onlarıda düğünüme çağırmak için . Ama korkuyorum, kapanmış kara kutuları açıp insanları kırıldıkları yerden bu defa koparmaktan. Bugün annem mutluydu benim gelinlik provam vardı. Sade ama şık bir elbise gibi bir gelinlik herkes burun kıvırsa da ben öyle olmasını istemiştim. Dikim olduğu için biraz uğraştırmıştı ama bitmişti elhamdülillah bu gün annemler görecekti. Gelinliğimi giyindim ve kalbimde yine o bilindik sancı mideme giren krampların haddi hesabı yok kimse değil sadece bizimkiler görecekti bu ne heyecan ? Ben düğün zamanı ne yapacağım ? Aynadaki yansımamdan oldukça memnundum. Çoğu gelinliğin aksine tesettüre uygundu. Kişisel tercih meselesi düğünde tüm dikkatler üzerindeyken daha dikkatli olmalı insan zannımca . Bir defa evleniyorum zaten ilk ve temiz , masum olarak olsun...

"Aişe hadi gel artık " dedi Hira. Utana sıkıla yanlarına gittim hepsi bana dikkat kesilmişti. Hira parmağıyla dön işareti yapınca birde kendi etrafımda döndüm. Annem her anneden beklenen bir tavırla gözlerinden yaşlar süzülürken tebessümle beni izledi. Sessizlik yerini iltifat ve eleştiri faslına bıraktıysa bende bayılabilirdim sanırım. Anneme bakıp cesaretimi toplayarak konuşmaya başladım.

"Anne çok güzel oldum değil mi ?" dediğimde kafasını salladı . Konuşmasına fırsat vermeden devam ettim neşeli bir tonda " keşke senin annen ve babanda burada olsaydı beni böyle görselerdi, sahi davetiyeler basıldı mı ? Onlara da mı göndersek ? "

Karanlığın İçimdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin