30. Bölüm

1K 168 51
                                    


Gece olup karanlık çökünce ruhuma, ruhum dar gelir kainata. Yaralı yürekler ki derdini dile getiremeyip  sessiz ve güçsüzce içinde büyütür. Büyüyen dertler mi insanlar mı orası muamma. Tecrübe kazandırır dertler ama o tecrübeleri niye kazanırız? Nerede işimize yarayacak? Bu dünya dar geldikten sonra gönlümüzü gözümüzden aktıktan sonra tecrübeyi kim ister ki? Ben tecrübesiz cahil kalmaya razıyım. Yeter ki hüzün bu defa kapımı çalmasın.
Gördüğüm kabusun etkisiyle gözlerimi aniden açtım. Her şey bir kabustan ibaretti yani?
"Aişe!  Şükürler olsun "
"su, biraz su" Hira bardağa suyu doldurduğunda sürahiden bardağa boşalan suyun o lakırdısı kulaklarımın duyduğu en güzel şeydi.
"çok kötü bir rüya gördüm. Hâlâ etkisinden çıkamadım. Biz hepimiz bir yere gidiyoruz dehşet bir kaza oluyor ama böyle herkes bir yere savrulmuş. Parçalanmış cesetler...  Ama ben ayaktayım. Hepinize tek tek bakıyorum. Çok, çok korkunçtu her yer kan içindeydi " derin bir nefes alıp devam edecektim ki aklıma gelen şeyle durakladım" Hira neden buradayız, Taha!  O iyi mi ne olur onunda kabus olduğunu söyle" ben Tahadan bahsettiğim anda yüzü kireç gibi oldu.

"Hira..."dedim cevap yok. Gözlerim ağlamaya meyilliydi zaten.

"ağlama lütfen geçecek her şey"

"burada ne yapıyorum ben? niye buradayız?" hastane odasına benzeyen bir yerdeydim.

"Aişe lütfen yine başlama. Bir haftadır zor sakinleştin şimdi yine yapma "
" ne bir haftası? "
"ha bire kriz geçiyorsun uyuttu doktor seni"  ben uyuduğum için kardeşimin cenazesine bile katılamadım mı şimdi?
"bir hafta... Taha öldü değil mi? " dedim donuk bir şekilde." bir haftadır uyuyorum ve kardeşimin cenazesine bile katılamadım. Bir şey söyle Hira... O gömüldü değil mi?"

"evet " dedi sadece başka kelimeye ihtiyacım yoktu. Ağladım Hira da benimle ağladı. Acı nedir o zaman anladım. Kardeşimdi o benim, canımdı. Şimdi ise yok...Yok olmayı kendisinin seçmiş olması da yüreğime saplanıyordu tabi ki ömür tükenir o Allah'ın takdiridir. Biraz sonra annem geldi benim uyandığımı görünce çok sevindi. Annemi yıkılmış halde görürüm sanıyordum ama hiçbir şey olmamış gibiydi. Eve gitmekte ısrar edince taburcu oldum. Eve geldiğimizde Hira birazdan gelirim diyerek kendi evine geçti. Bu eve girmek istemiyordum. Tahasız...

Odamda biraz dinlendikten sonra Taha'nın odasına gitmek için ayaklandım. Kapının önünde öylece durdum. Şimdi şu kapıdan çıksa yine beni sinirlendirse ama olsa...Her sabah suyla uyandırılmaya razıyım ben...
Bulamayacağımı bildiğim halde bulacağımı umarak açtım kapıyı.Gördüğüm manzara en az Tahayı gördüğüm zamanki kadar kanımı dondurdu...Taha'nın kanı öylece yerdeydi. Hiç dağılmamış gibi hiç temizlenmemiş gibi. Dizimin bağı çözüldü derler ya tamda öyle oldum işte yere çöktüm. Dizimi sert indirdim sanırım biraz ses çıktı annem geldi. Sinirliyim ona oğlunun kanı böyle bu evdeyken nasıl durabiliyordu? "Silmem lazım buraları temizlemeliyim " demeye başladım bilinçsizce ve tekrarlıyordum aynı şeyi. Annem beni anlamsız gözlerle izliyordu. Banyoda kovaya su doldurdum içine temizleyicileri de döktüm elime bezi de alıp doğru Taha'nın odasına gittim, silmeye başladım.

"kızım ne yapıyorsun sen?" diye bilmem kaçıncı kez sordu artık dayanamayıp cevap verdim.

"senin gibi anne yok ! Oğlunun kanı hala böyle yerdeyken nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun? Sizin ilgisizliğinizden dolayı kendini öldürdü. Sen anne sevgisi görmedin anladık da bari bize biraz olsun sevgi gösterseydin. Benim sonumda Taha gibi mi olsun ha ? bak " dedim yerdeki kanı ovalayarak "bu kan var ya bunların hepsinin hesabını vereceksiniz " dediğimde annem zaten ağlıyordu açıkçası pekte umurum da değildi. Kan lekesi çıkmıyordu üstüm başım kan olmuştu hala siliyordum. Biri kolumdan tutunca sinirle döndüm annem sandım ama Hiraydı. Ona tebessüm ederek baktım.

Karanlığın İçimdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin