Hiç bitmeyecek sandım, savurduğum mutluluğum. Sonra bir boşlukta süzülürken yakaladım duygularımı. Bu şehir ne zaman kendisini uykuya teslim etse, bir kelebeğin göz yaşları birikiyor kirpiklerime. İki günlük ömrümüzün en güzel kısmını ağlayarak geçirdik. Ah ne de yazık etmişiz. Mutluluğun hiç tükenmeyen bir şey olduğunu zannedecek kadar aşık olmuş ıslak bedenlerimiz.
Yürüdüğüm onca yolları geri dönmek zorunda kaldım, sözünden dönenler yüzünden... Bir merhabanın sıcaklığını el'vedalara bıraktım. Sokakların ıssızlığı benim kalabalığım oldu. Bir yudum kahve ve biraz kaç satır şiire bıraktım gülüşümü. Ne kadar iyi niyetliysem işte o kadar kırıldım. 'Asla bırakmam , ben onlar gibi değilim' diyenler onlardan daha kötü çıktığından beri güvenmiyorum yalana bulanmış kelamlara.
Önce gülüşüm terk etti dudaklarımı, sonra bir bir kayboldu yanımdakiler. Gitmek istedikleri yolu ben tarif ettim hepsine. Uğurladım ve ardımdan yüzlerce kilit vurdum elini kolu sallaya sallaya girdikleri kapıma. Giden geri dönmesin diye yolumu değiştirdim ben.
Şimdi biraz daha sessizliğe gömüyorum mutluluk çığlıkları atan o içimdeki kalebekleri.
İçim yaralarla doldu taştı sonra. Ve içimdeki kız çocuğu kırmızı ayakkabılarını ellerine alarak terk etti kalbimi.
Merhaba arkadaşlar :) umarım yazdıklarımı okurken keyif alıyorsunuzdur :) Lütfen okuduktan sonra vote yapmayı ve kısacıkta olsa görüşlerinizi yazmayı unutmayın :) Yorumlarınızı bekliyorum :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Küllük
PoetrySiyah papatyalar toplayıp saraylar yapıyorum kendime artık yalnızlığın kraliçesiyim ben. Kalbimin kırıkları batıyor yine gülüşlerime Hayallerim kirli bir çocuk yüzüyle kâğıt mendil satıyor umutlarıma. Ey sevgili, ruhum sensiz heba, yaralı, ölü. Elle...