DÜZENLENDİ ✔
Merhaba lahmacunlarım, kıymalı pidelerim, çiğ köftelerim (yazar biraz aç)
Güzel ama az ilhamlı bir bölüm oldu yani bu aralar pek yazasım gelmedi bu yüzden kısa oldu kusura bakmayın.
Multide, Mihsin
İyi okumalar...
________________________
Ben, İris Atahan.
Doğduğumdan beri eksik bir şekilde yaşadım. Bu eksikliği en çok kabuslarımda ki derin kuyudan düşüp uyandığımda kan ter içinde kalarak hissettim, hissediyorum...
Etrafınızda olanlar aslında bir ilizyon. Hayat ise sadece bir boşluk. Etrafımda bana sadece 'seni anlıyorum.' diyen kişiler silinince bunu daha iyi anlıyorum.
'Seni anlıyorum...' acıma duygusuyla söylenen bir kelime. Ya da sadece benimle aynı duyguları yaşayanların söylediği.
Ben, İris Atahan.
Velayeti biricik dayısının üzerinde olmasına rağmen soy adını reddedip, babasının soy adını taşıyan kız.
Ve ben, İris Atahan.
İmkansızlığı iliklerine kadar hisseden velakin imkansız olanı göremeyen.
Beni anlayamazsınız.
*********
Yeşil ışık yandığında dalgın bir şekilde karşıya geçti genç kız. Nemli ve sıcak hava akşam esintisiyle güzel bir hal almış genç kızın derin bir nefes almasını sağlamıştı.
Yarım saat öncesinde yaşadığı olaylar hala aklında canlanıyor tüylerini diken diken ediyordu. 'Bu adam kimdi ve benden ne istiyordu?' aklında olan tek şey buydu. Ama kesin olarak bildiği şey ailesi ile ilgili olduğuydu.
Annesi ve babası trafik kazasında öldükten sonra genç kızın üzerine büyük bir yük bırakmışlardı. Ne yazık ki onlarında bundan haberi yoktu. Çünkü bela o zaman çok küçüktü ve etrafındakiler tarafından nefret ve kin ile büyümüştü. Genç adam baba hasretiyle büyümüştü ama Yaprak Güncer, Vedat Tekir'in oğlu Serhad Tekir'i bıçaklayarak öldürmüş ve arkasına bakmadan oradan ayrılmıştı.
Genç adam çenesini sıvazladı ve elindeki kehribar rengi sıvıdan bir yudum alıp sertçe önündeki masaya bıraktı ve kafasını oturduğu koltuğun rahat minderine yasladı.
Her gözünü kapatışında, mavilikleri gözünün önüne geliyor ona korku içinde bakıyordu. İçindeki tuhaf hisle kafasına vurdu.
"Annesi gibi o da."
Genç adama göre, 'Şeytanın sütünü için şeytandır.' bu sözle yıllardır içindeki nefreti harlamış, içindeki intikam ateşini söndürülmez hale getirmişti.
Ama genç kız annesinden sadece cezbedici güzelliğini almıştı. Yaprak Güncer'in içindeki yenilmezlik duygusu, cesareti, hırsı, genç kızda yoktu.
Ve bu onun için iyi bir şeydi.
Genç kız ise daha ev kiralamaya bile zamanı olmadığı için lanet etti ve olduğu yere çöktü. Aklına gelen otel ile sevinçle ayağa tekrar kalktı ve taksi çağırdı.
Uzun hırkasının kollarını çekiştirip, ellerini göğüsünde çaprazladı ve beklemeye başldı. Sular karaya sesli bir şekilde çarparken, yine düşünmeye başladı.
Dayısı saatler geçmesine rağmen aramamış, yeğeniyle hiçbir iletişime geçmemişti.
Genç kız doğru yaptığını anlamıştı. Dayısı belkide bunu beklemişti. Geri dönmesi için hiçbir ısrarda bulunmamıştı. Oysaki genç kız, dayısı onu yanında kalmasında ısrarcı olsaydı evden gitmezdi.
Ama artık geri dönemezdi. Çoktan diyeceğini demiş, eve dönmeyeceğini belirtmişti. Pişman olabilirdi ama geri dönmeyecekti.
Taksi geldiğinde bindi ve dayısının iş yüzünden eve gelemediği zamanlar gittiği otelin adresini verdi. Yoldaki direklerin ışığı gözünü kamaştırırken, kendini bir filmde gibi hissetti. Peşinde bir psikopat vardı ve nereden çıkacağı belli değildi. Onu zorla kazan dairesine götürmüştü öldüredebilirdi.
Kollarını etrafına sardı ve korkusunu bastırdı. Okula gitmek istemiyordu. Ama okul hayatı daha yeni başlamışken bir sorunlu yüzünden bitsinde istemiyordu. Polise en kısa zamanda gidip şikayette bulunmalıydı.
Ücreti ödeyip indi ve girişine kırmızı halı serilmiş otele doğru ilerledi
Işıl ışıl parlıyordu.Bir gecelik oda girişini yapıp kapı kartını aldı ve asansöre bindi. 3. Kata bastı ve kapılar kapandığında aynadan kendisine baktı. Saçları yağlanmış, göz kalemi akmıştı. Korkunç gözüküyordu. Ve uykuluydu.
2024 numaralı odayı bulduğunda sensörlü kapı kulpuna kartı okutup kapıyı açtı ve içeri girdi. Etraf karanlıktı. Yan taraftaki ışık düğmesine basıp etrafı aydınlattı ve çırılçıplak soyunup kendini duşa soktu.Duştan çıktığında bornozla ve saçındaki havluyla kendini yatağa attı. Tam karşısında boydan boya bir cam ve camın ardında boğaz manzarası vardı. Gece olunca mükemmel oluyordu.
Ağır uykuya kendini teslim etti ve gözlerini yumdu.
________________________
Umarım beğenmişsinizdir.
Yıldıza bir tık alalımm.
Teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'nin Yasak Tonu |Zor Aşk Serisi 2|
Teen Fiction-Kitap diğer kitaptan bağımsızdır. Genç kız, adamın kollarından tutup kendine çevirmesiyle gözlerini sıkıca yumup gelecek darbeyi bekledi ama onun yerine kendisine yoğun duygularla ve pişmanlıkla bakan yeşillerle karşılaştı. İşte bundan sonra Mihs...