Merhabalar kokoreçler -severim yanlış anlamayın-
Biliyorum bölümler hep geç geliyor ama hiç zamanım olmuyor okulumla ilgili meşguliyetlerim var. Bu 1 hafta boyunca devam edicek ve sonra rahata ericem diyemem pazartesi sınavlarım başlıyor o yüzden 2 hafta bölüm gelmeyecek. Gerçekten çok üzgünüm. Fazla yoğunum.
Multide İris.
İyi okumalar...
____________________________
Genç kızın yanağından süzülen yaşların yolunu eliyle yok etti genç adam. Burunları birbirine temas etmiş şekilde öylece duruyorlardı.
"Üzgünüm.. Karşı koyamıyorum sarı.. Hayatından defolmam gerek yapamıyorum.." gururunun üstünde defalarca zıplayıp ezdi genç kız. Penguenler ona tezahürat yaparken elini genç adamın elinin üstüne koydu ve onu itti. Kendi kendisini şaşırtan genç kız, masadan indi ve genç adamın kulaklarını şenlendirecek kahkahasını attı.
"Bu bir itiraf mıydı Mihsin Bey?" Cesaret İris'in damarlarında heyecanla akarken daha fazla esiremeyecekti günlerdir beyninde dolanan cümleleri, kelimeleri..
"Kölesine karşı pek hoş karşılanmayacak şeyler hisseden bir sadist. Ona ölmek için yalvaracağı işkencelerden sonra?"
Mihsin'e 'Ölmeme izin ver.' dediği geldi aklına. O zaman daha çok nefret etmek istedi genç adamdan. Ama sadece istedi.
"Kapa çeneni yoksa iyi şeyler olmayacak." kollarını masaya dayamış hızlı hızlı nefesler alıp veren genç adam iliklerinden yükselen öfkeyi engellemeye çalışıyordu. İris'in yanında olsun istemiyordu. Ona zarar vermek istemiyordu daha fazla.
"İris şu çekmeceyi aç ve ilacı bana ver." dişlerini sıkarak konuşup masanın kenarlarını sıkan Mihsin öfkeden neredeyse bu masayı ikiye ayıracaktı.
Genç kız panikle Mihsin'in gösterdiği çekmeceyi açtığında bir yığın kağıtla karşılaştı. Hızla kağtları karıştırdı ama ilaç veya benzeri bir şey bulamadı.
"Yok burada, yok!" genç adam eline geçen vazoyu duvara fırlattığında İris boş şitketi inleten bir çığlık attı.
"Çık dışarı İris!" duvara yumruğunu geçirip içine çökerten genç adamı dehşetle izledi genç kız hızla kapıya doğru yürüdü ve elini kapı koluna getirdi. Bir hıçkırık sesi duyduğunda olduğu yerde kaldı. Arkasını dönmedi. Şaşkındı.
Hayatında ilk defa böylesine bir erkeğin ağladığını duyuyordu, dönerse şahit olacaktı.
"Ne bekliyorsun gitsene!" Mihsin köşeye sindi ve kafasını duvara yasladı. "Sende git.." diye fısıldadı kızın duymamasını umarak ama ortamda ölüm sessizliği vardı.
Ona doğru adımlayan topuk seslerini duydu. Gözlerini açmadı Mihsin. Umrunda olan tek şey içindeki king kongu yatıştırmaktı.
İris yere oturdu ve bir kaç saniye gözü kapalı duran adamı izledi. Boynundaki damarlar şişmiş, kasları giysilerini parçalayacak duruma gelmişti. Elini yavaşça genç adamın yanağına getirdi genç kız. Tüm kalbiyle isteyerek yapmıştı bunu. Aşmıştı içindeki duvarları.
İçlerindeki havai fişekler patlayıp havaya kalp şeklinde yayılıp karanlığı aydınlatırken, Mihsin küçük bir çocuk gibi sakinleşmişti.
Elleriyle Mihsin'in ipeksi ve hırçın saçlarını okşayıp onu kendine getirmeye çalışan İris heyecanla atan kalbine ve kendine şaşırdı.
Öpüşmelerine rağmen bu heyecan nedendi? Kendini liseli ergenler gibi hissediyordu. Damarlarındaki adrenalin, heyecan, tutku, şevkat birbirine girip heryerine yayılırken kafasını boynun girintisine yaslayıp sakinleşmeye çalışan adamı izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'nin Yasak Tonu |Zor Aşk Serisi 2|
Ficção Adolescente-Kitap diğer kitaptan bağımsızdır. Genç kız, adamın kollarından tutup kendine çevirmesiyle gözlerini sıkıca yumup gelecek darbeyi bekledi ama onun yerine kendisine yoğun duygularla ve pişmanlıkla bakan yeşillerle karşılaştı. İşte bundan sonra Mihs...