Merhaba canlarr.
Part 2 yi de yazıp yayımladım sonunda. Lütfen bana bölümü yayımladıktan bir gün sonra ısrarla yeni bölüm yazmamı istemeyin benimde meşguliyetlerim var. Allaha şükür sorumluluklarımı biliyorum 1 hafta bile beklemiyorsunuz. Israr etmekten vazgeçin eğer 'yeni bölüm yaz' 'bekliyorum' gibi mesajlar atmaya devam ederseniz bölümü o kadar geç yazacağım diğer okuyucuların da hakkını yemeğin ilham gelmiyor öyle yazıyım dediğimde gece uykuya geçerken geliyor yazıp kapatıyorum öyle uyuyorum. Yazma şevkimi kaçırmayın lütfen sinirleniyorum!
Bu bölüm bir şey olmadı diye düşünmeyin, part 1in devamı bu ikisini birleştirirseniz bence yeterince şey olmuş. İkisini toplayıncada 1500 karakteri geçiyor zaten.
Multide, İris.
İyi okumalar...
__________________________________
Genç adam az önce ağzından çıkan kelimeleri engellemeyememiş, kıza bir itirafta bulunmuştu ve şimdi kendini küçük düşürmenin aptallığıyla pişman olmuştu. Kız ona hala şaşkın bakışlar atarken, diyecek bir şey bulamıyordu.
"B-bu da ne demek oluyor?" kalbinin delice atması onu öldürüyordu. Katilinin ona karşı bir şeyler beslemesi kızı tabiki de korkutmuştu. Ömür boyu kendisine saplantılı kalan birini istemiyordu. Hele bu kişi Mihsin olacaksa hiç istemiyordu.
"Unut gitsin!" genç adam onu itti ve temaslarını kesti. Kız oturarak ona bakarken, tepesinde dikilmiş oan üstten bakıyordu.
"B-ben anlamıyorum..." kafasını yere eğip ayaklarına bakan İris şuan gerçektende ikilem arasında kalmıştı. Az önce genç adam benden gitme gibi bir şey söylemiş sonra da unutmasını söylemişti. Ne kadar umursamaz olmaya çalışsada, şuan Mihsin'in kafasının içine girip az önce olan şey ile düşüncelerini deli gibi öğrenmek istiyordu.
"Unut gitsin dedim! Şimdi üstüne başına doğru düzgün bir şeyler giyip aşağı gel!" sert ifadesine yeniden dönüp biçimli kaşlarını çatan Mihsin tekli koltuğa oturup telefonunu çıkardı ve uğraşmaya başladı. Hala kendisine bakan genç kıza kötü bir bakış atınca genç kız hemen hareketlenip odasına çıktı.
Ev sınırlarının dışına çıktığı için sevinse miydi bilemedi. Ama genç adam onu nereye götürecek bilmiyordu. Ya yine öldürürse? Diye düşünmekten kendini alamıyordu genç kız.
Seni öldürmek istese üstüne doğru düzgün şeyler giymeni istemezdi İris..
Derin bir nefes alıp, içindeki kötü hissi dışarı atmak için dışarı verdi ve üzerindeki bol eşofmanları sıyırıp, dolabı açtı. Dolabın köşesinde genç adamın onu buraya getirirkenki giyindiği kazağını ve pantolonunu gördü. Onları eline alıp kokladı. Barda bunlar üstünde olduğu için sigara ve alkol kokuyordu ama ypacak bir şey yoktu Mihsin'e ait olan şeyleri üstünde bulundurmak onu rahatsız ediyordu.
Dolap kapağını kapatıp üstünü giyindi ve saçlarını açıp çeki düzen verdi. Aşağı indiğinde Mihsin ceketini giyinip kapıyı açıp çıktı İris peşinden gidip kapıyı kapattı ve evin arkasına doğru ilerlediler.
Bu sefer arka tarafta duran farklı arabayla şaşırdı. Kaç tane arabası adamın? Amblemine bakınca audi olduğunu gördü ve beğeniyle süzdü.
"Arabamın üzerine salyalarını akıtmaya devam edecek misin?" utanarak ön koltuğa binen genç kız dolgun dudaklarının arasından bir nefes verdi ve kafasını rahat koltuğa yaslayıp gözlerini kapattı.
"Nereye gidiyoruz?"
"Gidince görürsün." gıcık olduğu cevaplardan birini alan genç kız ofladı. Hızlı giden araba yüzünden etrafı inceleyemiyordu. Uyumaya çalışsada uyuyamıyordu sanki bütün uyku hormonları kendisini terk etmişti oysa uyumama gibi bir sorunu olmamıştı hiçbir zaman.
"Radyoyu açabilir miyim?" çekingen bir tavırla sorduğunda, Mihsin ona bakmadan cevap verdi.
"Hayır." aldığı cevapla bütün yüz kasları gerilen İris bir şey demeden ona sırtını döndü ve kafasını cama yaslayıp kollarını göğüsünde birleştirdi. 'Allahın cezası' diye geçirdi içinden 'Külüstür arabana kalmadım!' yüzünü tuhaf şekillere sokup, kızgın olduğunu belirtiyordu ama tabi ki Mihsin bunu görmüyordu.
"Bana sırtını dönme!" adamın gürleyen sesiyle ne kadar gerilip korksada umursamadı ve yerinden bir milim kıpırdamadı.
"Önüne dönmezsen fena öperim kadın!" duyduğu şeyle kaskatı kesilen İris hemen önüne döndü ve gerilmiş vücuduyla sadece yola baktı. Dudakları ise düz bir çizgi halindeydi.
Mihsin, genç kızın halini gördüğünde gülmemek için kendini zor tuttu. Onun için bir sorun yoktu gerçi ikiside işine geliyordu.Yolun devamı sakin bir şekilde geçerken, İris hala Mihsin'in dediklerinin etkisindeydi. Mihsin burada olmasa kendisini tokatlayıp kendine gelmeye çalışacaktı.
Araba durduğunda hala dalgın bir şekilde parmaklarıyla oynuyordu. Mihsin derin bir nefes verdi ve oldukları yere baktı. Hiç tahmin etmezdi bu duruma geleceklerini. Kızı öldürmeyi planlıyordu ama şimdi onu bırakıyordu.
Evet bırakıyordu. Tutmak anlamsızdı.
"İn." genç adamın sesini duyan genç kız karşısındaki evi gördüğünde, donup kaldı. Vücudunu saran heyecanı parmak uçlarında bile hissediyordu. Ne yani bitiyor muydu eziyet? 'Sonunda..' diye geçirdi içinde genç kız araba kapısına asılıp açıp çıkacakken Mihsin kolundan yakalayıp durdurmuştu."Eğer birine bahsedersen seni yakalar çok fena şeyler yaparım!" gözlerinden ateş çıkan adamdan ürken genç kız kafasını salladı. Kimseye demiyecekti zaten. Aynı çukura iki kez düşecek kadar salak değildi.
"Şimdi git!" İris yüzüne çarpan havayla derin bir nefes aldı ve kapıyı kapatıp kollarını açarak gülümsedi. O anda yağmur yağmaya başlamıştı. Kahkaha atarak etrafında dönen kıza gülümsemeden edemeyen Mihsin'in kalbi aynı anda pişmanlıkla ve vicdan azabıyla dolmuştu ve kalbinin etrafındaki yüksek duvarların temelini güçsüzleştirmişti.
Kız arkasına dönüp genç adama baktı ve kendini tutamayıp ona güzel bir gülümseme bahşetti. Mihsin'in bedeni kas katı kesilirken yutkundu ve gözleriyle eve girmesini işaret etti.
Koşarak eve giden genç kızı içeri girene kadar izledi ve gaza basıp oradan uzaklaştı. Amcasıyla halletmesi gereken bir işi daha kalmıştı.
*********
Amcasıyla binadan çıktıklarında, koruma elinde şemsiyeyle koşarak yanlarına gelmişti. Semih bey memnuniyetle gülümserken, Mihsin amcasının nüfusuna geçip soyadını değiştirdiği için biraz dalgındı. Yeğeninin bu dalgınlığını farkeden Semih Şahzade elini onun sırtına koyarak sıvazladı.
"Artık gözüm arkada kalmayacak." Mihsin kendisine gülümseyen amcasına bakıp gülümsedi ve amcası kendi arabasına, Mihsin'in kendi arabasına geçti. Tam çalıştırıp burada olan evine gidecekti ki telefonunun çalmasıyla duraksadı ve telefonunu açtı.
"Efendim Ceren?"
"Mi-Mihsin.. Bahadır.. Sude'yi kaçırmış!"
________________________________
Vote ve yorum ellerinizden öper.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'nin Yasak Tonu |Zor Aşk Serisi 2|
Teen Fiction-Kitap diğer kitaptan bağımsızdır. Genç kız, adamın kollarından tutup kendine çevirmesiyle gözlerini sıkıca yumup gelecek darbeyi bekledi ama onun yerine kendisine yoğun duygularla ve pişmanlıkla bakan yeşillerle karşılaştı. İşte bundan sonra Mihs...