Öndeyiş

1.9K 58 13
                                    


Hayatımıza girenler ve hayatımızdan çıkanlar; kendilerini hayatımıza kabul ettirenler, bizi hayatlarının dışında bırakanlar...

Ne kadar çok insan var bu hayatta. Çoğunluklarına rağmen hakkında bilgi sahibi olduğumuz ne kadar az insan var aynı zamanda. Bize çevremizdekiler hakkında kesin bilgiler sunan yaşanmışlıklarımıza ne kadar çok güveniriz. Halbuki bilmeyiz bir insanın içinde kopan fırtınaları.

Elif söz vermişti kendisine. Hiçbir erkeğin kendisini üzmesine izin vermeyecekti. Hayatındaki bu krediyi babası henüz Elif sekiz yaşındayken kullanmıştı çünkü. Dünya Elif'e gülümseyen yüzüyle bakarken bir anda babası onu dünyanın diğer yüzüyle muhatap etmişti acımasızca. İster istemez hayat karşısında daha katı bir kimliğe bürünmek zorunda kalmıştı Elif bir anda.

Sadece gelecek adına katı bir kadın yaratmakla kalmamıştı Kemal. Kızının annesini aldattığına şahit olduğunun farkında olmadan onu yedi bucuk yaşındayken içine kapanık, babasını başka bir kadınla görmenin ne anlama geldiğini çözmeye çalışan, konuşmaktan korkan, güvensiz bir çocuk haline getirmişti.

Elif sekiz yaşına geldiğinde, yani annesine babasını başka bir kadınla gördüğü gerçeğini anlatamamasının üzerinden altı ay geçtiğinde, annesi ve babası ayrıldılar. İşte o zaman anladı babasının hayatında, bizi hayatlarının dışında bırakanlar, sınıfına girdiğini.

Elif'in hayatında bir de kendilerini hayatımıza kabul ettirenler sınıfından birisi vardı. Aslında onun gözünde Murat bir sınıfa dahil edilemezdi. Çünkü bunu yapmak Murat'a haksızlık olurdu. Murat'ın özelliklerini tek başına içine alan bir sınıf yoktu, olamazdı...

Bize hayatı öğretenler ve hayat karşısında öğrendiklerimizin önüne serilmesini hak edenler.

Murat insanları ayırmayı, onların özelliklerini göz önüne alıp onları kategorize etmeyi sevmiyordu. Tüm insanları seviyordu o. Herkesin sevilmeye değer olduğuna, herkesin aynı değeri hak ettiğine inanıyordu. Aşık olduğu kadın hariç...

Bu zihniyete yaşamının belli bir döneminden sonra sahip olsa da bir önemi yoktu. Önemli olan şuan ne düşündüğüydü ve o şuan tüm insanlara eşit yaklaşmanın en doğrusu olduğuna inanıyordu. Ancak dünyada öğretenler ve öğrenenler olduğuna inanıyordu. Bu onun için bir ayrım değildi. Daha çok birbirini takip eden süreçler bütünüydü.

Hayat karşısında metanetli olmayı Elif'in de büyük acılar yaşadığı yaştan bir yıl önce, altı bucuk yaşındayken öğrenmişti. İki bucuk yaşındaki kardeşinin ölümü Murat'ın karakterinin oturmasında en önemli unsurdu.

İnandığı bazı değerler vardı. Elif'le hayatlarının çakışması inancının yersiz olmadığı yönünde en büyük kanıttı.

Elif onun için hayat karşısında öğrendiklerinin önüne serilmesini hak edenlerdendi. Hayatına anlaşmalı girmiş gibiydi Elif'in. Hayatında her şeyi yoluna koyup zamanı geldiğinde de gitmesini bilecekti. Çünkü Murat hayatın en önemli gerçeğinin farkındaydı: Aşkın geçtiği yoldaki ekmek kırıntılarını arkasından ayrılık toplar. Ve o ayrılık, mutlaka bir gün ekmek kırıntılarının sahibi ile karşılaşır.


Adı Aşk OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin