Heyecan

102 15 0
                                    

                                                                                                                                                                            Heyecan


Elif babasından bahsettikten sonra Murat'ta baş gösteren değişimin farkındaydı. Sürekli gözlerini ondan kaçırıyor, o konu açmadıkça konuşmuyordu. Genç kız babasından bahsetmenin Murat'ı neden bu denli üzdüğüne anlam verememişti. Adı geçeli çok olmuştu.

Sessiz geçen bir yolculukla birlikte havaalanına gelmiş, uçaklarına yeni yerleşmişlerdi. Elif Murat'ın bu haline karşılık ne söyleyeceğini, neden bahsedip onu neşelendireceğini bilemedi. O yüzden o da sessiz kalmayı tercih etti. Murat'ın omzuna yatıp varlığıyla onu neşelendirmeye çalıştı. Genç adamın tek yaptığı şey ise elini Elif'in omzuna atmak oldu.

Elif'in yüzünü sadece Murat'ın sözleri güldürmüyordu. Başının altında bulunan sıcaklık, kulağına gelen kalp sesi, yüzünde masum bir tebessüm oluşmasını sağlamıştı. Kokusu ona gizemli bir çiçek bahçesinde, huzurlu bir yolculuğa çıkmış gibi ferahlık sunuyordu.

İçindeki heyecanla kapanan gözleri, Murat'ın kıpırdanan koluyla açıldı. Gülümseyen dudaklar karşıladı yavaşça açılan gözlerini. Ardından yüzüne değen, bilindik bir kokuya sahip olan sıcak bir el ile yeni bir huzura merhaba dedi.

"İnişe geçiyoruz sevgilim."

Elif bu ses tonunu ve tebessüm eden bu dudakları tanıyordu. Genç adam yine bilindik halini geri kazanmıştı. Gözleri yine aşkla bakıyorlardı Elif'e...

Kısa bir yolculukla birlikte havaalanından Palandöken ilçesine geldiler. İlk olarak odalara çıkıp yerleşmeyi, ardından yemeğe inmeyi tercih ettiler. Ayrıca Elif'in uykusunu açması için bir duşa ihtiyacı vardı doğrusu. Nasıl olsa bu akşamı otelde geçireceklerdi. Havanın soğuk olmasının bir önemi yoktu.

Birkaç saat sonra Murat yan tarafındaki odanın kapısını kibarca çaldı. Duyduğu topuk sesleri kalbinin hızla atmasına sebep oluyordu. Derin bir nefes aldı.

Elif, siyah deri pantolon ve yarasa kol beyaz bir kazakla Murat'ı karşıladı. Birbirlerini günlerdir görmüyormuşçasına hasretle öpüştüler. Elif Murat'ın kendisinden ayrılmaya pek niyetli olmadığını anlayınca dudaklarını yavaşça geri çekti.

"Çantamı alayım, ardından inelim. Kurt gibi acıktım! "

Evet, Murat eskisi gibi ilgiyle süzüyordu Elif'i. Gözleri hayranlıkla bakıyordu kendisine. Ancak cümleleri eskisi gibi cömertçe dökülmüyordu dudaklarından. Ayrıca kendisini ifade etmeden önce düşündüğü, kelimelerini özenle seçtiği açıkça belli oluyordu. Elif'e yanlış bir şeyler söyleyecekmiş gibi telaşlıydı.

Sessiz geçen bir yemekle birlikte şaraplarının son demlerini yudumluyorlardı. Bir yandan da yarın yapacaklarını planlıyorlardı. Elif Bursa'da yaşayan teyzesinin yanına sık sık kayak yapmaya gittiği için bu sporla arası iyiydi. Murat da yıllardır tek başına kayak yapmak için kaçamak tatiller yapmaya bayılırdı. Tatillerinin yarısını kayak dersi alarak heba etmeyecekleri için ikisi de mutluydu.

"Şaraba benim odamda devam etmeye ne dersin?"Elif belki Murat yaşadığı sıkıntıyı kendisine anlatır diye umdu.

Murat'ın gözlerinde tutunan esrarı kovmak için onun ilgisini çekebilecek konulardan bahsediyordu. Ancak her şeye rağmen genç adamın gözleri, derin ve düşünceli bakıyorlardı. Kafasını kurcalayan soruları dile getirememenin rahatsızlığı vardı onda. Söyleyeceği şeylerin yanlış anlaşılmasından korkan bir telaşla kaçırıyordu gözlerini sanki.

Adı Aşk OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin