Sobe

100 11 1
                                    

                                                                                                                                                                            Sobe


O geceden sonra gelen yeni günde Mert, Gizem'i ajansın önünde bekliyordu. Öğle yemeğini yedikten sonra Elif'in yer alcağı seminere gideceklerdi. Sonunda Murat'la da tanışacaklardı. Kuzeninin beyaz atlı prensini merak etmiyor değildi. Özel ve farklı bir insan olmalıydı. Elif'i değiştirmek kolay olamazdı. Ve bunu sıradan bir insan yapamazdı.

Gece gökyüzünde dans eden yıldızları takip eden yeni günde, bulutlardan kar taneleri düşüyordu. Geceden sabaha gökyüzü farklı bir havaya bürünmüştü anlaşılan.

Mert yabancısı olmadığı zor günlerin, yakınında bulunan Gizem'e musallat olduğunu görünce harekete geçmişti. İlk bir hafta onu rahatsız etmek istemese de yalnız kalmanın hiç de iyileştirici bir özellik taşımadığının farkındaydı. O da bu yüzden İstanbul'daydı.

Sıkılgan gözlerle etrafına bakarken binadan çıkan birilerinin olduğunu fark etti. Gizem olabileceğini düşündü. Daha fazla beklemeyeceği için mutluydu. Gizem'e nerede kaldığını sormak için eline aldığı telefonunu tekrar cebine koydu.

Kapıdan ilk olarak sarı saçlı, kısa boylu, yirmili yaşlara henüz girmemiş bir kız çıktı. Kapıyı arkadan ona birisinin tuttuğu belliydi. Saçlarının renginin tonu Mert'in dikkatini çekmişti. Doğal olduğu açıktı.

Hemen sonrasında ona kapıyı tutan kişi dışarıya çıktı. Uzun boylu, şık giyimli, karizmatik erkek; sarı saçlı kıza uzunca sarıldı. Ağabeysi olmalıydı. Onu her an tüm tehlikelere karşı tetikteymiş gibi sıkıca, eğilerek sarmalamıştı. Genç kız da ağabeysine, sanki uzun zamandır onu görmüyormuş gibi hasretle karşılık vermişti.

Mert de hep bir kardeşi olsun isterdi. Belki bu sayede daha fazla evine bağlı, uslu bir erkek olmayı başarabilirdi.

Genç adam sıkıntıyla iç çekip tekrar telefonuna uzandı. Ağabeysi kardeşini taksiye bindirip arkasından güvende olduğundan emin olamaya çalışan gözlerle bakarken o da Gizem'i arıyordu.

Genç kızın ilgilendiği dosyaları beş dakika içinde düzenleyip hemen geleceğini öğrenince biraz olsun kendisini rahatlamış hissetti.

Gizem ve Mert trafiğe takıldıkları için seminere tam başlamak üzereyken geldiler. Onlar için ayrılan yere değil, aceleyle arkada bir yerlere oturdular. Salon kalabalıktı. Elif'in heyecanlı olduğu aşikardı ama üstesinden gelmeyi mutlaka başarırdı. Grubuyla birlikte güzel bir birliktelik yakaladığını söylüyordu. Kendilerine güveniyorlardı.

Başarılı bir sunumun ardından Mert ve Gizem, yakın oldukları kapıdan çıkıp biraz ileride Elif'i, Elif'in annesini ve Murat'ı beklemeye koyuldular. İlk olarak Elif'in annesi geldi. İşinden izin alıp kızına destek olmak adına gelmişti. Ardından onları biraz beklettikten sonra Elif ve Murat el ele tutuşarak onlara doğru yaklaşmaya koyulmuştu.

Mert sırtını dönük olduğu kuzenine ve onun sevgilisine Gizem'in gülümseyişi ile başını çevirdi. İlk olarak genç sevgililerin el ele tutuştuğunu ve gülümseyerek samimi bir şekilde kendilerine doğru yaklaştığını fark etti.

Elif'in gözünün içine bakan bu adam hiç de yabancı değildi. Mert onu daha birkaç saat öncesinde kardeşine sarılırken görmüştü. Kardeşi mi? İyi de Murat'ın kardeşi yoktu ki. Elif kendisine Murat hakkında az da olsa birkaç bilgi vermişti.

Genç adam bir an kışın ortasında, soğuk bir suya batırılıp çıkarılmışçasına telaşla yutkundu. Ne düşünüp ne yapacağını bilemedi. Murat'ın o kıza sarılırkenki hali geldi gözünün önüne. Onun günahını almak istemiyordu. Onu suçlamak istemiyordu. Ancak sarıldığı kişinin kardeşi olabileceğini düşündüğü için aradaki yaş farkını yadırgamamıştı. Ve yine sarıldığı kişinin kardeşi olabileceğini düşündüğü için iki vücuttan taşan samimiyeti sorgulamamıştı. Eğer bu kişi kardeşi değilse kimdi?

"Mert! " Elif'in otoriter sesi, genç adamın bir an titreyerek tekrar onların arasına dönmesini sağladı.

Gözleri hala, az önce Elif'le Murat'ın kendilerine doğru yaklaştığı yöne bakıyordu. Ancak genç çift daha yakınlarındaydı. Hatta karşılarında. Kendisine uzanan ele şaşırmışçasına baktı Mert. Onun ne zamandır hava olduğundan emin değildi.

"Özür dilerim. Bir şey mi kaçırdım?"Hala Murat'ın elini tutmamıştı. Ona bakmamıştı bile. Kendisine uzanan el erkek eliydi. O kişi de yüksek ihtimalle Murat olmalıydı.

"Murat kendisini tanıtıp sana elini uzattı." dedi Elif hayal kırıklığına uğramış bir sesle. Biraz da utangaçlık seziliyordu sözcüklerinden. Kafasıyla Mert'e emredercesine Murat'ı ve onun elini işaret ediyordu.

Mert bir an ne yapacağını bilemedi. Yine aynı yere, aynı boş gözlerle baktı. Birkaç saniyenin ardından mantıklı olmaya karar verdi. Bildiği hiçbir şey yoktu. Küçük bir şüphe, insanlara önyargıyla yaklaşmasına sebep olmamalıydı.

Göz kapaklarını kapatıp açtı. Ardından yenilenmiş bir yüzle Murat'a baktı. Onu ikinci göz görüyordu bundan emindi. Üstelik bu sefer daha da yakındı kendisine.

Kahverengi gözleri dostane açılıp kapanıyordu. Yüzü, eli birkaç dakikadır havada olmasına rağmen sevecen ve sıcakkanlıydı. Mert, erkek başına kabul ediyordu, gamzeleri onu karşı konulmaz yapmaya yeterdi.

"Ah çok özür dilerim." Genç adam aynı sevecenliğe bürünmeye çalıştı. Ancak başarısı tartışılırdı." Bir arkadaşımı gördüm sandım." hemen sonra daha inandırıcı olacağına inandığı bir ayrıntıya girdi. "Eski bir kız arkadaşımı. Sanırım yanılmışım." Mert'in gülümseyişi gamzeden yoksun olsa da etkileyiciydi. "Sonunda tanıştık Murat. Memnun oldum. Ben de Mert."

Genç adam Murat'ın elini içinde bulunduğu saçma durumun verdiği kızgınlıkla sıkıca tuttu. Tokalaştığı eli sıktığının farkında dahi değildi. Murat bunu, onun yaşadığı duygu değişimine bağlayıp önemsememişti. O yumuşaklığını korudu. Ancak Mert'in bundan sonra kendisine hiç de yumuşak davranmayacağından habersizdi...



Adı Aşk OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin