Bağışlanan

83 8 0
                                    

                                                                                                                                                     Bağışlanan

"Anne..." dedi Elif yüzünü temizlerken. Oturduğu banktan güç alıp biraz daha dikleşti.

Annesi gözyaşlarına teslim olan burnunu çekti ve başı dik bir şekilde yanına oturdu. Sarı sokak lambalarının altında kızarmış gözlerini hemen fark etmişti Elif. Ancak her şeye rağmen duruşu güçlüydü.

"Nasıl olmuş?" Elif'in sesi annesinin duruşunun aksine güçsüz, teslim olmuşçasına çökmüştü.

"İlaç içmiş." dedi Meral. İfadesi soğuktu. Ancak Elif onu bu hale korkunun getirdiğinin farkındaydı." Önce Murat'ı aramış. Ona bir şeyler söylemiş. Murat da şüphelenip hemen..." bir an duraksadı. Söyleyeceği kelimenin ağırlığını kaldıramayacak gibiydi." Kemal'i aramış. İş yeri evlerine yakınmış. Hemen hastaneye getirmiş."

Elif sanki Merve'nin iyi olduğunu yeni öğrenmişçesine derin bir nefes verdi. Gerçekleşmesi muhtemel diğer olasılıkları düşünmek istemiyordu. Onların kalbine açacağı yarayı iyileştirecek güçte olmadığını çok iyi biliyordu.

Hemen sonra annesi tekrar konuştu." Ne hissediyorsun Elif?"

"Ben..." gerisini getiremedi.

"Baban hakkında, kardeşin hakkında..."Annesi ona yardımcı olmaya çalışıyordu. Konuya girmişti hemen, babası ve kardeşi sanki uzun yıllardır hayatlarındaymışçasına onlar hakkında rahatça konuşabilmişti.

"Merve'yi seviyorum." dedi bir anda. Sesi kararlı, ifadesi dobraydı." O..o artık benim yanımda olsun istiyorum anne." Elif annesinin vereceği tepkiyi ölçmek için gözlerini ona çevirdi. Korkmadığını söylemek doğru olmazdı.

"Ya o? Yani..baban?"Meral aylardır kızıyla dertleşemiyor oluşunun acısını çıkarıyor gibiydi. Söylemek isteyip içinde sakladıklarını bir bir, dobra dobra dışarıya vuruyordu.

Elif az önce annesine doğrulttuğu gözlerini kaçırdı. Konuşamadı. Ne cevap vereceğini bilmiyordu.

"Babanla evlendiğimiz ilk gün birbirimize bir söz vermiştik. Eğer bir gün..bir gün olur da aşkımız biterse, her şeye rağmen ileride doğacak çocuklarımız adına duygularımızla savaşmasını bilecektik. Bunu baban istemişti benden. O..o gerçekten mükemmel bir babaydı Elif.

Erken doğum yapmıştım. Baban iş için yurt dışındaydı. Beni bırakıp gittiği için içi içini yiyordu. Ama biliyordum, en çok da seni özlüyordu... Aklı en çok sendeydi. Sancılandığımı öğrendiğinde toplantının ortasında kalkıp İzmir'e geri dönmüştü. Sancılar son zamanlarda hep olurdu. Doğum yapacağımı tahmin dahi etmemiştik. Ancak buna rağmen baban birkaç saat sonra benim yanımdaydı.

Ardından o gece tekrar sancılanmıştım. Hastaneye gittik ve sen dünyaya geldin. Onun seni ilk gördüğünde yüzündeki ifadeye şahit olmuştum. Kokunu içine çekerken nasıl da keyiflendiğini izlemiştim. Sanki..sanki dünyanın anahtarı altın tepsine ona sunulmuşçasına mutluydu.

Nasıl olur da bizi bırakıp gitti diye hep düşünürdüm. Kemal nasıl böyle bir hata yapar diye. Ayağın halıya dahi takılsa seni yere düşmeden kucaklardı. Böyle bir baba nasıl olur da çocuğuna sırtını döner diye... "

"Ona artık hak veriyormuş gibi konuşuyorsun." dedi Elif. Sesi buz gidiydi. Ancak annesinin ağzından duyduğu itiraflar onu kederlendirmişti.

"Onu artık anlıyorum." dedi bir anda. Birkaç saniye sonra sürdürdü:

"Ayağı takıldığında düşmesini engellemeye çalıştığı başka bir kızı daha varmış. Üstelik onun yanında, onu kucaklayacak sadece bir kişi varmış..."

"Onun başka bir çocuğu olması adına yaptığını nasıl anlıyorsun, ona nasıl hak veriyorsun anne! " Elif'in sesi yükselmişti.

Fakat annesinin sesi aynı sakinliğini koruyordu.

"İnsanlar kızım...İnsanlar hata yapabilirler. Önemli olan bu hatayı düzeltebilmektir. Baban bunu yaptı. İnan bana Merve'yle ilgilenmeseydi eğer bu onu ikinci bir hataya sürüklerdi. Başka bir seçeneği yoktu.

Tamam kabul ediyorum, bir kadınla ilişkiye girmiş olması basit bir hata sayılmaz. Ama o günü hatırlıyorum. Ona kızgınlıkla neler söylediğimi de...Hatayı kendimde arıyorum belki bilmiyorum..."

"Sen onu affetmişsin anne." Elif'in gözleri kırpılmadan bakıyorlardı annesine. Sesinde biraz kızgınlık çokça şaşkınlık vardı.

"Onu hala seviyorum." dedi bir anda annesi. Bu itirafı kendisi dahi beklemiyordu. Aynı anda sağ yanağından bir yaş süzüldü. Aşık olmuş tecrübeli, ancak genç bir kız gibiydi.

"Anne..." Elif'in sesi boğazına takıldı. Konuşamadı. Hemen ona sarıldı.

"Bugün ölümü gördüm Elif. Merve'yi o halde gördüm. Yüzü bembeyaz, vücudundan ruhu çekilmişçesine... Hayat bu kadar kısayken kine ve kızgınlığa yer olmamalı. Buna izin vermemeliyiz."

"Anne ben..." Elif ne diyeceğini bilemedi. Hemen sonra aklına Murat'ın ailesiyle tanıştığı gün geldi. Onlara nasıl da özenerek baktığını hatırladı. Sıcak bir yuvanın varlığını hissetmişti ilk kez. Aynı zamanda bunun eksikliğinin kalbine yaşattığı acıyı fark etmişti.

Hastane odasında gördüğü babasını düşündü. Babasının ona, o an yaşattığı duyguları ölçtü. Kızamamıştı ki Elif ona. Sinirlenmemişti bile. Kimi kandırıyordu ki? Onu, o an ne kadar özlediğini düşünmüştü işte.

Affetme duygusunu tarttı içinde. Bu duygunun yüceliğini hissetti. Kalbinin odalarının ışıkla dolduğunu fark etti.

"Bu kadar ayrılık fazla..." dedi annesine sarılı olan kollarını daha da sıkarak." Babamı ben de çok özledim anne..."Elif yıllar önce ikiye bölünen kalbinin tekrar bir bütün olduğunu hissetti...

"Hiçbir şey konuşmak istemiyorum baba. Hiç bir şey duymak istemiyorum. Sadece bana sarıl..." Birkaç dakikanın ardından Merve'nin odasına geri çıkmıştı Elif. Babasının orada olduğunu biliyordu. Hızla odaya girmiş, doğruca babasının yanına gitmiş ve bunları söylemişti. Beklemesi halinde duygularının değişmesinden korkuyordu.

"Elif." Demişti babası ona sarılırken." Kızım her şey için özür dilerim." Kolları tanımadığı bir güçle dolduruyordu Elif'i. Bu Murat'ın ona sunduğu güvenden çok farklıydı. Asabi ve tehditkar bir güvendi bu. Çevresinde, kızının karşısına çıkma ihtimali olan bütün olumsuzluklara yapılmış açık bir tehditti.

"Öncesi yok." dedi Elif babasından ayrılırken. Ellerini göğsüne koydu. Yeşil gözlerine baktı uzun uzun." Bundan sonra beraber yaşayacağımız yarınlarımız var, anlaştık mı?"

"Anlaştık..anlaştık kızım." Kızının yüzünü avuçlayıp saçlarını alnından geri iterken konuşmuştu. Ne kadar da büyümüştü. Uzaktan onu bir çok izlemişti, takip etmişti. Ancak gözlerinin içine bakmak ona bambaşka bir huzur veriyordu. Neler kaçırmıştı, neler geride kalmıştı? Ama artık yanındaydı işte, hayıflanmanın kendisine tek yaşatacağı acı vermek olurdu bu saatten sonra...

Murat sayesinde gerçekler su yüzüne çıkmıştı. Murat'ın sayesinde Merve bir ablasının olduğunu öğrenmişti. Sanki Murat olgun bir adam, kendisi ise toy bir delikanlıymışçasına yol göstermişti ona. Kemal bu sayede küçük kızına gerçekleri anlatmayı kabul etmişti. Eski ailesini yeniden bu sayede kazanmıştı...

Hastaneden çıktıklarında Elif'lere gittiler. Artık bir an olsun bile birbirlerinden ayrı kalmak istemiyorlardı. Meral, sanki Merve onun öz kızıymışçasına şefkatliydi. Merve, sanki Meral onun öz annesiymiş gibi sevgi doluydu ona karşı. Yeni bir aileydi artık onlar, ikiyken dört olan...

Adı Aşk OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin