Ayrılık

104 11 0
                                    

                                                                                                                                                                      Ayrılık


"Bunu bana neden daha önce söylemedin Murat?" Gizem esmer yanaklarını, gözyaşlarıyla birlikte siyaha boyayan rimel izleriyle kapı önündeydi. Murat'a yılgın, yorgun, çökmüş ve çaresiz gözlerle bakıyordu.

"Gizem..." dedi genç adam bir kez daha. Telaşlıydı. Arkadaşı için duyduğu endişe her geçen saniye daha da artıyordu." Neden bahsettiğini anlayamadım. Sen iyi misin?"

"Bana Mesut'un evli olduğunu neden daha önce söylemedin?" genç kızın kirpiklerinde tükenen rimel artık gözyaşlarını siyaha boyayamıyordu. Masum, beyaz ve kırgın bir yaş damlası siyahlıkların arasından hızla yuvarlandı. Genç kız sesini yükselmişti. Murat'ın gözlerinin içine bakan kırmızı gözlerle bağırarak konuşmuştu. Öfke doluydu o gözler, aynı zamanda yenilmiş ve bitap.

Genç adam Gizem'in ses tonuyla ürkse de onu asıl dehşete düşüren söyledikleri olmuştu. Hızlı bir şok bulutu kapladı tepesini. Vücudu beklenmedik bir şekilde kaskatı kesildi. Alışılmışın dışında hareket etmekten acizdi.

"Gizem." dedi tüm söylenenleri duyan Elif. Şaşkınlıktan açık kalan ağzı sadece arkadaşının ismini telaffuz etmeyi başarmıştı. Metanetliydi. Buna rağmen titreyen ellerle Gizem'e sarıldı.

Başını Elif'in omzuna gömen Gizem sanki bu anı bekliyormuşçasına hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Elif onu ustaca içeriye çekti ve kanepeye oturttu.

Murat hala hareket etmekten acizdi. Kirpikleri dahi kıpırdamıyordu. Buz kütlesini andıran vücuduna değen Sinan'ın ateş yüklü eli onu çözmeyi başardı. Murat güçlü bir farkındalık kazanıp kapıyı sakince kapatarak içeriye geçti.

Gizem'in yanına oturup elini tuttu. Biraz çekingendi. Her şeye rağmen olgunluğunu muhafaza ediyordu. Sakince Gizem'i çenesinden tutup başını yukarıya kaldırarak gözlerine baktı. Sesi oradaki herkese huzur veriyordu. Bir kişi hariç...

"Gizem lütfen bana neler olduğunu anlatır mısın?"

Genç kız hızla elini geri çekti. Fakat Murat'ın gözlerine bakmaya devam ediyordu. Genç adam kendisini suçlayan gözlerin baskısıyla bir an gözlerini kırptı. Yine de duruşunu koruyordu." Gizem anlat bana."

"Arkadaşın..o evliymiş. Üstelik karısı da hamileymiş."

Murat buz gibi bir sesle yeniden konuştu." Bunu sana kim söyledi?"

"Mesut." dedi Gizem tiksinircesine.

Genç adam soğukkanlı bir hamleyle sehpanın üzerinde bulunan telefonuna uzandı. Ardından ayağa kalkıp kulağına götürdüğü telefonuyla arkadaşlarının yanından biraz uzaklaştı.

Sanki saniyeler inadına ağırdan alıyorlardı kendilerini. Orada bulunan herkes o kısa sessizliği, uzun saatler yaşanmışçasına ne yapacağını bilmez bir halde geride bırakmıştı.

"Mesut neler oluyor?" Murat'ın sesi buz gibiydi. Ne öfke, ne hayal kırıklığı, ne de şaşkınlık...En ufak bir duygu kırıntısına dahi rastlamak mümkün değildi.

"Murat be..ben özür dilerim. Seni zor durumda bıraktığım için, Gizem'i üzdüğüm için... Böyle olmasını istemedim."

"Tüm bunlar ne demek oluyor."

"Her şey ortada Murat. Bana anlattırma tekrar işte."

"Sen ne saçmalıyorsun! " diye bağırdı genç adam. İlk olarak Gizem'in hıçkırarak ağlayan sesi dondu. Sanki o an dünya durmuş gibiydi. Sonra birbirleriyle fısıldaşan sesler kesildi. Ne odadakilerin nefes sesi, ne de kalp atımları duyuluyordu. İstanbul Murat'a kulak kabartmışçasına sessizliğe gömülmüştü. Öfkesine saygı duyduğu aşikardı.

"Sen nasıl böyle bir adilik yaparsın? Bu nasıl bir haysiyetsizlik, nasıl bir rezillik? Her şeyden önce bu nasıl bir gevşeklik! Nasıl bu kadar rahatsın? Senin hiç onurun, gururun yok mu?"Elif Murat'ın kızaran yüzüne baktı.

Gözleri yuvalarından her an fırlayacakmışçasına tetikteydiler. Burun delikleri öfkeyle açılmıştı. Sesi yükseldiğinde boğazında beliren damarlar patlayacakmışçasına öne atılıyordu. Genç kız bu manzara karşısında telaşa kapıldı. Ürkek adımlarla Murat'ın yanına geldi.

"Kulağa nasıl geldiğini biliyorum. Ancak bilmediğin şeyler var. Lütfen sözlerine dikkat et."

"Bana duygu sömürüsü yapma! " Elif'in Murat'ın omzuna dokunmak için uzanan eli hızla geri indi." Sana Gizem benim için değerli dedim. Sana, sana güvendiğimi söyledim. Bana o zaman neden bilmediklerimi anlatmadın? Nasıl utanmadan gözlerimin içine bakarak onu sevdiğini söyledin bana? Beni nasıl aptal yerine koydun! "

Gizem'in hıçkırıkları tekrar duyulmaya başladı. Murat onu duyunca daha da sinirlendi. Kendisini suç işlemişçesine ağır bir vicdan azabının içinde buldu.

"Eğer bir daha onun karşısına çıkarsan Mesut..inan bana seni buna pişman ederim. Beni salak yerine koymanın hesabını da sana işte o zaman sorarım."

"Murat kapat artık. Lütfen." Elif tüm cesaretini toparlayıp Murat'ın önüne geçti ve elerini koluna koydu. Sesi ağlamaklıydı. Gözleri doldu. Yakarış dolu gözlerle Murat'a bakıyordu. Kendisini hiç olmadığı kadar çaresiz hissetmişti. Aynı zamanda korku doluydu.

Genç adam kendisine bakan gözleri görünce sakinleşti. Derin bir nefes aldı. Elif'in bunca üzüntü arasında korktuğu belliydi. Sözlerine ekleme yapmadan telefonu kapattı. Ardından Elif'e sarıldı. Sesi eski sakinliğini geri kazanmış gibiydi. Ancak tahriş olan boğazı, sesinin biraz boğuk ve güçsüz çıkmasına sebep oluyordu.

"Ben iyiyim merak etme."

Hemen sonra yavaş adımlarla Gizem'in yanına geldi. Kırgınlığını ona belli etmek istemiyordu. Sakince yanına oturdu. Genç kız mahcubiyetle başını önüne eğmişti. Yaşadığı pişmanlık, acısının önüne geçmiş gibiydi. Murat bu sefer genç kızın başını yukarıya kaldırmadan konuşmuştu. Onu suçlamaya niyeti yoktu. Bu yüzden kelimelerini özenle seçti.

"Haberim yoktu." Yılgın bir savunmaydı. Biraz da sitem içeriyordu. Fakat genç kız bunu fark edemedi. Murat da fark ettirmek istememişti esasen.

"Onun iyi birisi olduğunu sanıyordum. Yarım yıldan fazladır arkadaşımdı. Ne benim haberim vardı ne de işte çalışanların haberi vardı. Neden sakladı bilmiyorum. Sadece..sadece iyi birisiydi işte. Üstelik seni hak edecek kadar iyi. Ben..ben özür dilerim. Yanılmışım."

Genç adamın kendisini suçladığı için Gizem'e kırgınlık besleyen yanı, konuştukça genç kıza hak vermişti. İçinde bulunduğu psikoloji gereği verdiği tepki anlaşılabilirdi. Neyse ki telafisi olmayan cümleler kurmamışlardı birbirlerine karşı.

Gizem de Murat'a haksızlık yaptığını fark etmişti. Genç adamdan elini çektiği an gözlerinde beliren keder bunu fark etmesini sağlamıştı.

Murat cümlesini bitirir bitirmez ona sarıldı. Hiç bir şey söylememişti. Hıçkırıklar eşliğinde ağladı. Ondan özür dilediğini herkes anlamıştı, bunu duymalarına gerek yoktu. Murat da Gizem'e şefkat dolu kollarla sarıldı. Ona güvende olduğunu hissettirdiği açıktı. Gizem bir an güç buldu. Kalbinde hissettiği acıyı arkadaşlarının varlığıyla unutabilirdi. Biraz zaman alsa da bunu başarabilirdi, başarmalıydı...


Adı Aşk OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin