Yükselen Duygular

102 12 1
                                    

                                                                                                                                        Yükselen Duygular


"Mert'i sevdiğine eminsin yani?" Elif pes etmeyecek gibiydi.

"Neden kuzenine bu kadar haksızlık yapıyorsun? Söyledim ya evet. İyi birisine benziyor." Murat sıkılmadan açıklamaya devam ediyordu. Sadece cevap vermek adına ışıklarda duracakları birkaç saniyeyi bekledi.

"Evet çok iyidir, ona bir diyeceğim yok. Ama bugün sana ayıp etti."

"Büyütme sevgilim. Elimi birkaç dakika geç sıktı o kadar. Hem bu normal. Kız tarafı biraz nazlı olur." Murat'ın o etkileyici gülümseyişi enstantane bir şekilde ortaya çıktı.

Elif bu gülümseyişe sadece kalbini dolduran huzurun eşliğinde, derin bir nefes alarak karşılık verdi. Seminerin oluşturduğu baskı da artık üzerinden kalkmıştı.

Acıktığını hissetti. Daha öğle yemeğini yememişti. Açlığın oluşturacağı karın ağrısını göze alıp yediği yemeğin kendisine dokunmasından korktuğu için, seminer öncesi yemek yememeyi tercih etmişti. Ne de olsa dünyanın bin bir türlü hali vardı!

"Beni nereye yemeğe götürüyorsun bakalım?"

"Şu köşeyi dönünde nohutlu pilav alırız demiştim ama..."

"Yaa! "

"Peki ya kokoreç?"

"Muraaat! "

"Tamam tamam. Merak etme karnın doyacak sevgilim."

"Umarım."

"Aman da aman trip de atarmış." Genç adam Elif'in elini alıp uzunca öptü. Kokusunu derin derin içine çekti. 'Nasıl bu kadar yumuşak olmayı başarıyordu acaba? Peki ya parmakları? Tek tek, özenle yaratılmış gibiydiler. Bir insanın elleri, diğer bir insana huzur verir miydi hiç? Veriyordu işte! '

"Atarım tabii! "Genç kız bir an başını, tavır yaparak sağ tarafa çevirse de sadece birkaç saniye sonra gülümseyen dudaklarla elini tutan ele uzanıp onu uzun uzun öptü. Ardından öptüğü elin üstünü yanağına koyup huzura gözlerini kapadı...

"Bak bu öğleden sonra izni de başımızı derde sokmasın. Sonra çok yoğunum, dışarı çıkamıyorum bahanelerini kabul etmem."

"Aşk olsun. Onlar bahane değildi bir kere. Hem merak etme öyle bir şey olmayacak sevgilim. Üstelik sana bir şey anlatmam lazım."

"Sahi ne anlatacaksın? Seminerimin bitmesini neden bekledin anlamadım? Kötü bir şey mi?" genç kız bir an huzursuz oldu.

Murat daha konuya girmemesine rağmen vücudunun kaslarının kasıldığını hissetti." Hayır. Yani kızacağını düşünmüyorum. Sadece anlatmak için seminerin bitmesini bekledim çünkü kafan başka şeylerle dolu olsun istemedim."

"Of çok merak ettim ama."

"Gidince de hemen anlatmayacağım. Önce bir güzel yemeğimizi yiyelim. Anlaştık mı?"

"Peki, sen bilirsin."

Genç kız gerçekten çok acıkmıştı. Bunu yemeği beklerden daha da çok fark etmişti.

Sotelenmiş, haşlanmış sebzelerin ve patates salatasının eşlik ettiği somon ızgarayı afiyetle yerken, her bir lokmasında Murat'ın karnı doyacağı yönünde kendisine söylediklerine hak veriyordu.

Adı Aşk OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin