Korku

122 15 0
                                    

                                                                                                                                                                                Korku


Genç kız annesiyle birlikte akşam yemeğini yediği için karnı toktu. Murat'ın da saate bakılacak olursa yemiş olması gerekirdi. Onu ne zaman arasa çalıştığını söylüyordu. İyice yorulmuş olmalıydı.

Elif kendisini dahi şaşırtarak bir aşk filmi satın aldı. O artık gerçekten eski Elif değildi. Murat ona ne yapmıştı böyle? İkisinin de yorgunluğunu üzerlerinden alacak kırmızı bir şarap, satın aldığı filme eşlik etmişti.

Evi bulması zor olmamıştı. Bir gün önce Murat'ın sıcaklığıyla tüm dertlerini unuttuğu odanın ışığı yanıyordu. Genç adamın küçük, şık bir çalışma odası vardı hemen salonun yan tarafında. O odanın ışıkları yanmadığına göre Murat ya ara vermiş ya da çalışmasını bitirmişti. Elif onu görmenin kendisine yaşatacağı mutluluğa, doğru bir zamanda gelmiş olmanın verdiği rahatlığı da ekleyerek eve doğru koyuldu.

Murat'ın ona verdiği yedek anahtar yanındaydı. Derin bir nefes aldı. Onu günlerdir görmüyormuş gibi heyecan yaşayan kalp atışlarını bastırmakta güçlük çekiyordu.

Kapı deliğine soktuğu anahtarı günahsızca çevirdi. Kapıyı arkasından yavaşça kapatıp mutluluğunun son anlarını yaşadı.

"Sürpriz! Bil bakalım kim geldi?"

Yaşanan sessizlik beklemediği bir durum olsa da neşesinden bir şey kaybetmeden salona doğru ilerledi. Duvarı döndüğü sıra, Murat odanın kapısında yüzünden kan çekilmiş bir halde onu karşıladı.

"Se..sevgilim hoş geldin. Neden haber vermedin geleceğini?"

Genç kız neşeyle karşılık verdi: "O zaman sürprizin bir anlamı kalmazdı kiii." Hemen sonra bir terslik olduğunu anladı. Murat o tanıdık haliyle durmuyordu karşısında. Gözleri bile gözlerine bakmıyordu, bakamıyordu.

Kalbinde tutunan neşe kayan bir yıldız hızında soldu. Genç kız bu ruh halini tanıyordu. Kendisine bakmaktan utanan gözlerin neden ötürü suçluluk duyduğunu çok iyi biliyordu. Ancak bunu Murat'a yakıştıramadı.

Aklına Murat'ın 'Seninle konuşmak istediğim bir şey var. ' cümlesi gelmişti. Acaba kötü bir şey mi olmuştu. Aklına ilk gelen düşünceleri silip korkuyla ürperdi. Bir elinin dolu olmasına rağmen iki koluyla da ona sarıldı. Ardından onu elinden tutup konuşmak için salona doğru çekiştirdi.

"Sevgilim sen iyi misin? Yoksa benimle konuş..."

Murat'ın arkasına geçip salonu görebilecek dereceye geldiğinde fark etti, elinde tuttuğu şarap şişesiyle kendilerini izleyen esmer, küt saçlı kadını. Elif'e parmaklarını sallayarak kendini beğenmiş bir 'Merhaba' mesajı yolladı.

Genç kız bir an nefes alamadığını hissetti. Midesine yumruk değil, yumruklar yemiş gibiydi. Kıpırdayamadı. Çıt bile çıkarmadı. Konuşmaktan, tepki göstermekten, sormaktan acizdi...Tek yaptığı Murat'ın tuttuğu elini belki de farkında olmadan sıkmak oldu.

Genç kız gücünün sınırlarını aşarak sıkmıştı Murat'ın elini. Murat canının yanmasıyla yaşadığı kısa süreli şokun etkisinden kurtuldu. Artık olaya müdahale etmesi gerekiyordu.

Elif'in elini sıkan elini yaşadığı acıya aldırmadan sıkıca tuttu. Sesini temizleyip olabildiğince kararlı bir tonda konuşmaya başladı. Yaşadığı korku ve içine düştüğü durumun şaşkınlığı, Gamze'yi daha önce birlikte gördüklerini unutturmuştu ona.

"Elif bu Gamze. İş yerinden arkadaşım. Birkaç reklam projesinde ortak çalışıyoruz. Benim bugün bu projeler üzerine çalışacağımı öğrenince bana eşlik etmek istedi. Son birkaç saattir beraber çalışıyoruz." Genç adam aklına gelen bütün ayrıntıları abartmadan ve yalansız bir şekilde anlattı." Gamze bu da..."

"Son yarım saattir de şarap içiyoruz." Gamze sesinden dışarı taşan şehvetle araya girdi. İşleri karıştırmaya kararlıydı.

Elif daha önce karşılaştığı siyah gözlere baktı. Orada tutunan tehlikeyi ve tutkuyu gördü. Bu ikisinin bir araya geldiğinde ne gibi durumlar doğacağını bilecek yaştaydı. Ardından kendisi dahil orada bulunan herkesi şaşırttı:

"Murat her zaman ince olmuştur zaten." Yanağına sadece ikisinin fark ettiği soğuklukta bir öpücük kondurdu. Ardından Gamze'ye doğru ilerledi." Ben de Elif. Murat'ın sevgilisiyim! "Bu sefer de sadece ikisinin anlayabileceği bir dil doğmuştu aralarında. Elif Gamze'ye aynı derecede tehditkar, aynı zamanda meydan okuyan gözlerle bakmıştı. Rolünü çok iyi oynuyordu." Evimize hoş geldin. Murat'a yardımcı olduğun için de teşekkürler. Bir kadeh alıp size eşlik edeyim."

"Ah hiç gerek yok." Gamze onu terslemiş olmayı umursamadı. Ardından Murat'a iyi gözükmek adına yumuşadı." Yani inceliğin için teşekkür ederim tatlım. Ancak benim artık gitmem gerekiyor. Malum yarın pazartesi. Haftaya yorgun başlamayı hiç istemem."

"Ah tabii, haklısın tatlım." Elif gözlerini kısarak konuşmuştu." Seni uğurlayalım..."

"Elif...Elif lütfen açıklamama izin ver." Murat Gamze'nin arkasından kapıyı kapatıp kendisinin suratına dahi bakmadan salona yönelen Elif'in arkasından koştu.

Onu ellerini göğsünde toplamış dışarı bakarken buldu. Murat, Elif kendisine sırtını dönük de olsa açıklamaya girişti. Zaten şuan gözlerine bakmaya hazır değildi:"Ben..ben salağım. Sana haber vermem lazımdı biliyorum. Sen beni tek başıma çalışıyor sanırken onunla birlikte şarap içiyorken yakalaman...yani yakalanmak değil tabii seni üzecek hiçbir yapmıyordum ben, sadece o istedi. Yani şarap içmeyi istedi. Off tamam unut bütün söylediklerimi."

Genç adam iki eliyle yüzünü kapattı. Ardından kendisine çeki düzen verip Elif'i kollarından tutup çevirdi.

Gözlerinin içine bakıyordu Elif'in kızarmış, yaş akan, incinmiş gözleri. Murat gördüğü bu manzaraya bir saniye dahi dayanamadı. Aynı hızda sol yanağından süzüldü pişmanlık gözyaşı. Onu ağlatmış olmanın hissettirdiği acı kendisinden nefret etmesine sebep oldu.

"Özür dilerim Elif. Sana bunu yaşattığım için gerçekten özür dilerim." Hayatının güneşi farz ettiği gözlerine belki de ilk kez bakmaya cesaret edemiyordu." Ben onu projenin teslim tarihini öğrenmek için aramıştım. Emrivaki yapıp buraya geldi. Yanında bir şişe şarapla tabii. Sana haber vermedim çünkü bu telefonda anlatılacak bir konu değildi. Seni bu kadar az önemsemiyorum. Belki önceden haberin olsa üzerinde konuşulmaya dahi değen bir konu olmazdı biliyorum. Ama o şekilde bizi görmenin sana yaşattığı acının farkındayım. Çok üzgünüm."

Elif kendisinden kaçırdığı gözlerine bakmak istediği için yüzünü avuçladı. Gözlerinin gözlerinin içine mahkum olmasına izin verdi:"Sarıl bana. Sadece sarıl..."

O an sanki tek vücuttular. Her şeyleri birleşmişti. Başta kalpleri. Tek kalpten nefes alıyorlardı adeta. Sadece ağladılar...Elif yaşadığı korkunun, hatırladığı anıların acısıyla hıçkıra hıçkıra ağlarken Murat onu kaybetmekten dolayı yaşadığı korkuyu sessiz gözyaşları eşliğinde sindirmeye çalışıyordu. Üzülmesine dahi dayanamadığı kalbinin sahibinin göz yaşlarından sorumlu olmak, yaşadığı tüm acıların bir anda toplanıp kapısını çalması gibi yoğun ve ısrarcıydı.



Adı Aşk OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin