Eski Aşk...
Murat kendisini taşımayı reddeden bacaklarla ajansın otoparkına doğru gidiyordu. Son zamanların en yorucu haftası neyse ki geride kalmıştı. Düzene sokmayı başardığı işleri, artık onu bu kadar yormayacaktı. Gelecek haftaya daha rahat ve moralli gireceği kesindi.
Ancak onu moralsiz yapan yorgunlu değildi. Elif'i geçen haftadan beri göremiyor oluşu üzerinde güçlü bir hüzün bulutunun dolaşmasına neden oluyordu. Onu ihmal etmek, üstelik bunun farkında olmak kalbini acıtıyordu.
Neyse ki bu zor günler geride kalmıştı. Yarını düşünmek üzerindeki tüm yorgunluğu ve hüznü dağıtıyordu. Müziğin sesini biraz daha açtı. Keyfi yerine gelmişti. Alışveriş merkezine giden yolda yarının planlamasını da yapıyordu. Keyifli bir yemeğin ardından günün romantizmine yakışan bir film izleyebilirlerdi. İşte bu geride kalan bir haftanın izlerini tamamen silmeyi başarırdı.
Genç adam arabasını alışveriş merkezinin kapalı otoparkına park etti. Alışveriş listesini torpido gözünden alıp ceketinin iç cebine koydu. Alışveriş merkezine çıkan kısa yolda annesini aradı. Onu da ihmal etmişti. Her şeyin yolunda olduğundan tekrar emin olduktan sonra babasına da selamını iletip telefonu kapattı.
Ardından aklına Elif geldi. Yorgunluğu gerçekten aklını başından almıştı. Neden alışverişi onunla yapmıyordu ki. Henüz akşam üzeriydi. İlla yarın buluşacakları adına konulmuş bir kural yoktu. Bu fikir onu iyiden iyiye keyiflendirdi.
Elif'i beklerken bir kahve içmekte hiç fena olmazdı. Kahve içebileceği şık bir mekana oturdu. Tenha olmasını özellikle istemişti. Biraz başını dinlemek ona iyi gelebilirdi. Sadece birkaç masa doluydu. Ardından Elif'i aramak adına telefonu eline aldı.
Telefonu kulağına götürdüğü anda geri yaslanarak başını da havaya kaldırdı. Üç genç kızın yakın bir masaya oturmak üzere olduğunu gördü. İki kişinin haricinde bir diğeri sanki zaman durdurulmuşçasına eli sandalyede ayakta kalakaldı. Murat kendisine baktığını birkaç saniye sonra fark etti.
Genç adamın kahverengi gözleri, kendisine hayret ve hayranlıkla bakan badem gözlere kaydı. Genç kızın şaşkınlıkla yutkunduğuna şahit oldu. Bunu sanki elinde olmadan oluşan, masum bir tebessüm takip etti. Şaşkın kızın inci dişleri, dolgun dudaklarının arasından hayranlık saçarcasına belirdi.
Murat'ın gözleri, kendisine yakalaşan sarı kıvırcık saçlara kaydı. Ardından tekrar badem gözlere baktı. Kalbinin birkaç sene önce kabuk bağlayan yarasının sızladığını hissetti. Genç adam bu yarayı çok iyi tanıyordu. Zamana meydan okuyan sarı, kıvırcık saçları ve badem gözleri de...Dudakları yavaşça, usulca kımıldandı." Burcu."
"Murat iyi misin? Neden cevap vermiyorsun?" Elif'in kendisini duyurabilmek için yükselen sesi Murat'ı kendisine getirdi.
"Elif." Bir an nerede olduğunu, ne yaptığını çözmeye çalıştı. Elinin kulağına dayadığı telefonu tuttuğunu fark etti. Karşıdaki kişi Elif'ti. O az önce Elif'i aramıştı ya!
"Beni korkuttun. Neden cevap vermeden?"
"Şey sesin gelmedi. Yani henüz şimdi geldi. Ben..ben sesini yeni duydum." Burcu'nun ona git gide yaklaşıyor oluşu genç adamı telaşa sokuyordu.
"Tamam sakin ol. İyi misin?"
"İyiyim."
Elif cevap vermedi. Sessizce bekledi. Murat'ın da cevap vermeyeceğini anlayınca tekrar karşılık verdi. Biraz sinirlenmişti." Bunu söylemek için mi aradın hayatım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı Aşk Olsun
RomanceEğer aşkı yaşamayı öğretenimiz olsaydı, belki de çok uzaklarda saklanmazdı mutluluk. Hayat bazen bizlere türlü türlü zorluklar yaşatsa da apansız, tek bir hamlede yaşamımızın yönünü değiştiriverir ve bunu tabii ki aşkla yapar. Eğer aşkı yaşamaktan b...