Duygular

72 6 0
                                    

                                                                                                                                                         Duygular

"Seni hak etmiyorum ben." dedi Elif. Sesindeki keder can yakıyordu. Murat kalbinin dağlandığını hissetti. Aynı zamanda Elif'in kalbi de darmadağındı.

"Bu da nereden çıktı şimdi." Göğsüne bir çocuk gibi ilişen kıza şöyle bir geri çekilerek bakmaya çalıştı. Ancak Elif'in gözleri ona bakamayacak kadar mahcubiyet yüklüydü. Göğsüne çektiği bacaklarını biraz daha sıkıştırdı. Aynı zamanda bacakları Murat'ın dizine değiyordu. Genç adam bu kasılmayı fark etti. Ardından karnına daha da sıkı sarılan kolu da.

"Sen hayatımdaki her şeyi yoluna koymaya çalışırken ben var gücümle senin karşında duruyorum. Beni değiştirdin, aşka inandırdın. Bana tekrar hayat üfledin. Fakat bunu yaparken çok ağır yüklerin altına girdin. Belki de kaprislerimi çekmek zorunda kaldın. Ailemi bir araya toplamaya çalışıyorsun. Birkaç saat öncesine kadar nefret ettiğim adamı, belki de affedecek ölçüde kafam allak bullak. Bir kardeşim var ve bunu sen olmasan belki de öğrenemeyecektim bile. Tüm bunların karşılığında benim yaptığım tek şey ise seni terk etmek oldu. Seni dinlemedim bile."

"Buna çabaladın. Sen yapılması gerekeni yaptın. Çünkü senin pencerenden bakıldığında en doğrusu buydu. Kendine kızma sevgilim, lütfen. Bak ilk olarak senin kaprislerin falan yok tamam mı? Korkularını birlikte yendik diyelim biz ona. İkincisi, seni aldattığımı düşündün. Kim olsa aynısını düşünürdü. Bana sordun, açıklamamı istedim. Ancak ben bunu yapamadım. Bitirmekten başka bir çaren yoktu, çünkü uzaktan bakıldığında ben seni hak etmiyordum zaten."

Elif başını geriye doğru yasladı. Böylece Murat'ı görebiliyordu. Genç adamın yeni tıraş olmuş çenesi dudaklarına değdi. İçi gıdıklandı. Dudaklarını bu sıcaklığa uzun uzun bastırdı. Tadını, kokusunu içine çekti. Her geçen saniyede hayatın ona yüklediği ağırlıklardan bir bir kurtulduğunu hissetti. Bu, şuan çenesini ölesiye öptüğü adamın sayesinde oluyordu.

Elif güvenle doldu. Bir kuş gibi hafif hissediyordu. Sanki dünyaya yeni gelmişçesine dertsiz ve tasasızdı. Ardından başını tekrar Murat'ın göğsüne yatırdı. Aklına tekrar babası gelmişti.

"Ben..ne yapacağımı bilmiyorum Murat. Babam hakkında ne hissettiğimi de bilmiyorum."

"Ona hala kızıyor musun?" Murat'ın sesi Elif'in dudaklarından bulduğu huzuru dışa vururcasına keyifli ancak bir o kadar ciddiydi. Artık her şeyin daha da iyi olacağına şüphesi yoktu. Nefes alış sebebi yanı başındaydı çünkü.

"Gerçekten ne hissettiğimi mi soruyorsun? Yoksa hissetmemi istediğin şeyi mi duymayı bekliyorsun?"

"Hissettiğin şeyin benim duymayı istediğim şey olmasını istiyorum sadece."

"Ben..onu anlıyorum artık. Sadece anlıyorum, hepsi bu..."

"Bu olumlu bir yaklaşım. Farkındasın değil mi?"

"Evet. Ancak..bu yine de öncesini değiştirmiyor." Elif birden doğruldu. Bacakları hala göğsüne çekiliydi. Ancak bu sefer vücudu Murat'a değil kanepeye yaslıydı. Genç adam da elini omzundan çekti." O bir hata yaptı. Onu anlıyor olmam bunu değiştirmez."

"Hayır değiştirir Elif. İnsanlar hata yapabilirler." Genç kız karşılık vermeye hazırlandığı an Murat onu eliyle durdurdu." Tamam..tamam bu hayati bir hata. Birden fazla insanın hayatının gidişatına mal oldu kabul ediyorum. Ama en azından sonrasını düşünebilirsin. Baban sandığın kadar da gaddar bir insan değil. Olamaz. O kızı için ailesinden vazgeçti. Bunu lütfen yanlış anlama. Bu bir tercih meselesi değil. Senin yanında annen vardı Elif. Senin kurulu bir düzenin vardı. Ancak Merve'nin hiç kimsesi yoktu. Onun da senin gibi bir annesi vardı. Ancak öldü. Kimsesiz kaldı. Eğer baban ona sahip çıkmasaydı, belki de yetimhanede ziyarete gittiğimiz çocukların arasında yer alacaktı. Baban ona bir aile verdi. Kendi hayatından vazgeçerek üstelik."

Elif diz kapağındaki ıslaklığı hissetti. Çenesi dizine yaslıydı. Farkında olmadan akıttığı göz yaşları pantolon ıslanmasına sebep olmuştu. Konuşamadı. Başını hafifçe sola çevirdi ve Murat'a baktı. Yalana rastlamayacağından emin olduğu gözlere baktı uzun uzun. Oradaki yakarışı, olgunluğu, sakinliği ve anlayışı gördü.

Yorgundu artık..çok yorgun. Murat gibi düşünmek istiyordu o da. Artık hayatındaki her şey yoluna girsin istiyordu. Sonrası ve öncesi önemli değildi. Genç adamın gözlerinde rastladığı duyguları yavaşça içine çekti. Onun kadar anlayışlı olmak istiyordu. Ancak yapamıyordu. Babasını affetmeye çalıştığı an çocukluğu geliyordu birden aklına. Ardından onu, o kadınla gördüğü an beliriyordu zihninde. Gizlice ağladı geceler, annesinin gizlice ağladığı günler bir tokat gibi iniyordu yüzüne. Yapamıyordu...

"Bugünü böyle hayal etmemiştim." dedi elinin tersiyle göz yaşlarını silerken. Neşe bulmaya çalıştığı açıktı.

Murat derin bir nefes koy verdi ve genç kızın konuyu değiştirmeye çalıştığını fark etti. Üstüne gitmek istemiyordu. Ayağa kalktı. Duvar dibine gidip gümüşlüğe uzandı ve içinden bir kutu aldı.

"Ben bugünü hayal etmiştim." Yavaş adımlarla Elif'e yaklaşıyordu." Ancak ne yalan söyleyeyim, böyle değil. Doğum gününü sensiz, acı içinde geçireceğimi düşünüyordum. Bir gün gerçekleri öğrendiğinde de hediyemi veririm diye planlamıştım. Ancak kaderimiz pek sabırsız anlaşılan."

Tam Elif'in önüne geldiğinde sözlerini bitirmişti. Ona elini uzattı. Oturduğu yerden kalkmasına yardımcı oldu. Onu hızla kendisine çekip vücutlarını birbirine yaklaştırdı. Genç kızın bedeninde ateşe dönen heyecanı hissedebiliyordu. Onu yanağının altından öptü. Küçük, ateşli ve aralıklı öpüşlerle boynuna yöneldi.

Hediye kutusunu tuttuğu elini beline dolamıştı. Diğer eliyle de boynunu daha rahat öpebilmek adına saçlarını geriye itiyordu. Genç kızın beline doladığı elin yardımıyla, öpücüklerine ara vermeden arkasına geçti. Ardından iki eliyle birden ona sarıldı. Ellerini Elif'in karnında birleştirmişti. Onu sıkı sıkıya kendisine doğru çekti. Elif de bir eliyle karnında birleşen elleri tutarken diğer elini arkaya doğru kaldırmış genç adamın saçlarıyla oynuyordu.

Murat dudaklarını Elif'in omzuna oturdu. Kokusunu doyasıya içine çekti. Sanki o an dünyada sadece ikisi vardı. Sanki dünya sadece onarla aitti. Ve sanki mutluluk herkese küsmüş, bir onlara kendisini sunuyordu cömertçe.

Genç aşık dudaklarını zor da olsa ayırdı Elif'in huzur bulduğu omzundan. Hemen sonra Elif'in karnına sarılı olan ellerini gevşetip genç kızın hemen önünde elmas kolyenin bulunduğu kutuyu açtı. Omzunun arkasından bakıyor ve oradan konuşuyordu.

"Doğum günün kutlu olsun sevgilim..."

Adı Aşk OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin