Kapıyı çekip gideli yaklaşık bir buçuk saat geçmişti ve ben olanları düşünmeyi yeni yeni akıl edebilmiştim.
Bu sabah hayatımın en büyük darbesini yemiştim. Annemin başka bir adamla birlikte olduğunu öğrenmiştim. Sadece ben değil, canımdan çok değer verdiğim babam da öğrenmiş ve evi terk etmişti. Ardından anneme hakaretler savurup ben de gitmiştim. Ona anne demek bile istemiyordum fakat ben evden çıkarkenki yıkılışı gözlerimin önüne boya gibi bulaşmış,bir türlü gitmiyordu.
En son hatırladığımda kendimi bir arabanın önüne atmıştım ve tahminimce önüne atladığım arabanın sahibi şu an evinde bulunduğum genç adamdı. Bu işte bir terslik vardı. Hastaneye götürmek yerine evinde tedavi ettirmiş ve bu da yetmezmiş gibi üzerime kapıyı kilitlemişti.
Kendi düşüncelerimle boğuşurken kapı açıldı ve o elinde bir tepsiyle odaya girdi. O ana acıktığımı hissettim. Tepsiyi yatağa koydu ve hiçbir açıklama yapmadan odadan çıkmak için hareketlendi. Arkasından bağırdım. "Neden kaçırdın beni?"
Mantıklı başka bir sebep bulamamıştım. Olduğu yerde donakaldı ve ağır çekimde bana dönerken kaşlarını kaldırmıştı. "Kaçırmak mı? Doktor bir sorun yok dedi ama sen her halde kafanı fena çarptın." ve ben birşey diyemeden çıkıp gitti.
Beni kaçırmamış mıydı yani? O zaman neden hâlâ buradaydım? Sanırım gidecek bir yerim olmadığından bu gece burada kalmalıydım.
Getirdiği yemeği hemen bitirip kafamı yumuşak yastığa bastırdım. Göz kapaklarım istemsizce kapanırken tek düşündüğüm bundan sonra ne yapacağımdı.
--Uyandığımda yanımda bir ağırlık olduğunu hisseder gibi oldum. Kafamı bastırdığım yastıktan kaldırıp yanımdaki şeye baktığım anda çığlığı basmaya koyulmuştum ki elini ağzıma bastırdı ve " Günaydın, küçük." dedi. Şaşkınca ona bakarken kahverengi gözlerinin kızardığını ve gözaltlarının mor olduğunu farkettim. Anlaşılan hiç uyumamıştı.
Elini ağzımdan çeker çekmez az önce uyuduğum yastığı alıp ona vurmaya başladım. Küçük çaplı savaşımdan kurtulmaya çalışırken üzerimizde olan örtü kalktı ve uyurken giymediğim erkek t-shirt'ünün üzerimde olduğunu gördüm. Dizimin bir karış üstünde bitmesine rağmen pantolondan başka birşey giymeyen ben için oldukça kısaydı.
Bacaklarıma şok olmuş bir ifadeyle bakarken o da benim baktığım yere baktı ve yutkundu. Döndüğümde hâlâ aynı yere baktığını farkedince tokatımı hızla yüzüne indirdim. Bir kaç saniye yüzü sola doğru hareketsiz kaldı ve sonra sinirli gözlerini bana çevirdi. Ruhumu görüyormuş gibi derin bakıyordu.
Ben daha ne olduğunu anlamadan sertçe itti ve sırtım yatakla buluştu. Üstüme doğru eğildi ve fısıldadı. "Bunu bir daha sakın deneme. Senin için iyi olmaz." Tırsarak ona baktığımda sırıttı ve üstümden doğruldu.
Kapıya doğru yürürken aniden durdu ve bana dönmeden yanındaki masanın üzerindeki eşyaları gösterdi. "Şunları giy. Ödeşme zamanı." Kapıyı çekil çıktı. Bir gülüp,bir sinirlenen bu dengesiz herifle bir yola girmiştim.
Tehlikeliydi ama açıkçası umurumda değildi. Zaten sonum yakındı ve içimden bir ses eğleneceğimi söylüyordu..
Bölümü istediğim sürede yayınlayamadım. Beğeneceğinizi umut ediyorum. Hepinizi seviyorum. Okuyan herkese teşekkürler.
-KT.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı
Teen FictionMavi umuttu, Siyah umutsuzluk.. Tüm maviliğimle yavaş yavaş siyaha saplanıyordum. Maviyi sevemezdim ama siyaha aşık olabilirdim. Siyaha, Mavinin en koyu tonuna... "Karanlığın beden bulduğu kötülük tüccarı ve onun zayıf meleği." ©Tüm hakları Nil'in a...