Bölümü multideki şarkıyla okuyabilirsiniz.Multimedya'da Nil.
Bazı zamanlar olur, teninize bulaşan karanlık hüznü suyla akıtmak istersiniz. Ama bu öyle bir yangın ki içime serpiştirmeye çalıştığım buzlar; yangının sıçramasına ve daha büyük tahribata neden oluyordu. Ruhumu pençeleyen karanlık; cehennem ateşiyle aydınlanıyordu.
Soğuk suyu tüm uzuvlarına kadar hissederken, dudaklarımdaki uyuşukluğu umursamamaya çalıştım. Saç diplerimden başlayıp çıplak göğüslerimden aşağılara yol çizen soğuk su, geçtiği yerleri daha da alevlendiriyordu.
Gözlerimi sımsıkı yumdum. Bu anın verdiği utanç; cehennem ateşini sırtlanmaktan zordu. Babam; sevgilim sandığı çocuğun evinde kaldığımı biliyordu.
Suyu kapatıp, titreyen bedenimi yumuşacık havluya sardım. Laçin'in nereden bulduğunu bilmediğim; bedenime uygun iç çamaşırlarını giyip, dizlerime uzanan Laçin'in t-shirtünü altına bir şey giyme gereksinimi duymadan üzerime geçirdim. Eskisi gibi etik duygulara verdiğim önem uçup gitmişti. Açık veya kapalı giyinmem, nazik veya kaba konuşmam artık umursadığım konular arasında değildi.
Saçlarımı kurutma zahmetine girmeyip, havanın soğukluğunu hislerimle harmanladım. Gerçeklerle yüzleşmeden önce, su damlalarıyla âdeta dans eden aynadaki yansımama baktım, umduğumdan daha çökük duruyordum.
Derin bir nefes alarak banyonun kilidini açtım. Kapıda beni bekleyen Laçin, elindeki telefondan başını hafifçe kaldırıp çatık kaşlarıyla bana baktı. "Baban aşağıda, konuşmamız gerekiyormuş." nemli saçlarından onun da duş aldığını anladım, baştan tırnağa buladığım unlu bedeni, tertemiz karşımda duruyordu. Bir şey demediğimi görünce cevap bekler gibi tek kaşını kaldırdı. "İyi, konuşalım bakalım." diyerek merdivenlerden inmeye koyuldum.
Daha bir adım atamadan bileğimden tuttu, sakin tavrım onu şaşırtmışa benziyordu. Sütlü kahve gözlerine sorar gibi baktım. "Şey...saçların, hasta olacaksın." gözlerimi devirerek omuz silktim. "Umrumda değil." "Bu sözlerini hatırlatacağım, hasta olduğunda." tekrar omuz silkerek merdivenlerden indim.
Tekli koltukta arkası dönük oturan babamı görünce bir an duraksadım. Arkamdaki Laçin, elini destek olurcasına belime yasladı. Derin bir nefes alıp bir adım öne atıldım. Çıplak ayaklarımın zeminde bıraktığı sesi duyan babam, hızla arkasını döndü.
Beni görünce kızaran gözleri; boğazıma bir yumru oturmasına sebep olmuştu. Babama bağlılığım hat safadaydı
O gün, beni orada bırakıp gitmesine çok sinirlenmiş, şimdi ise sinirim yerine hafif bir kırıklığa bırakmıştı. Ailemle eskisi gibi mutlu olamayacağımın farkındaydım fakat babamı öylece bırakamazdım.
Babama doğru attığım her adımda nefesimin kesildiğini hissediyordum. Kırgınlığı bir anlığına bir kenara bırakıp kollarımı boynuna sardım. Anında belimdeki yerini bulan elleri, güvence verircesine her şeyin düzeleceğine inandırmaya yetiyordu.
Saçlarımdan öpüp geri çekildiğinde "Özür dilerim prenses, ben...seni bırakmamalıydım." buruk bir gülümseme dudaklarımı mahkum ederken, tanıklık ettiğim o iğrenç sahneyi zihnimde canlandırdım. Bu düşünceleri kovmaya çalışırken, babamın zihnindeki kelimeleri de kovmak istiyordum.
"Seni özledim, baba." "Ben de seni özledim, kızım." babam cümlesini bitirir bitirmez gözlerini arkamda bir yerlere sabitledi. Gergin bakışlarını buz gibi mavilerime çevirip "Arkadaşını tanıştırmayacak mısın?" dedi kinaye kokan sesiyle. Babam: böyle şeylere karşı koyan insanlardan değildi fakat ben bu konuları asla babamla konuşmazdım ve işte, korktuğum başıma gelmişti. Laçin'e söz vermiştim. Küçük yalanımızı ortaya çıkarmak gibi bir niyetim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı
Teen FictionMavi umuttu, Siyah umutsuzluk.. Tüm maviliğimle yavaş yavaş siyaha saplanıyordum. Maviyi sevemezdim ama siyaha aşık olabilirdim. Siyaha, Mavinin en koyu tonuna... "Karanlığın beden bulduğu kötülük tüccarı ve onun zayıf meleği." ©Tüm hakları Nil'in a...