22- Parti

154 56 29
                                    


--

Derin yaralar alan ruhlar, içlerindeki karmaşıklığı çözmeye çalışmazlar. Onu kökünden kazıyarak kanatırlar. Yaralarına bir yenisini daha ekleyip, kendi karanlıklarına bir kat daha gömülürler.

Bazı insanlar, dillerinin uçlarına gelen zehirli kelimelerini, karmaşıklıkta bırakırlar.Çünkü canını, bağlandığı ruhunkine adar, onların iyiliği uğruna kendi zehrinde boğulmaya razı olurlar.

Saçlarımın ucundan, tırnak diplerime kadar zehrimde boğulmaya razı oldum.

Titrememi sağlayan ensemdeki nefes; varlığını yitirince buz kesilen bedenim yavaşça erimeye başladı. Bir adım atmayı denedim fakat istediğim tepkiyi veremezken, derin bir nefes aldım. Sınıftaki herkes çıkmıştı.

"Hadisene kızım, bir saattir seni bekliyorum." sınıf kapısından bana bakan, bağlandığım ruhu taşıyan adam; görüş açısına beni alır almaz yüzü endişeyle kasıldı. "Siktir! Ne oldu sana?" koşarak yanıma geldiğinde yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım.

"Nil neler oluyor? Betin benzin atmış. Korkutma beni, güzelim." elini yanağıma koymuş, telaşla bakıyordu. Gülümsemeye çalıştım, fakat pek başarılı olduğum söylenemezdi. "İ-iyiyim. Bir an başım döndü." hafif mırıldanmam karşısında tepkisi daha da büyüdü.

"Lan, hamile kalmayasın? Sadece öptüm, olamaz değil mi?" az önce yaşadıklarımı es geçerek saçma tepkiler veren Laçin'e baktım. "Ne saçmalıyorsun?" hızla kafasını sallayarak saçma düşüncesini kendisi de onaylamadı. "Kriz gelmiş olmasın?" söylediğiyle gözlerimi sımsıkı yumdum. O günler aklıma akın ederken gözlerimi açtım.

"Sanmıyorum. Kullanmıyorum bir şey, merak etme." derin bir nefes alarak rahatladığını belli etti. "Tamam, iyiyim şimdi hadi çıkalım." okul binasının kapısına gelir gelmez büyük bir kalabalık çekti dikkatimi. Parmağımla orayı gösterirken mırıldandım. "Orada neler oluyor?" Laçin gösterdiğim yere bakarak omuz silkti. "Bilmem, gel bakalım bir."

Kalabalığın yanına geldiğimizde tanıdık bir ses duyduğumda kalabalığı yararak ilerledim. Laçin de hemen arkamdaydı.

"Hey, sakin olun canımlar! Yakışıklı Can'ınız hepinizi davet edecek." herkes kıkırdarken, Can'ın ne saçmaladığına baktım. "Aa, sarı da gelmiş. Oh oh. Evet sevgili canımlar, bu akşamki partiye hepinizi bekliyorum. Uzun zaman sonra okulumuza teşrif eden Laçin'in evine!" gözlerimi kocaman açarak şaşkınlığımı belli ederken arkamdan yükselen ses de haberi olmadığını kanıtlıyordu. "Lan! Ne yapıyorsun mal?!" Can ona öpücük atarak konuşmasına devam etti. "Evet, arkadaşlar. Hepiniz biliyorsunuz orayı. Hadi dağılın ve gidip süslenin. Kızlar! İmza isteyen?" kimse onu umursamadan dağılınca kızların kendi aralarında ne giyineceğini konuştuklarını, erkeklerinse ne içeceklerini planladıklarını duymuştum. Ciddi ciddi akşam gidiyorlardı.

Kalabalık dağılınca derin bir nefes alarak Can'a döndüm. Dönmemle gözlerim tekrar açıldı.

"Ama aşkım! Açıklama yapmama izin ver... Ah! Acıdı piç. Canım bak... Vurma lan!" hızla koşarak Laçin'in koluna yapıştım. "Öldüreceksin, bıraksana çocuğu!" Laçin'i çekerek Can'dan uzaklaştırdığımda, bana minnettar bakışlar atıyordu.

"Allah öptüğünü altın etsin canım. Allah çoluğunu çocuğunu...devamını bilmiyorum." zıplayarak ayağa kalkıp saçlarını düzeltti. Az önceki sahne hiç olmamış gibi sırıtarak bize baktı. "Neyse, ben gideyim. Malum akşam parti var!" "Ulan!?" diye kükreyip atak yapan Laçin'le, ayaklarını kıçına vura vura kaçtı Can.

Sinirden köpüren sevgilime çevirdim bakışlarımı. Gülmemek için savaş veriyordum. Savaş vermek. Savaş. Yine o çocuk aklıma gelince gülme isteğim kayboldu. "Sakin olsana ya, en fazla bir parti ne olabilir ki?" verdiğim güvenceye ters bir bakış attı. "Akşam görürsün." kaşlarımı kaldırdım. "Ben de mi geleceğim?" gözlerini devirdi. "Kızım saf mısın? Tabii ki geleceksin, beni kurtlara kuşlara kaptırmak istemiyorsan." alttan alttan uyarısı gitme arzumu getirdi. "Tamam, hadi eve bırak beni hazırlanayım." kafasını sallayarak arabaya ilerledi.

Sonun Başlangıcı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin