--Her şey boşluktan ibarettir.
Boşluğun korkutucu sessizliğinde kaybolmamak için, hayatın eksikliklerine tutunuruz.
Evet, yalan söylemiyorum. O'nun eksikliğini hissediyorum. Hayatımda koca bir boşluk hissediyorum. Sebepsizce yalnız kaldığımı hissediyorum.
Odaya giren Simay'la gözlerimi kırpıştırarak açtım. "Tatlım, bir şeyler yemelisin. Neden böyle yapıyorsun, anlamıyorum ki." derin bir nefes alarak ona döndüm. "Canım istemiyor." ikinci cümle için açıklama yapma gereği duymamıştım. Sebebini ben de bilmiyordum. Simay oflayarak dışarı çıkınca yattığım yataktan çıktım.
Balkona bakan uzun pencerenin yanında durdum. Güneş batıyordu, gözlerime vuran kızıllık derin bir nefes almamı sağladı.
Bir hafta...
Yaklaşık dört aydır tanıdığım bu yabancıya, hayatımı mahvetmesine rağmen bir haftadır içimde tarifsiz bir boşluk hissediyordum.Küçük çalışma masama oturarak günlüğüme baktım. Günlük sayılmazdı, yıprandığım günler yazardım. Çektiğim acıları unutmamak için yazıyordum.
Temiz bir sayfa açmaya çalışırken kaşlarımı çattım. Küçüklük fotoğrafımın yanına koyduğum, bu yılın başlarında çektiğim fotoğrafım yoktu. Daha sonra düşünmeye karar vererek kalemi elime aldım.
Yalnızlık...
Sonu olan sonsuzluk gibidir ya da varlık içinde yokluk. Kalan her şey sizindir artık fakat siz kaybettiklerinizi düşünürsünüz. Daha fazlası için çabalamaktır aslında yalnızlık. Tabii bu da beraberinde bencilliği ve nefreti getirir. Bir nevi küslük de demektir yalnızlık. Kırgınlık. Kırılmışsınızdır. Kimsenin yanınızda olmayışına kırılmışsınızdır. Bu duruma alışmaya çalışmak, alışamamayı bilmekten beterdir.
Kalemime dökülen bu kelimeler, içimden koparken derin kesikler açmıştı. İçim avaz avaz kanarken gözlerim isyan edercesine batıyordu.Kapı açıldığında kendimi az da olsa toparladım. Simay heyecanla konuşmaya başladı. "Nil, Oğuz bizi bir yere götürmek istiyor. Bir barmış."
Gözlerimi devirmemeye özen göstererek gülümsedim. "Sen git, benim halim yok." Simay hızla koluma girerken yalvarıyordu. "Lütfen, bizimle gel. Gerçekten iyi olacak, eğleniriz hem?" Simay'ı kırmak istemiyordum. Ayrıca, kendime gelmem gerekiyordu. Bir yabancının arkasından ağlayacak ne yaşamıştım?
Bu düşünceyle kendime gelirken içimden bir ses duydum.
Güçlü ol.
Evet, hep yaptığım gibi. İşin sonunda zararını kendimden çıkarsam da insanları önemsemezdim ben. Duvar maskemi takınır, ardından geceleri ağlar veya intihara kalkışırdım.
Ben buydum. Zararı canıyla ödeyen kız.
Dudağımın kenarı hafifçe yukarı kalkarken konuştum. "Peki o zaman." Simay'ın el çırpmaları eşliğinde ayağa kalktım.
Laçin'den...
Elimi kaldırarak barmene işaret yaptım. Hızla yanıma gelirken konuştum. "Bir şişe daha ver buraya."
Barmen gülümseyerek bir şişe viski bıraktı önüme. Yüzümü buruşturarak viskiye baktım. "Daha ağır bir şeyler." barmen çocuk hayretle kaşlarını kaldırırken bir konyak şişesini önüme koyunca gülümsedim.
--
Önümdeki şişelere bakarak memnuniyetle gülümsedim. Dört şişe bitmiş vaziyette göz kırpıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı
Teen FictionMavi umuttu, Siyah umutsuzluk.. Tüm maviliğimle yavaş yavaş siyaha saplanıyordum. Maviyi sevemezdim ama siyaha aşık olabilirdim. Siyaha, Mavinin en koyu tonuna... "Karanlığın beden bulduğu kötülük tüccarı ve onun zayıf meleği." ©Tüm hakları Nil'in a...