3- Bar

408 88 15
                                    

Multide Laçin var. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.

Yaklaşık on dakikadır aynanın karşısında yansımama bakıyordum. Karşımda gördüğüm kişinin benliğimle alakası yoktu. Ben olduğumu kanıtlayan tek şey soluk tenimde yabancıymış gibi bakan ruhsuz gözlerimdi. Hep böylelerdi. Boştular. Bakıyor ama görmüyorlardı.

Boş bakışlarımı üzerimdekilere çevirdim. Bordo straplez büstiyer, dizimin iki karış üstünde biten siyah pileli etek, soluk tenimle uyumlu duruyordu. Belime uzanan açık kahve saçlarımın uçları dalgalanmıştı. Biraz önce getirdiği siyah postalları da giyip odadan çıktım.

Kapıdan çıkınca bulunduğum katı inceledim. Bir oda daha vardı. Sağımda kalan merdivenlerden aşağı inmeye karar verdim. Daha yarısına gelmiştim ki onu gördüm. Vücudunu belli eden siyah bir t-shirt, koyu renk bacaklarını saran bir kot giymişti. Saçları yine aynıydı, karışıktı.

Baygın bakışlarla beni süzerken "İsteyince oluyormuş" dedi. Söylediklerini aklımda tartarken konuşmak için ağzımı açtığım sırada ekledi. "Hadi gidelim." Sözünü dinlemeyip ayağımla ritim tutmaya başladım. Birkaç adım atıp geriye döndü. "Neyi bekliyorsun?" kurduğum planları bir kenara koyup aklıma o an akın eden şeyi sordum. "Adını." gözlerini devirerek yanıma geldi. Bileğimden tutup kapıya sürüklerken mırıldandı. "Laçin, Laçin Mutlu." sonunda dünden beri evinde kaldığım adamın adını öğrenmiştim.

Evden çıktığımızda havanın soğukluğunu yeni yeni farkeden bacaklarım, giydiğim eteğin kısalığını bir kez daha farkettiriyordu. Laçin soğuktan kızaran burnuma ve titreyen dişlerime bakıp, yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirdi. "Arabam biraz ileride. Yürüyebilirsin sanırım?" sorar gibi söylemişti. Bu elbiseyle bir adım daha atamayacağımı anlamasını umarak sessiz kaldım. "Burada bekle." dedi ve yürümeye başladı.

Etrafı incelemeye karar verdim. Yaşadığı ev, bir dağ evine benziyordu. Etrafta başka bir ev gözükmüyordu. En fazla yirmi yaşında olan birinin burada tek yaşaması pek mantıklı gelmiyordu.

Düşüncelerimi bölen, önümde duran arabanın fren sesiydi. Oldukça pahalı duruyordu. Camı yavaşça açıldı ve Laçin'in yüzü gözüktü. "Önüne atladığın arabayı tanıyamadın mı küçük?" iğneleyici bir tavırla söylemişti. Gözlerimi devirip arabaya bindim.

Motoru çalıştırırken konuştu. "Neden atlıyorsun yola? Senin yüzünden bebeğim zarar görebilirdi." Şaşkın bakışlarımı yüzüne çevirdim. Bebeğim diye bahsettiği şey benim hayatımdan değerli olan arabasıydı. Alayla gülerken ekledim. "Zarar görmemiş işte." Kafamı geriye yaslayıp yolu izlemeye başladım.
--
Yaklaşık yirmi beş dakika geçmişti ve ben sıkılmaya başlamıştım. "Arabayı durdur yoksa atlarım." dedim. Önce kaşlarını kaldırdı sonra söylediklerimi idrak etmesi yaklaşık bir dakikasını aldı. Arabayı durdurdu. "İnebilirsin." deyince şaşırma sırası bendeydi. İnmek için hareketlenince yüzüne alaycı gülüşünü yerleştirdi. "Geldik zaten." dediğini umursamayarak çatık kaşlarımla ona döndüm. "Nereye geldik?" hafif sırıtması eşliğinde söyledi. "Bar'ıma."

Hepinizi seviyorum. Yorumlarınızı bildirirseniz sevinirim.
-KT.

Sonun Başlangıcı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin