Fısıltımın Sahibi

973 215 109
                                    

Çıkan sesle birlikte Berker yerinden sıçradı. Corn ve Echeveria ise merdivenlerden aşağı doğru iniyorlardı. Bu gürültülü sesten korkmayan tek bendim sanırım. Herkesin gözünde bir endişe ve korku vardı. Kolyem ise daha sıcaktı.

Berker'in göğüs arasına elimi durdurmak için koydum.

"Sorun olduğunu sanmıyorum, ben bakacağım ne olduğuna." dedim sakin bir tavır ile.

"Saçmalama Efsa ne demek ben bakacağım. Sesi duymadın mı? Yukarı çıkın! Ben bakarım..." dedi Berker sessizce fısıltı halinde konuşarak.

"Berker bana zarar verecek bir şey de kolyem buz kadar soğuk oluyor. Şuan kolyem bu evi ısıtacak kadar sıcak. Bu yüzden bana bırak." dedim Berker'i kenara doğru iterek.

Corn ve Echeveria korkulu gözlerle bir birlerine sarılmış bana doğru bakıyorlardı. Bir kaç adım atmıştım ki Berker sessizliği yine bozmuştu.

"Birlikte bakacağız Efsa. İtiraz istemiyorum." dedi Berker, yanıma kadar gelerek.

Başımı salladım. Kapı kolunu aşağıya doğru kırdım ve kapıyı açtım. Yavaş yavaş başımı dışarıya uzatmıştım ki. Gözlerime inanamamıştım.

Berker'in suratında ki şaşkınlığını iliklerime kadar hissetmiştim.

Tek bacağını kırıp beni selamlayan bu Geyik beni büyülemişti. Yanına yaklaşmaya çalıştım, onu ürkütüp kaçırmak istemiyordum. Geyiğin boynuzları cilalanmış gibi parlıyor, gözleri maviydi. Yaklaştıkça hayretim artıyordu. Nasıl bir geyiğin gözü mavi olabilirdi, doğanın güzelliği üzerinde beyaz benekler bırakmış, gözleri okyanusu andırıyor, gökyüzünü ise hiç aratmıyordu. İyice yanına yaklaştıktan sonra yüzümü gözlerine yaklaştırdım.

"Hadi ama bu Geyiğin nesi var böyle." dedi Berker.

Elimi geriye doğru kaldırarak susmasını işaret ettim. Farklıydı gerçekten bana anlatmak istediği bir çok şey vardı. Kolyemin sıcaklığını daha iyi hissediyordum, mutluydum. Ellerimi yüzüne götürdüm, Geyiğin gözlerinde ki maviliğin tarifi yoktu. Aklımdan silemeyeceğim bir güzellikteydi, uzun süre gözlerimi kaçırmadan her bir zerresini ezberledim ve ellerimi yüzünden çektim.

"Çok güzelsin." dedim.

Geriye iki üç adım attıktan sonra, arkasını dönerek gözden kayboldu. Bana nasıl bir huzur bırakıp gittiğini anlatamayacak kadar üzgündüm.

"Efsa sadece bir geyikti, hadi tut elimden eve girelim." dedi Berker.

Yerden kalkıp gidemiyordum. Üzgündüm, sanki canımdan bir parça gitmişti.

Berker'in uzattığı elini tuttum ayağa kalktım. Berker omuzlarımdan kavrayarak göğsüne yaslanmamı sağladı. Corn ve Echeveria suskundu. Berker onlara ben ilgilenirim diyen bir bakış attıktan sonra yavaş yavaş odamın yolunu tuttuk.

"Efsa böyle yapma lütfen. Neler oldu anlat bana." dedi Berker buruk bir ses ile.

"Farklı bir şey hissettim. Sıradan bir Geyik insan selamlamaz, huzur vermez sadece hayvandır. Gözlerini gördün mü?" dedim Berker' e bakarak.

"Hayır görmedim. Uzaktı biraz." dedi Berker gözlerinde ne olduğunu sorar bir surat ifadesi ile.

"Gözleri, saçlarım kadar koyu, içinde mavi ışıltılar kadar maviydi. Ve anlamlı bakıyordu Berker, o boş bir şekilde gelmedi. Beni selamladı, gözlerimin içine gözlerini oturttu, içime o tarifsiz huzuru ve mutluluğu bırakıp gitti." dedim gözlerim dolu dolu.

"Efsa lütfen, böyle yapma. Hem eğer söylediğin gibiyse tekrar gelecektir." dedi Berker.

Berker ile uzanıp ışığı kapatıp tavana koyulmuş cam ile gökyüzünü izledik. Uzun bir muhabbet ettik.

KANATSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin