Dönüşüm Etap2

682 145 121
                                    

Her baygınlığım sonrasında vücudumun güçlü! Daha güçlü olduğunu hissediyorum. Bu his ebedi sürecekse dünyanın en güçlü ve korkusuz insanı olacağıma yemin ederim.

Her gün çektiğim kemik ağrıları, duyduğum kulak çınlamaları, olağanüstü güç dengelerim değişkenlik gösteriyor.

İyiyim.

Evet.

Evet gerçekten çok iyiyim. Bu yaşıma kadar kendimi hiç bu kadar sağlıklı hissetmemiştim. Tabi ki bu ağrılarım dindiğinde hissettiğim bir şeydi.

Acın! Acının her dilde aynı anlama geldiğini ilk kez anlıyorum. Ne kadar acı çekersem o kadar güçlüyüm.

Son zamanlarda dönüşümümden oldukça memnunum. Artık acımı sonuna kadar çekiyorum. Bunu çekmeyi seviyorum ve istiyorum. Daha da güçleniyorum.

Ve Berker!

Mavi güllerin anlamı bu kadar zor olmamalıydı.

Berker'in sessiz sedasız gidişi yüreğime çivi gibi saplanmıştı. Çünkü adım kadar emin olduğum şey Berker'in beni asla bırakmayacağıydı.

Buda neydi şimdi. Gözlerimden düşemezdi damlalar, yoksa yağmurlar bu anı kıskanacak. Elimi hemen bu kesmiş kolyeme götürdüm.

"Hayır! Hayır. Ağlamayı bırakır mısın Efsa." diyerek mırıldandım kendi kendime.

Aynama baktığım sandalyeden kendimi iterek geri çektim. Odamın pencerelerini geri açtım, ilk gelen baharın tazeliğini içime çektim. Ve Berker ile yol boyu dinlediğimiz o şarkı.

Whoa! My love, my darling,
I hunger for your touch,
And time goes by, so slowly,

Gerçekten bir acıya kapıldım gidiyordum, kurtulmak mümkün değildi. Umudum şimdi bir yolculuktaydı. Eşsiz mavi, masmavi bir yolculuk.

"Efsaaa. Yardım edebilir misin?" dedi Corn.

"Geliyorum Corn abi." dedim.

Corn abi ve Echeveria Babam ile bir olmuşlardı. Berker'in geçerli bir sebebi olduğunu kötü düşünmeme mi istiyorlardı.

Ben ise kendi kendime "Hadi ama Efsa kendini kandırma. Ağır geldim ona böyle bir yaşantıyı kim kaldırabilirdi ki zaten." diyerek mırıldanmak yerine birisi ile sohbet eder gibi konuşuyordum.

Evet belki de ben delirmiştim.

"Oo Efsa geldin mi? Şu odunları istif eder misin? Ben sana taşıyacağım." dedi Corn.

"Bırak sana kızı Corn. Acele etme ben hallederim." dedi Echeveria.

"Sorun değil biraz kafam dağılsa iyi olur ." dedim Echeveria'a.

Corn ve Echeveria'nın bana acımtırak baktığını hissedebiliyordum.

"Babam nerede?" dedim Corn abiye, odunları istif ederken.

"Şehre ineceğini söylemişti." dedi Corn.

"Şehre neden gidecek ihtiyacımız olan bir şey mi var?" dedim kinayeli şekilde.

"Bilmiyorum Efsacım. Geldiğinde öğreniriz." dedi Corn.

Yıkanan bulaşıkları havlu ile kurulayan Echeveria'nın halinde bir muzurluk vardı. Düşüncelerini kapatabilme özelliği ile onu anlamam mümkün değildi.

Echeveria'nın bu özelliğinden nefret ettiğim doğruydu. Bunu Berker de......

"Of susmalısın Efsa artık." diyerek fırlattığım odun parçası ile yaptığım istif yıkıldı.

KANATSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin