Küçük Kızıl Peri^^Lorena^

688 94 182
                                    

Hırkamı sıyırdığı omzumu öptü. Omuzuma batırdığı hafif sakalları ile kendimden geçebilirdim..
İrkilsem de bu durum insana mutluluktan başka bir şey veremezdi. Berker ve ben. Gerçekten evli olabilirdik. Şu yorgunluğumuz giderdi, belki bir yerlerde sessiz, sakin bir yerlerde balayımızı yapardık. Hiç bilmediğimiz bir şehirde, hiç tanımadığımız insanlar arasında el ele yürüyebilirdik. Herkesten her şeyden uzakta, mutluluğu arayan iki insan olabilirdik. Bu ikimize de iyi gelebilirdi.

"Demek balayı? Benim hiç bilmediğin bir şehirde.!?" dedi Berker. Burnumun ucuna parmağı ile dokunarak.

Utanamıyordum artık. Bir cesaret de değildi bu.

"Evet fena olmazdı. Yeterince yorulduk." dedim..

"Gel buraya!?" dedi Berker. Kolumdan tutarak, kollarının arasına almıştı.

"Berker!?" dedim.

"Efsa!? Ne soracağını tahmin ediyorum. Bu yüzden sorma! Gamze ile aramda bir şeyler olabileceğini nasıl düşünebilirsin!? " dedi Berker.

"O zorladı mı?" dedim.

"Bunları artık konuştuğumuza inanamıyorum. Sana kavuştum ve sen bunlarımı sorguluyorsun Efsa!" dedi Berker.

Sormamda bir sakınca olmamalıydı. Bu tepki biraz fazlaydı! Berker'in sinirlendiğini inkar etmek hiç normal olmazdı. Derin bakan mavi gözleri, çatık kaşları. Bir şeyler söylemeye yeltensem de nafile oldu.

Berker yanımdan sinirli bir şekilde kalkıp gitmişti... Kendimi bir boşlukta gibi hissetmeme neden olmuştu. Berker'in peşinde sürüklenen göz bebeklerim, peşini nihayet bırakmıştı. Belki de ilk sevgili tribi dedikleri bu olsa gerekti. Yataktan sıyrıldığım kırıklıklarla doğruldum. Ne yapmam gerekirdi, şuan susup sakinleşmesini mi beklemeliydim, yoksa bu durumun üzerine mi gitmeliydim. İçimde ki sorularla yoğrulurken, boynumu sardığım elimi kucağıma bıraktım. Gözlerimde ki sel yolunu bulmuştu, göz pınarlarımda birikip taşmaya yakındı. Yutkunmalarım geçecek gibi değildi. Yatağımdan doğrulup, pencereye doğru ilerledim. Berker bahçede, gözlerini boşluğa dikmiş oturuyordu. Yatağın kenarından çekerek topladığım battaniyenin, ucunu yere süre süre bahçe ye ilerliyordum. Kapımı kapatıp, merdivene geldiğimde ayak seslerimi duymamaları için, parmak ucunda yürüsem bile, tahta döşemelerin çıkarttığı o ince ses herkesin duyacağı kadar kulağı okşuyordu. Çıkan ses ile olduğum yerde kaldım, ileri gitsem bunu Berker'de fark ederek uzaklaşabilirdi.

"Kendini keşfet Efsa!" dedi Annem. Aralanan kapının ardından.

Annemin beni fark etmiş olması biraz paniklememe neden oldu.

"Odaklan!? Sen bir Perisin! Çözüm her zaman ellerinde. Hedefe odaklan, istediğin şeye odaklan." dedi Annem. Ardından kapısını kapattı.

Odaklandığım her kapı odasında duyduğum sesler çoğaldı.

"Bende Seni Seviyorum Corn!" dedi Echeveria.

"Zamana bırakmalıyız bu kadar üstüne gitmeyelim. Kendini keşfedecek! Buna eminim Tatlım!?" dedi Babam.

Odaklandığım her oda kapısından sesleri duydum. Bu zaten benim özelliğimdi, odaklandığım da duyduğum sesler. Merdivenin başına oturdum, otururken çıkan ses ile suratım iyice düşmüştü. İçimde martılar, umutlarımın leşlerini koparıp yiyordu.

"Saldın iyice Kalk Efsa!" dedim. Kendime.

Dış kapıya diktiğim gözlerim, isteğim ve arzularım ile gözlerimi çevrelemişti ateşlerle. Loş ışığa meydan okuyarak ilerleyen Ateş Böceğine takıldı gözlerim. Bana doğru ilerledikçe, içimde uçurumlar çoğalıyordu. Elimi ona uzattım avuç içimde o yaprak yeşili ışığı ile, küçük bir surete bölündü. Kanatlarını başının etrafından kurtararak, yüzünü bana dikti. Avucumun içinde küçük bir çocuk vardı. Bunlar hani sadece masallarda olurdu. Kızıl saçları, beyaz teni, büyük yeşil gözleri, sivri kulakları, göz altındaki çilleri. Muazzamdı.

KANATSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin