Herkesin mutlu olma sebebi farklıdır. Kimi bir çocuğun gülümsemesiyle mutlu olabilirken, kimini büyük ve pahalı bir tektaş bile mutlu etmeye yetmiyordu ne yazık ki. Herkesin kendine göre mutlu olma nedeni varken benim ki çok küçük ve basit ama bir o kadar da imkansız bir şeydi. Mesaj. Asla gelmeyecek olan bir mesaj...
"Kızım yemek hazır. Hadi bir koşu gitte ekmekle kola al gel."
"Anne niye hep ben gidiyorum ya!" Diye sızlandım telefonumdan kafamı kaldırmadan. Biriyle konuştuğumdan değil, dedektig gibi sevgilim Akın'ın son görülmesine bakıp kiminle konuştuğunu bulmaya çalışıyordum.
"Ne yapayım Selin? Ben mi gidiyim bu halimle? Hadi kalk. Merak etme erimezsin. Hadi kızım." Tepki vermeyince "Kime diyorum ben?" Diye söylenmeye başladı.
"Anne banane ya. Dün de ben gittim. Bugün sen git."
"İyi peki. Ben gidiyim o zaman."
Garip biri olduğumu inkâr edemezdim. Annem ne zaman böyle dese pes edip ekmek almaya ben gidiyordum. Bir tür psikolojik baskı gibi bir şeydi bu yaptığı.
Sızlanıp telefonumu pijama şortumun cebine tıkıştırdım ve "İyi tamam. Ben giderim," dedikten sonra uzandığım yataktan kalkıp annemin elinde tuttuğu parayı aldım ve ayakkabılarımı giyip merdivenlerden inmeye başladım.
Tavşanlı beyaz bir pijama şort ve üzerinde kocaman popolu bir tavşan olan bir atlet ile dışarı çıkmıştım ama bunu umursamadım çünkü bakkal, sitenin içerisindeydi.
Bakkal'a girince Kemal abiye selam verip ekmek dolabından iki ekmek aldıktan sonra "Bir de kola verir misin Kemal abi?" Dedim.
"Kızım dolapta ki son kolayı az önce ki müşteri aldı ne yazık ki."
"Yapma be Kemal abi. Şimdi bir de markete mi yürüyeceğim ben..."
"İstemsizce asılan suratım ve büzülen dudaklarımla ekmek parasını ödedikten sonra markete doğru yürümeye başladım. Sitenin içerisinde bakkal olduğundan pek markete gitmezdim ama markette çok uzak sayılmazdı. Parkın içinden geçer geçmez karşınıza çıkıyordu.
Parkta sallanan mutlu çocuklara bakarken az önce asılan suratım gülümsemişti. Biraz daha ilerleyince basketbol oynayan mahallemizin uzun boylu yakışıklı çocuklarıyla aklıma Akın gelmişti. 17 yaşına gelene kadar bir tane bile sevgilim olmamıştı fakat Akın çok başkaydı. Komikti ve beni öylesine iyi hissettiriyordu ki. Onunla vakit geçirmek için ölüyordum adeta. Bazen onun gibi bir çocuğun neden benimle birlikte olduğuna anlam veremiyordum. Akın, vücudunun bir çok bölümüne dövme yaptırmış, havalı, yakışıklı, kısaca mükkemmel bir çocuktu ve bense... Bendim işte.
Parkta oyun oynayan çocuklarla yüzümde oluşan gülümseme Akın'ı hatırlayınca daha da genişlemişti. Önümde ki manzarayı görene kadar...
Akın ve arkası dönük bir kız öpüşüyordu. Akın, ellerini kızın beline dolamış ve gözlerini kapatmıştı. Kızın kim olduğunu göremiyorduk. Sadece beline uzanan sarı saçları, giydiği mini eteği ve topuklu ayakkabısına bakarken bir anda görüşüm bulanıklaştı. Gözümden çıkmak için sabırsızlanan yaşların akmaması için gözümü kırpıştırırken elimde ki torbayı yere düşürdüm. Ne yapacağımı bilmiyordum. Az önce mutluluktan uçmak üzere olan kalbimin üzerinde sanki şu an biri tepiniyordu. Aldığım nefea ise sanki bir oksijen çeker ile çekiliyordu.
Akın, gözlerini açar açmaz karşısında beni görünce hemen kızın belinden elini çekti ve kekeleyerek ismimi söyledi.
"Se-Selin..."
Öpüştüğü kız ise bana döndüğünde şaşkınlıktan ağzım bir karış açık kalmıştı.
"Selin açıklayabilirim," dedi Yaren.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
FanfictionSıradan bir kız olan Megan McFalls'un hayatı bir anda değişir ve Kurtadamlar ile cadılar hayatında büyük ölçüde yer kaplamaya başlar. Artık hiç bir şey eskisi gibi değildir. Gerçek aşk belkide en tehlikelidir. Bir kurtadama güvenilir mi? Peki ya bir...